Ali Fuat (Cebesoy) Paşa`nın Moskova Sefirliği (21 Kasım 1920 - 10 Mayıs 1922)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Milli Mücadele döneminde TBMM Hükümeti'nin en önemli ve acil dış politika hedeflerinden biri Sovyet Rusya ile dengeli ve yakın bir iş birliği geliştirmek olmuştur. Kasım 1917'de devrime ve iktidara el koyduktan sonra Rusya'ya yeni bir siyasi rejim getiren Bolşeviklerle bir ittifak kurmak, ortak düşman algısı sebebiyle mümkün ve önemli görülüyordu. Ankara Hükümeti'nin böyle bir ittifaktan beklentisi özellikle Garp Cephesi'nin ihtiyaçları için harp malzemesi ve nakdi yardım sağlamaktı. Ancak iki taraf arasındaki ilişkiler kolaylıkla istenen yola girmemiş ve 1920 yazında yapılan müzakereler başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu sonucun ortaya çıkmasındaki etkenler Rusya'nın o dönemki iç durumu ve buna bağlı olarak Bolşevikler tarafından izlenen dış politika idi. Kitlesel sefalet karşısında çaresiz kalan Sovyet Rusya, diğerlerinin yanı sıra, başta İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere kapitalist Batılı ülkelerle de iletişim kurmaya çalıştı ve 1921 kışından itibaren dış politikasında önemli değişiklikler görüldü. Bu durumdan endişe duyan Ankara Hükümeti, hem ilişkileri canlandırmak hem de Sovyet Rusya'nın Ankara'ya gönderdiği sefire karşılık olmak üzere Moskova'ya bir sefir gönderme gereğini hissetti. Bu amaç doğrultusunda Kasım 1920'de Milli Mücadele'nin önderlerinden biri olan Garp Cephesi Kumandanı Ali Fuat (Cebesoy) Paşa Sovyet Rusya'nın başkenti Moskova'ya sefir olarak atandı ve Milli Mücadele'nin son safhalarına kadar orada bulunarak kritik bir sorumluluk üstlendi. Bu çalışmada farklı arşivlerin belgelerinden ve hatıralardan elde edilen bilgiler eleştiri süzgecinden geçirilerek ikili ilişkilerin ve Milli Mücadele'nin en önemli safhasında Moskova'da sefir olarak bulunan Ali Fuat (Cebesoy) Paşa'nın faaliyetleri ve üstlendiği misyon ele alınmıştır. In the period of National Struggle, one of the most important and urgent foreign policy objectives of the Government of the Turkish Grand National Assembly was to develop a balanced and close cooperation with Soviet-Russia. Because of common enemy perception, it was regarded as possible and important to make an alliance with the Bolsheviks, who brought a new political regime to Russia after seizing the revolution and power in November 1917. The Ankara Government's expectation from such an alliance was to provide warfare material and cash aid, especially for the needs of the Western Front. However, the relations between the two sides did not easily get into the desired path and negotiations in the summer of 1920 failed. The factors in the arising of this result were the domestic situation of Russia at that time and the foreign policy which was accordingly followed by the Bolsheviks. Having been helpless in the face of mass misery, Soviet Russia, beside others, sought to communicate also with capitalist Western countries, especially Britain and United States and as of the winter of 1921 significant changes were seen in its foreign policy. Worried about this situation, the Ankara Government felt the need to send an ambassador to Moscow, both to revive the relations and to correspond to the ambassador sent by Soviet Russia to Ankara. In accordance with this purpose, in November 1920, Ali Fuat (Cebesoy) Pasha, Commander of the Western Front and one of the leaders of the National Struggle, was appointed as an ambassador to Moscow, the capital of Soviet-Russia and thus, took a critical responsibility. In this study, the activities of Ali Fuat (Cebesoy) Pasha and the mission he assumed in Moscow are examined by criticizing the information obtained from the documents of different archives and the memories.
Collections