Yenidoğan döneminde ihtiyaç duyulan solunum desteğinin tekrarlayan akciğer hastalıklarına ve alerjik hastalıklara etkisinin araştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: Bu çalışmanın amacı yenidoğan döneminde solunum desteği alarak tedavi edilen hastaların 2-4 yaş aralığında tekrarlayan akciğer hastalıkları ve alerjik hastalıklara yatkınlıklarının araştırılmasıdır.Gereç ve Yöntem: Çalışmada 30-54 ay arasında çalışma kriterlerine uygun 200 vaka hasta grubu ve 200 vaka kontrol grubu olarak belirlendi. Yenidoğan döneminde solunum sıkıntısıyla yatan çocuklar hasta grubu olarak, aynı dönemde fizyolojik sarılık, hipoglisemi ve başka bir nedenle izlenen çocuklar kontrol grubu olarak çalışmaya dahil edildi. Ulaşılabilen 195 vakaya risk faktörlerinin olduğu birinci basamak telefon anketi uygulandı. Yapılan ön değerlendirmeler sonucunda telefon anketi sonuçları anlamlı olan grup içerisinden gönüllülük esas alınarak hastalar hastaneye davet edildi. Hastaneye gelmeyi kabul eden 35 hasta ve 35 kontrol grubu olmak üzere toplam 70 vaka Çocuk Alerji ve İmmünoloji Polikliniğine çağırıldı. Hastalardan ayrıntılı anamnez alındı. Fizik muayene ile solunum sistemi değerlendirildi. Laboratuvar incelemelerinde serum tam kan sayımı, total IgE tetkiki ve kanda FXA5 (Children's foods1), STX0 (atopyscreenmulti) bakıldı. Alerji deri testi yapıldı. Bulgular: Çalışma grubu olarak belirlenen 400 vakanın 219'una telefon ile ulaşılabildi.Bu vakalardan 24'ü telefon anketine katılmayı kabul etmedi. Telefon anketine katılmayı kabul eden 195 vakaya birinci basamak telefon anketi uygulanarak atopiye yatkınlıkları değerlendirildi. Telefon anketi sonucunda atopiye yatkınlık bulguları pozitif olan ve hastaneye gelmeyi kabul eden 70 vakanın ileri tetkikleri gerçekleştirildi. Bu vakaların 35'i hasta ve 35'i kontrol grubunda yer almaktaydı. Telefon anketi uygulanan 195 vakanın 105'i hasta ve 90'ı kontrol grubunda yer almaktaydı.Hasta grubunda bulunan çocukların 61'i erkek (% 58,1) ve 44'ü kız (% 41,9); kontrol grubunda bulunan çocukların 43'ü erkek (% 47,8) ve 47'si (% 52,2) kız idi. Hasta grubunun yaş ortalaması 43,2±7,0 ay ve kontrol grubunun yaş ortalaması 44,7±7,3 ay idi. Hasta grubunda bulunan çocukların 56'sının (% 53,3) ve kontrol grubunda bulunan çocukların 16'sının (% 17,8) geç preterm olduğu belirlendi. Yenidoğan döneminde solunum desteği almış ve almamış olan bebekler yaşamlarının ilk yılında hışıltı ve hırıltı şikayetlerine sahip olma açısından istatistiksel olarak değerlendirildiğinde iki grup arasında yüksek düzeyde anlamlı bir fark saptandı (p=0,000).Yenidoğan döneminde solunum desteği almış ve almamış olan bebekler yaşamlarının herhangi bir döneminde hışıltı ve hırıltı şikayetlerine sahip olma açısından istatistiksel olarak değerlendirildiğinde iki grup arasında yüksek düzeyde anlamlı bir fark saptandı (p=0,000).Yenidoğan döneminde solunum desteği almış ve almamış olan bebekler astım teşhisi geçmişi açısından istatistiksel olarak değerlendirildiğinde iki grup arasında yüksek düzeyde anlamlı bir fark saptandı (p=0,000).Geç preterm ve term doğan bebekler yaşamlarının ilk yılında hışıltı ve hırıltı şikayetlerine sahip olma yönünden istatistiksel olarak değerlendirildiğinde iki grup arasında anlamlı bir fark saptandı (p=0,021).Geç preterm ve term doğan bebekler astım tanısı geçmişi açısından istatistiksel olarak değerlendirildiğinde iki grup arasında yüksek düzeyde anlamlı bir fark saptandı (p=0,004).Ailede atopi öyküsü olan ve olmayan vakalar astım tanısı geçmişi açısından istatistiksel olarak değerlendirildiğinde yüksek düzeyde anlamlı bir fark saptandı (p=0,000).Nonatopik astım ve toplam astım tanısı varlığı istatistiksel olarak incelendiğinde, hasta grubunda astım yüksek düzeyde anlamlı bulundu (p<0,05). Ailede atopi öyküsü olan ve olmayan vakalar alerjik rinit tanısı geçmişi açısından istatistiksel olarak incelendiğinde aralarında sınırda anlamlı bir fark saptandı (p=0,056).Ailede atopi öyküsü olan ve olmayan vakalar arasında atopik dermatit tanısı geçmişi açısından yüksek düzeyde anlamlı bir fark saptandı (p=0,000).Sonuç: Bu çalışmanın sonucunda; yenidoğan döneminde solunum desteği almış olmanın yaşamın ilerleyen dönemlerinde hışıltı/hırıltı ve astım tanıları üzerinde etkisi olduğu anlaşıldı. Ayrıca preterm olarak doğan çocukların ilerleyen dönemlerde hışıltı/hırıltı şikayetlerine sahip olma ve astım hastalığına yakalanma yatkınlıklarının term doğan çocuklara göre daha fazla olduğu görüldü.Ailede atopi öyküsü bulunmasının yaşamın ilerleyen dönemlerinde astım, alerjik rinit ve atopik dermatit tanısı alma üzerinde etkisinin olduğu anlaşıldı.Son olarak, hem telefon anketi sonuçları hem de hastaneye gelen vakaların sonuçları istatistiksel olarak incelendiğinde yenidoğan döneminde solunum desteği alan hastalarda astım tanısına sahip olma sağlıklı kontrol grubuna göre anlamlı bulundu. Bu istatistiksel sonuç ile çalışmanın ana amacını oluşturan yenidoğan döneminde solunum desteği alan hastaların astıma yatkınlıklarının solunum desteği almayan hastalara göre daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Aim: The aim of this study is to investigate the susceptibility of recurrent pulmonary diseases and allergic diseases between 2-4 years of children treated with respiratory support in the neonatal period.Material and Method: In this study, 200 cases were determined as the patient group and 200 cases as the control group between 30-54 months according to the study criteria. Children with respiratory distress problems during the neonatal period and healthy children with physiological hyperbilirubinemia, hypoglycemia and other causes were included as patient and control group in the study. A total of 195 patients underwent a first-line telephone questionnaire including questions about risk factors. As a result of the preliminary evaluations, patients were invited to the hospital on the basis of volunteering from the group whose telephone survey results were significant. A total of 70 patients (35 patients and 35 control groups) who accepted to come to the hospital were invited to the Pediatric Allergy and Immunology Unit. Detailed anamnesis was taken from the patients. Respiratory system was evaluated by physical examination. Serum complete blood count, total IgE test and FXA5 (Children's foods1)and STX0 (atopyscreenmulti) in the blood were analyzed. Allergy skin prick tests were performed. Results: 219 of 400 cases that determined as the study group were reached via telephone. Twenty-four of these cases refused to participate in the telephone survey. 195 patients who agreed to participate in the telephone survey were evaluated by using a first-line telephone sutvey to assess their susceptibility to atopy. As a result of the telephone questionnaire, 70 patients who had positive atopic findings and accepted to come to the hospital were examined in detail. 35 of these cases were in the patient group and 35 in the control group. 105 of the 195 cases that were administered a telephone questionnaire were in the patient group and 90 were in the control group.61 of the children in the patient group were male and 44 were female. The mean age of the patient group was 43,2 ± 7,0 months. 43 of the children in the control group were male and 47 were female. The mean age of the control group was 44,7 ± 7,3 months. 56 (53,3%) of the children in the patient group and 16 (17,8%) of the children in the control group were late preterm. A statistically significant difference was found between the two groups in terms of having wheezing in the first year of life of children with and without respiratory support in the neonatal period (p=0,000).A statistically significant difference was found between the two groups in terms of having wheezing at any stage of life of children with and without respiratory support in the neonatal period (p=0,000).A statistically significant difference was found between the two groups in terms of having asthma diagnosis of children with and without respiratory support in the neonatal period (p=0,000).A statistically significant difference was found between the two groups in terms of having wheezing in the first year of life of late preterm and term babies (p=0,021).A statistically significant difference was found between the two groups in terms of having asthma diagnosis of late preterm and term babies (p=0,004).A statistically significant difference was found between the two groups in terms of having asthma diagnosis of cases with and without family history of atopy (p=0,000).When the presence of nonatopic asthma and total asthma diagnosis was examined statistically, asthma was found to be highly significant in the patient group (p<0,05).A statistically significant difference was found in the borderline between the two groups in terms of having allergic rhinitis diagnosis of cases with and without family history of atopy (p=0,056).A statistically significant difference was found between the two groups in terms of having atopic dermatitis diagnosis of cases with and without family history of atopy (p=0,000).Conclusion: As a result of this study; It was found that having respiratory support in the neonatal period had an effect on the diagnosis of wheezing and asthma in later life.In addition, preterm children were more susceptible to have wheezing complaints and asthma than term children in the future.It was understood that having a family history of atopy had an effect on the diagnosis of asthma, allergic rhinitis and atopic dermatitis in later life.Finally, when the results of both telephone surveys and hospitalized cases were analyzed statistically the diagnosis of asthma was found to be statistically significant in the patients who received respiratory support in the neonatal period compared to the healthy control group. With this statistical result, it was found that the patients who received respiratory support in the neonatal period had a higher tendency of predispositon to asthma than those who did not receive respiratory support, which constitute the main purpose of the study.
Collections