Alman arşiv belgelerine göre Hitler rejiminin Türkiye`deki faaliyetleri (1933-1945)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Türk-Alman münasebetleri uzun bir geleneğe sahip olup 1930'lu yıllara kadar çeşitli aşamalardan geçmiştir. Almanya, takip ettiği dış politikası çerçevesinde Türkiye'yi Balkanlar ve Ortadoğu coğrafyasında daima yakından takip etmiştir. 1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti ise çok yönlü bir dış politikayı takip etmekle beraber Almanya'yı önemli bir ekonomik ortak olarak kabul etmiştir; buna karşın Almanya Türk dış politikasında ayrıcalıklı bir konuma sahip değildi. Adolf Hitler'in Ocak 1933 yılında iktidara gelmesiyle Alman dış politikası Türkiye'ye yönelik geleneksel konumunu korumakla beraber gittikçe kendi ideolojisini yayma gayretinde bulunmuştur. Türkiye ise karşılıklı münasebetleri ileri seviyede muhafaza etmekle beraber Almanya'nın resmi ideolojisi olan Nasyonal Sosyalizmi'ne yönelik uzak bir tavrı göstermiştir. Ne Nasyonal Sosyalist ideolojisinin ne de sahip olduğu Yahudi düşmanlığının Türkiye'de yayılmasına izin verilmemiştir. Almanya ise buna karşın sahip olduğu propaganda yöntemlere başvurarak, radyo yayınlarıyla, Türk gazetecileri doğrudan veyahut dolaylı olarak etkileme yoluyla, gazete ve dergilerle Türk kamuoyunu derinden etkilemeye çalışmıştır. Ayrıca İkinci Dünya Savaşının patlak vermesi ve Almanya'nın stratejik bakımdan Avrupa'da hegemon konumuna ulaşma durumu Türkiye'nin dış politik hareket serbestliliğini azaltmıştır. Türkiye Cumhuriyeti ise Atatürk'ün `Yurtta sulh cihanda sulh` prensibine sadık kalarak, çok yönlü dış politikasıyla savaşan taraflar arasında tarafsız konumunu muhafaza etmeye başarıp 1945 yılı Şubat ayına kadar savaşan taraf olmamıştır. Almanya'nın Türkiye'ye yönelik propaganda politikası istenilen seviyeye ulaşmamasına rağmen yine de derin izler bırakmıştır ve Alman imajının Türkiye'de uzun vadede olumlu olmasına katkıda bulunmuştur. From a historical point of view Turkish-German diplomatic relations did have a long tradition of changing intensity. Germany had always seen Turkey as an important player in the Balkans and the Middle East; Turkey, for its part, decided to focus on a multipolar foreign policy but did continue to recognize Germany as an important economic partner. Nevertheless, Germany no longer did enjoy a special position in bilateral relations. When Adolf Hitler came to power in January 1933, Germany's foreign policy towards Turkey did show a certain pattern of continuity, nevertheless Germany started to promote its own ideology. While Turkey was uphelding the high level of bilateral Turkish-German relations, it was unwilling to approach towards the ideology of National-Socialism in a positive way. Neither did Turkey allow Germany to promote National-ocialism as an ideology nor was it willing to accept the National-Socialist of Antisemitism to take root in the country. Confronted with that situation, Germany engaded itself in various ways of propaganda in order to impress public opinion in Turkey, including radio propaganda, trying to influence Turkish journalists, and publishing newspapers and journals. With the outbreak of the Second World War and Germany's new role as European hegemon, Turkey's diplomatic range became more limited. Notwithsstanding that fact Turkey, in order with Atatürk's principles to uphold international peace and stability, mastered to stay non-belligerent until February 1945. While Germany was not able to reach all of its aims in its propaganda policy towards Turkey, this policy still did leave its imprints and contributed to a lastıng positive German image in Turkey.
Collections