Kahramanmaraş ve çevresinde hemodiyalize giren kronik böbrek yetmezlikli hastalardaki deri bulguları ve kontrol grubu ile karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışma bölgemizde hemodiyalize giren kronik böbrek yetmezliği hastalarında görülen dermatolojik hastalıkların klinik görünümü ve görülme sıklıklarını değerlendirmek amacıyla yapılmıştır.Bu amaçla Mart 2009-Ağustos 2009 tarihleri arasında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Kahramanmaraş Devlet Hastanesi hemodiyaliz ünitelerinde tedavi olan 100 kronik böbrek yetmezliği hastası çalışmaya alındı. Yaş, cinsiyet ve çevre koşulları hasta grubu ile uyumlu 100 sağlıklı birey kontrol grubu olarak seçildi. Hasta ve kontrol grubu verileri bilgisayar ortamında SPSS 16.00 programına yüklendi. İstatistiksel analizlerde ki-kare, Fischer'in kesin ki-kare testi ve student T testi kullanılarak veriler değerlendirildi.Çalışmaya katılan 100 hemodiyaliz hastasının yaşları 17-87 aralığında olup yaş ortalaması 45.9±17.4 iken, kontrol grubunun yaşları ise 17-87 aralığında olup yaş ortalaması 44.8±17.9 idi. Hastaların hemodiyaliz süreleri en az 2 ay, en fazla 25 yıl olup ortalaması 4.0±3.8 yıl olarak hesaplandı. Değerlendirilen hastaların hepsinde en az bir tane olmak üzere birçok cilt bulgusu saptandı. Bu hastaların %92'sinde tırnak değişiklikleri, %87'sinde kseroz, %68'inde fungal enfeksiyon, %62'sinde hiperpigmentasyon, %51'inde üremik pruritus ve %51'inde de solukluk bulundu. Hastalarda spesifik deri bulgularından akkiz perforan dermatoz, psödo-porfiria kutanea tarda, kalsiflaksi, kalsinozis kutis ve nefrojenik fibrozan dermapati tespit edilmedi.Hasta grubunda, üremik pruritus ile primer hastalık ve hemodiyalize girme süresi arasında istatistiksel farklılık saptanmadı. Laboratuvar bulgularına bakıldığında ise hastaların çoğunluğunda hipokalsemi, parathormon yüksekliği, anemi, üre ve kreatinin yüksekliği olduğu görüldü.Çalışmamızda hasta grubunda kseroz ile kaşıntı arasındaki ilişki değerlendirildiğinde, kserozun şiddetinin artmasıyla kaşıntının da arttığı istatistiksel olarak tespit edildi.Hasta ve kontrol grubunda tırnak değişiklikleri karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulundu. Hasta grubunun sekizi hariç tümünde en az bir tane tırnak bulgusu izlendi. En sık lunula yokluğu (%55) olmak üzere yarım ve yarım tırnak (%51), Beau çizgileri (%51) görüldü. Onikomikoz sıklığı değerlendirildiğinde hasta ve kontrol grubu arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmadı.Oral mukoza değişiklikleri açısından hasta grubunda oral kandidiyazis (%50), kserostomi (%40) ve angüler keilit (%27) istatistiksel olarak kontrol grubuna göre yüksek bulundu. Fungal ve viral enfeksiyonlar açısından hasta ve kontrol grubu karşılaştırıldığında, oral kandidiyazis dışında diğerlerinde anlamlı fark tespit edilmedi.Çalışmamızda hemodiyaliz süresi ile hiperpigmentasyon (p=0.03) ve sarı renk değişikliği (p<0.001) arasında korelasyon tespit edildi. Diğer cilt bulguları ile hemodiyaliz süresi arasında ise korelasyon saptanmadı.Sonuç olarak, deri bulguları kronik böbrek yetmezliğinde iyi bir rehberdir. Çalışmamızda yapıldığı gibi deri, saç, tırnak ve müköz membranların ayrıntılı dermatolojik muayenesi ve gerekli tetkiklerin yapılması ile birçok patolojik bulgu saptanabilmektedir. İleri araştırmalar oluş mekanizmasını açığa kavuşturup, son dönem böbrek yetmezliği klinik bulgularına ışık tutabilir. This study was conducted to assess the prevalence and clinical appearance of common dermatological diseases in patients with chronic renal failure ongoing hemodialysis in our region. For this purpose, 100 chronic renal failure patients having hemodialysis in Kahramanmaras Sutcu Imam University Medical Faculty and Kahramanmaraş State Hospital Hemodialysis Units between March 2009 and August 2009 were included in the study. Age, gender and environmental conditions matched pairs of the the patient group were chosen as the control group composed of 100 healthy individuals. The data obtained from patient and control groups were recorded in SPSS 16.00 computer software. In the statistical analysis, the data were evaluated by utilizing chi-square, Fischer's exact chi-square and student T tests.Hemodialysis group included 100 patients between the ages of 17 and 87 years (mean age 45.9±17.4), while the control group was consisted of healthy individuals between the ages of 17 and 87 (mean age 44.8±17.9). The duration of hemodialysis in these patients was minimum 2 months and maximum 25 years (mean duration 4.0±3.8 years). Numerous skin lesions (at least one in each patient) were detected in all patients examined. Of these patients; nail abnormalities were observed in 92%, xerosis in 87%, fungal infection in 68%, hyperpigmentation in 62%, uremic pruritus in 51% and paleness was seen in 51%. Specific cutaneous findings such as acquired perforating dermatosis, pseudoporphyria cutanea tarda, calciphylaxis, calcinosis cutis, and nephrogenic fibrosing dermopathy were not detected in any of the patients.In the patient group, no statistical difference was found between uremic pruritus with primary disease and hemodialysis entry time. When the laboratory findings were taken into consideration, hypocalcemia, parathyroid hormone elevation, anemia, urea and creatinine elevation were observed in the majority of patients.In our study, when the patients were evaluated on the relationship between xerosis and pruritus, pruritus was found to be statistically significantly increased parallel to the increase in the severity of xerosis.When the nail changes were compared in the patients and control group, statistically significant differences were found. At least one nail abnormality was observed in all of the patients except 8 of them. The most frequent findings were; absence of lunula (55%), half and half nail (51%) and Beau lines (51%). When the incidence of onychomycosis was evaluated, no statistically significant difference was found between the patient and control groups.In the patient group, in terms of oral mucosal changes; oral candidiasis (50%), kserostomi (40%) and angular cheilitis (27%) were statistically higher than the control group. When fungal and viral infections in the patient and control groups were compared, significant differences were not detected in the frequency of these infections other than oral candidiasis.In our study, correlation between duration of hemodialysis and hyperpigmentation (p=0.03) and yellow color change (p<0.001) was found. No correlation was found between duration of hemodialysis and other skin findings.As a result, the skin signs are important guides in chronic renal failure. Many pathological abnormalities may be revealed through detailed dermatological examination in the skin, hair, nails and mucous membranes and with other laboratory examinations as performed in our study. Further investigations could clear up the actual mechanism of the development of chronic renal failure and this study may shed more light on the clinical features of end-stage renal disease.
Collections