Astmatik ve non-astmatik çocuklarda maksiller sinüzit
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Bu çalışma, İ.Ü.İstanbul Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim dalında, yaşlan 4 ile 12 yıl arasında değişen, klinik ve radyolojik olarak maksiller sinus enflamasyonu bulguları olan 18 (%45)'i kız, 22 (%55)'si erkek toplam 40 hasta ile yürütülmüştür. Hastalar 1.) reaktif hava yolu hastalığı ve maksiller sinüzit (n=22,%55) 2.) yalnız maksiller sinüzit(n=18,%45) olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Bir anket formu hazırlanmış ve tüm hastalara uygulanmıştır. Bu forma hastaların klinik semptomları, fizik muayene bulguları, labaratuar bulguları (allerjik deri testleri, serum total IgE, nazal yayma, waters paranazal sinüs grafisi, solunum fonksiyon testleri) ve uygulanan tedaviler kaydedilmiş,tedavi öncesi ve tedavi sonrası klinik semptom ve bulgular ile radyolojik bulgular için, Goldenhersh M.J. ve ark.(42) tarafından bildirilen puanlama cetveline benzer bir skorlama uygulanmıştır. Çalışmaya alınmış olan hastalarımızın tümünde sinüziti düşündüren klinik semptom ve bulgular vardı. Bu tanı, waters paranazal sinüs radyografilerinde bir veya heriki sinüste saptanan hava-sıvı seviyesi, 6mm zerinde mukozal kalınlaşma ve komplet sinüs opasifikasyonu ile desteklendi. Hastaların tümüne, steril olarak yoğun bakım ve ameliyathane koşullarında eksternal maksiller sinus ponksiyonu yapılarak standart mikrobiyolojik yöntemler ile patojenlerin saptanması için aerobik ekim yapıldı. Maksiller sinüs aspiratı alınan 40 hastanın 22(%55)'sinde anlamlı sayıda pozitif bakteriel kültür elde edildi. İzole edilen patojenler; 15 (%68.1) hastada S.pneumoniae, 3 (%13.6) hastada alfa-hemolitik streptokok, 3 (%13.6) hastada 5. aureus, 1 (% 4.5) hastada Morcaella spp. olarak gözlendi Astma-maksüTer sinüzitli olgular ve yalnız maksiller sinüzitli olgular arasında, patojenlerin dağılımı açısından anlamlı bir farklılık saptanmadı, her iki grupta sırası ile %70 ve % 66.6 oranlarında olmak üzere, baskın etyopatojen olarak S.pneumoniae bulundu. S.aureus ve 5.vir/dans,özellikle uzun süreli ve tedaviye dirençli semptomları ve semptom skorları daha ağır olan 10 yaş üzeri olgularda dikkati çekti. Astma- maksiller sinüzit hasta grubunda %41.7 oranında üreme saptanırken, yalnız maksiller sinüzitli olgularda %75 kültür pozitifliği saptandı. Bu sonuçlar, yalnız maksiller sinüzitli olgularda radyolojik bulguların bakteriel sinüziti işaret etmesi açısından güvenilir olabileceğini, bununla birlikte astma-maksiller sinüzitli olgularda tek başına konvansiyonel radiografilerin bakteriel sinüzit tanısını koydurmada güvenilir olmadığını ve astmatiklerdeki maksiller sinüs patolojik bulgularının büyük olasılıkla non-enfeksiyöz etyolojiden kaynaklandığını düşündürmüştür. Kültür sonuçlarına göre hastalar 2 gruba ayrılarak 22 kültür pozitif hasta amoksisillin veya trimethcpim-sulfomethexsazole (TMS) ile 3 hafta süre ile,18 kültür negatif hasta 12 hafta süre ile intranazal flutikazon propiyonat ile tedavi edilmiştir. Her iki grup arasında tedavi öncesi klinik semptom ve bulgular ile radyolojik anomaliler ve yaş dağılımları açısından anlamlı farklıkhk saptanmamıştır.Hastalar 3 hafta sonra kontrole çağrılmış, bu süre zarfında semptomların rezolüsyonu ve tedavilere yanıt ailelerle telofon bağlantısı kurularak, telefonla sorgulanmıştır. Kontrolde semptomlar fizik muayene bulguları, semptom ve bulgu skorları, PEF oranlan tekrar değerlendirilmiş, kontrol waters paranazal sinüs grafileri çekilmiştir. Heriki tedavi grubunda tedaviye yanıtsız hasta saptanmamıştır. Amoksisillin tedavi grubunda klinik ve radyolojik olarak tam şifa 12(% 57.1),kısmi şifa 10(%47.6) hastada gözlenmiş, intranazal flutikazon tedavi grubunda ise tam şifa ll(%61.1),kısmi şifa 7(%38.8) hastada saptanmıştır.İntranazal flutikazon tedavi grubunda 6 aylık klinik izletn bey unca 4 (%21.1) hastada maksiller sinüzit klinik semptom ve radyolojik bulgularında relaps saptanırken, amoksisillin-TMS tedavi grubunda 8(%38.1) hastada klinik ve radyolojik relaps gözlenmiştir. Klinik ve radyolojik relaps intranazal flutikazon tedavi grubunda marjinal olarak daha az sıklıkta saptanmıştır (p=0.08). Her iki tedavi grubunda tedaviye yanıt açısından, klinik izlemlerinde 3. ve 12. haftalarda istatiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmamıştır (p=0.30, p=0.45).Bu sonuçlar, pediatride intranazal steroidlerin özellikle kronik rekürren sinüzit olgularının tedavisinde, persiste eden klinik ve radyolojik bulguların düzeltilmesinde, belki en önemlisi rekürrenslerin önlenmesinde etkin olabileceklerini düşündürmüştür. Astma-maksiller sinüzit hasta grubunda,maksiller sinüs enflamasyonunun klinik ve radyolojik rezolüsyonunun sağlanması, astma semptomları ve pulmoner fonksiyonları üzerinde belirgin olumlu etkiler oluşturmuş, astmatik olguların tedavi öncesi ve tedaviden sonraki 12 haftalık izleminde PEF değerlerinde istatiksel olarak anlamlı bir artış saptanmış ve akut astmatik atak gözlenmemiştir. Kısa metilprednizolon tedavi kürleri, intermittent adrenerjik agonist kullanımı gerekmemiş, spesifik anti- astmatik tedavi başlanmadan izlenmişlerdir.Ancak, 3 aylık tedavi sonrası, 24 astma-maksiller sinüzitli olgunun 8(%33.3)'ünde astma semptomlarında rekürrens ve akut atak tablosu gözlenmiş,akut astmatik atak sırasında çekilen waters maksiller sinüs radiografîlerinde 8 olgunun 5(%62.5)'inde komplet maksiller sinüs opasifikasyonu saptanmıştır.Maksiller sinüzit tedavisi sonrası astma semptom ve pulmoner fonksiyonlannda düzelme,izlem boyunca olguların büyük kısmında semptom rekürrensinin sinüzit klinik ve radyolojik relapsı ile birlikte olmasa,sinüzitin agressif ve etkin tedavisinin astma morbiditesi üzerinde etkin olacağını düşündürmektedir.
Collections