Türk siyasal hayatında Nihat Erim
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Türk siyasal tarihinin önemli isimlerinden Nihat Erim, 1945-1977 yılları arasında devam eden aktif politika hayatında oldukça mühim görevler üstlenmiştir. Genç yaşında tanıştığı İsmet İnönü ile uzun yıllar devam eden birlikteliği sırasında Meclis'te Kocaeli milletvekili olarak bulunan Erim, 1945 ve sonrasında başlayan çok partili rejimin devamı sürecinin yakın tanıkları arasında yer almıştır. 1946'daki bir yazısında gerektiği zaman özgürlüklerin sınırlanabileceğinden bahsetmesi geniş tartışmalara yol açmış; ancak 12 Temmuz Beyannamesi'nin yayınlanmasından sonra Nihat Erim, yazılarında demokratik rejimin devamı için muhalefetin varlığını sürdürmesi gerektiğini savunmuştur. 1950 sonrasında partisinin muhalefete geçişiyle birlikte milletvekilliğini de yitiren Erim, bu kez yeni iktidara karşı sertlik yanlısı bir tutum izlemiştir. 1954 seçimlerinden sonra yeni bir muhalefet anlayışını benimseyen Nihat Erim, Türkiye'de demokratik rejimin devamı için temel konularda partilerarasında uzlaşmanın ve işbirliğinin gerekli olduğunu savunmuştur. 1971 yılında askerlerin demokratik sisteme ikinci müdahalesi olarak değerlendirilen 12 Mart Muhtırası'nın ardından kurulan ara rejimde iki farklı hükûmetin Başbakanlığını üstlenen Nihat Erim, ordunun talebi olan reformları hayata geçirmekte başarılı olamamış ve ilan edilen sıkıyönetim rejiminin uygulayıcısı olmak durumunda kalmıştır. 1950'li ve 1960'lı yıllarda Kıbrıs Sorunu'nun çözümünde aktif görevler üstlenen Nihat Erim, 1977 sonrası siyasetten çekilmiş ve 1980 yılında uğradığı bir suikast sonucu yaşamını yitirmiştir. Nihat Erim, one of the most important names in the Turkish political history, has undertaken very important duties in the active political life which continued between 1945-1977. Erim, who was a deputy of Kocaeli in the parliament during his long association with İsmet İnönü whom he met at a young age, was among the close witnesses of the continuity process of the multi-party regime that started in 1945 and after. He mentioned in a post in 1946 that, when it was necessary freedom could be limited, made widespread controversy; but after the publication of the Declaration of July 12, Nihat Erim argued in his writings that the existence of the opposition should continue for the continuation of the democratic regime. After his party go into opposition in 1950, Erim lost his membership, and this time he adopt a tough policy against the new ruling party. Adopting a new opposition mentality after the elections in 1954, Nihat Erim argued that reconciliation and cooperation are necessary for the main constituencies of the democratic regime in Turkey between political parties. In 1971 Nihat Erim, who undertaken of being the prime minister of two different governments in the interim regime founded after the military intervention of 12 March, was unsuccessful of implementing reforms requested by the army and had to be a practitioner of the declared martial law. Nihat Erim, who took active roles in the resolution of the Cyprus Problem in the 1950s and 1960s, withdrew from politics after 1977 and lost his life after an assassination in 1980.
Collections