Türkiye`de sanayinin gelişimi açısından Teşvik-i Sanayi Kanununun uygulanması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
X Özet Osmanlı Devleti 'nin tarih sahnesine çıkışından uzunca bir süre dünya tarihi, deyim yerindeyse bir teknolojik durgunluk dönemi yaşamıştır. Bu dönemde Osmanlıların kendi tekniği, yüz yılların içinden süzülerek gelen, tüm dünya da kullanılan tekniğin, kısmen iyileştirilmiş biçimindeydi. Nitekim İstanbul' un fethinde kızaklar üstünde gemileri indirmeyi düşünenlerin, o dönemde teknolojinin genel düzeyinin farkında olmadıkları ya da çok gerisinde oldukları söylenemez. Fakat Batı Avrupa' da XVII. yüzyıldan itibaren ortaya çıkan bilimsel devrimler çağında aynı şeyi İmparatorluk için söylemek mümkün değildir. Osmanlı Devleti, XVIII. yüzyılın sonlarında Batı Avrupa' da meydana gelen sanayi devriminin dışarısında kalmıştır. Bu dışarısında kalışın farkına varan Osmanlı elitleri, batı ile aralarındaki `gelişmişlik düzeyini` kapatabilmek amacıyla XIX. yüzyılda ve XX. yüzyılın başlarında çok uğraş vermelerine rağmen fark ne yazık ki kapatılamamıştır. 1913 yılında sanayii geliştirmek için Teşvik-i Sanayi Kanunu Muvakkatini çıkarmışlardır. Sanayileşme için alınan bütün tedbirler tüm olumsuz konjöktürün (Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı) etkisiyle akamete uğramıştır. Milli Mücadelenin henüz yeni bittiği dönemde toplanan İzmir İktisat Kongresinde, Sanayileşme özlemi dile getirilmiştir. Genç Cumhuriyet kuruluşundan kısa bir süre sonra, geri kalmışlığı bertaraf etmek ve sanayileşme hedefini gerçekleştirmek için 1927 yılında Teşvik-i Sanayi Kanununu on beş yıl gibi bir süre ile yürürlüğe koymuşlardır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Milli Gelirin tamamına yakınını tarımdan sağlayan ülkede sanayiinin gelişimini sağlamak ve sektör bazında sanayiinin aldığı payı arttırmak için yürürlüğe konan bu kanunla istenilen hedefler gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Cumhuriyet' in kuruluşundan itibaren tüm olumsuz şartlara rağmen (Lozan Antlaşmasının ekonomik müeyyideleri, 1929 Büyük Bunalım, II. Dünya Savaşı) kanunXI meriyette kalmıştır. Meriyette kaldığı on beş yıl gibi bir sürede de sanayi gelirleri o günkü fiyatlarla katlamıştır. Teşvik-i Sanayi Kanunu adeta ülkede ki bütün sanayii kapsamıştır. Teşvik-i Sanayi Kanunu ile hedeflenen sanayi yapısına ulaşma gayretlerinden tüm olumsuz konjonktüre rağmen, kanunun amaçladığı pek çok hedefin gerçekleştiği görülmektedir. Ülke sanayisini geliştirmek için Teşvik-i Sanayi Kanunu'nda verilen pek çok ayrıcalık, daha sonra da sanayiinin gelişimi için verilecek teşvik politikalarına referans kaynağı olmuştur. Bu amaçla 1927-1942 yıllan arasında uygulanan Teşvik-i Sanayi Kanunu ülke sanayisi için önemli bir gelişme merhalesini oluşturmaktadır. XII ABSTRACT Before entering of the Ottoman into the stage of history, the world, if it is the right expression, had experienced a technological dullness period. During this period, the Ottoman's own technique was partially-improved form of the techniques used today, which has come to the present day by being strained through centuries. As a matter of fact, it is impossible to allege that these who had thought to transfer ships on the logs during conquest of Istanbul were not aware of or far-behind the general level of technology of that period. However, the same can not be said for the Empire during the scientific revolutions era, which had come to pass in the Western Europe as of the XVII. Century. The Ottoman Empire remained outside of the industrial revolution which had taken place in the Western Europe at the end of the XVII. Century. Althought the Ottoman Elites, who were aware such remaining outside had put forth all their efforts in order to close the gap of `level of development` between the Empire and the West during XIX. Century as well at the beginning of the XX. Century, the difference gap had unfortunately couldn't be closed. With a view to develop the industry, these Elites had issued the Temporary Encouragement of the Industry Law in 1913. All the measurements taken for industrialization had come to nought under the influence of the negative conjuncture (The Balcanese wars and the I. World War). In the İzmir Economy Congress, which had convened during the period when the National Independence war had just ended, the longing for Industrialization had been expressed. Shortly after the establishment of the Young Republic, the Encouragement of the Industry Law had put into effect with a view to achieve the target of industrialization and eliminate the state of underdevelopment in 1927 for a period of 15 year.XIII During the first years of the Republic, the targets had been tried to be achieved by this law, which had put into effect in order to develop the industry in the country, which acquired almost the whole National Income from agricultural activities and to increase the share taken by industry therein on the sectoral basis. Notwithstanding the negative conditions (Economical sanctions of the Lausanne Treaty, The Big Crisis, the II. World War), this law remained in effect as of establishment of the Republic. And during such short period of 15 years, the industry doubled the incomes in those days' prices. The Encouragement of Industry Law covered almost the entire industry throughout the country It can be seen that, although no proper results could be achieved due to the negative conjuncture, thanks to the efforts put forth towards the industrial structure targeted by Encouragement of Industry Law, so many targets aimed by such Law had been achieved. Many privileges that had been granted through the Encouragement of Industry Law with a view to develop the national industry, then became a source of reference for the policies for the encouragements to be granted for developing the industry. The Encouragement of Industry Law applied between 1927-1942 for this purpose constitutes an important step of development for the national industry.
Collections