Atatürk Dönemi`nde İzmir Suikasti`nin çok partili yaşama etkileri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Tarihin kaydettiği ilk ulusal Kurtuluş Savaşını veren, hem kendi halkını emperyalizm boyunduruğundan kurtarıp hem de dünyanın tüm mazlum uluslarına bir umut ışığı oluşturan Türk Devrimi'nin önderi bugün bile zaman zaman devam eden diktatörlük suçlamalarıyla karşı karşıyadır. Bir yüksek lisans tezi olarak hazırladığım bu çalışma Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın hemen ertesini, 1920-1938 arasını, bir filiz halindeyken boğulmaya çalışılan Türk Devrimi'ni, devrim önderinin fiziksel varlığının ortadan kaldırılmaya çalışıldığı 1926 tarihli İzmir Suikasti'ni, bunun sonuçlarını, çok partili yaşam üzerindeki etkilerini incelemiş ve Mustafa Kemal Atatürk'ün ulusuna layık gördüğü demokrasiden hiçbir koşulda vazgeçemediğini ana görüş olarak saptamış ve bunun temellerini ortaya koymaya çalışmıştır. Mustafa Kemal'in bu menfur olay sonunda izlediği tutum, mizacına ters düşen, önyargılı ve dönemin koşulları göz önüne alınmadan yapılan diktatörlük suçlamalarını boşa çıkarmıştır. İzmir Suikasti'nin çok partili yaşam üzerindeki etkilerini incelediğim bu çalışmamda` 1920-1938 yıllarını objektif olarak inceleyen kaynaklar dışında o dönemde yaşamış ve olaylara birinci elden tanıklık etmiş insanların kaleme almış oldukları anılardan ve görüşlerinden de yararlandım. IV ABSTRACT The leader of the Turkish Revolution, who declared the first National Independence War which history recorded, who not only set his own people free from the domination of imperialism but also gave hope to all oppressed nations in the world is, from time to time, even today, facing with the accusation of being dictator or being anti-democratic. This work, which I have prepared as a postgraduate thesis, studies the sequel of the Turkish War of Independence, the years between 1920 and 1938, the Turkish Revolution which was tried to be choked when it was still too young, the Izmir suicide with which the physical existence of its leader was wanted to be eliminated in 1926, its results and its effects on the multi-party parliamentary system. This work also fixes, as a main idea, that Atatürk never gave up democracy, which he thought it was appropriate for Turkish people and tries to put down its basis. Mustafa Kemal's attitude towards this worrysome event invalidated this prejudiced accusation of being dictator, which is made without considering the conditions of this period, which is never acceptable for his character. In this work which I have studied the effects of the İzmir suicide on the multi-party parliamentary system, I benefited from the thoughts and memories which were recorded by the people who lived in this term and witnessed these events, except the reference books which examine the years 1920-1938 objectively.
Collections