Ekstrensek astımlı hastalarda immünoterapi öncesi ve sonrası T süpresör lenfosit ve total IgE düzeyleri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
d Z E T İmmünoterapi uygulanan ekstrensek astımlı çocuklarda immünoterapi öncesi ve İmmünoterapi sonrası klinik değerlendirme total T lenfosit sayımı, süpresör T lenfosit sayımı, total IgE tayini ve prick (delme) deri testlerindeki değişiklikleri araştırmak amacıyla istanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği, İmmünoloji, Allerji polikliniğine başvuran 50 ekstrensek astımlı çocuk incelendi. Bu çocuklardan 36'sına Alimünyum Hidrokside emdirilmiş depo aşılar (Grup I), 14'üne Tyrosin'e emdirilmiş allerjen solüsyonları (Grup II) uygulandı. Bu çalışmada ayrıca immünoterapide kullanılan antijen solüsyonlarının olumlu etkilerini araştırmak için bu iki grup birbirleriyle kıyaslandı. Çalışmamızda aşağıdaki sonuçlar elde edildi: 1.Grup I'deki çocuklarda hastalığın ortalama başlangıç yaşı 3.99 + 2.26 yıl, kız/erkek oranı 1.25 bulunmuştur. Grup II1 deki çocuklarda ise hastalığın ortalama başlangıç yaşı 4.06 + 2.44 yıl, kız/erkek oranı 0.55 olarak saptanmıştır. Grup II'deki sonuçlar, astımın puberte öncesi çağda erkek çocuklarda, kız çocuklara oranla daha fazla görüldüğü fikrini / desteklemektedir. 2.Grup I'de ailede atopi öyküsü vakaların % 41.66'sında, Grup II'de ise % 42.85'inde saptanmıştır. Böylece çalışmamızda ailedeki atopi öyküsünün astım insidansıyla ilişkisinin fazlalığı vurgulanmıştır. -- 59 - 3.Grup I ve Grup Il'de immünoterapi ile klinik semptomlar- daki düzelme oranları araştırıldığında Grup I'de immünotera- pinin ilk 6 ayından itibaren anlamlı olan bir klinik düzelme saptanmıştır. Grup II'de ise klinik düzelme immünoterapinin ancak ilk 6. ayından sonra anlamlı olarak saptanmıştır. Bununla birlikte her 2 gruptaki immünoterapi ile oluşan klinik iyileşme oranları birbirleriyle kıyaslanınca aralarında is¬ tatistik i olarak anlamlı bir fark saptanamamıştır. Bu verilerle her iki immünoterapi solüsyonununda klinik iyileşmeye yol açtığı, klinik iyileşme oranları açısından iki grup arasında anlamlı bir farklılık olmadığı gösterilmiştir. 4.Grup I ve Grup II'de spontan (E) rozet düzeylerine bakılmış, her iki grupta da immünoterapi ile spontan (E) rozet düzeylerinde anlamlı bir değişiklik olmadığı gösterilmiştir. 5.Grup I ve Grup II'de süpresör T lenfosit düzeyleri araştırıldığında her iki grupta da süpresör T lenfosit düzeylerinin immünoterapi gören çocuklar lehine anlamlı bir yükselme gösterdiği saptanmıştır. İki grup birbirleriyle karşılaştırıldığında ise immünoterapi öncesi ile immünoterapinin 6. ayı arasında süpresör T lenfosit, düzeyindeki artış Grup Il'de Grup I'1 e göre istatistiksel olarak daha anlamlı bulunmuştur, îmmünoterapi öncesi ile immünoterapinin 1. yılı arasında yine Grup II'de - 60- 60 - Grup I' e göre anlam sınırına yakı olarak saptanan daha faz la süpresör T lenfosit artışı belirlenmiştir. Bu veriler değerlendirildiğinde Grup II 'de immünoterapi sonrası süpre sör T lenfosit düzeyindeki artışın Grup I 'e göre istatistik sel olarak daha anlamlı olduğu sonucuna varılmıştır. Böylece bu çalışmada antijen spesifik olmayan süpre sör (baskılayıcı) T lenfositlerin immünoterapi sonrası anlam lı olarak yükseldiği gösterilmiştir. 6. Grup I'deki hastalarda immünoterapi öncesi ve immünote rapi sonrası total serum IgE düzeylerine bakılmış, immünote rapi öncesi normal değerlerin üstünde saptanan ortalama se rum total IgE düzeylerinin, immünoterapi uygulanması ile anlamlı bir şekilde düşme gösterdiği saptanmıştır. Grup ligdeki ortalama serum total IgE değerleri de immünoterapi öncesi normal değerlerin üstünde saptanmış, ancak immünoterapi uygulanmasından sonra total IgE düzeyle rinde anlamlı bir değişim saptanamamıştır. Çalışmamızda Alimünyum Hidrokside emdirilmiş depo aşılarla yapılan immünoterapinin Tyrosin'e emridilmiş aşı lardan daha iyi bir şekilde ve daha erken sürede total IgE' yi düşürdüğü gösterilmiştir. 7. Deri (prick) testleri immünoterapi öncesi ve sonrasında değerlendirildiğinde Grup I'de ev tozundaki deri reaksiyon larında 6. aydan itibaren D.Pteronyssinus'daki 6. aydan- 61 - sonra D. Farinae1dekinde 6. ayda anlamlı bir şekilde azalma olduğu gösterilmiştir. Grup II`de de deri (prick) testleri değerlendirilmiş, immünoterapinin 6. ayı ve 1. yılında ev tozu, D.Pteronyssinus ve D.Farinae'ye karşı deri reaksiyonlarında anlamlı bir azalma saptanamamıştır. Bu veriler değerlendirildiğinde Ali- münyum Hidrokside emdirilmiş depo aşıların (Grup I) deri (prick) testlerini daha iyi ve daha kısa sürede etkilediği sonucu çıkarılmıştır. 8. Böylece Alimünyum Hidroksid'e emdirilmiş depo aşıların ekstrensek astımlı vakalarda kullanılmasının Tyrosin'e emdirilmiş aşılara oranla daha etkili olduğu gözlenmiştir. Gerek total serum IgE düzeyleri ve gerekse prick (delme) deri testleri yönünden Alimünyum Hidroksid'e emdirilmiş aşılarda daha erken olumlu yanıt alınmaktadır.
Collections