Lösemili çocukların ailelerinde teşhis-tedavi sürecinin meydana getirdiği yapısal değişiklikler ve kaygı düzeylerinin psikososyal açıdan incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Çocukluk çağı kanserlerinden en sık rastlanılan malignite olan löseminin teşhis ve tedavisi hastayı olduğu kadar ailesini de derinden etkilemektedir. Aile işlevselliğinde çeşitli değişiklikler oluşturmakta ve sorunlar yaratmaktadır. Kronik bir hastalık olan diyabetin de teşhisi, tedavi süreci ve kontrolleri aileler üzerinde çeşitli sorumluluklar yüklemektedir. Lösemili çocukların aileleri teşhis dönemi, tedavinin 4. ayı ve 6. ayından sonra değerlendirilmiş süreçten nasıl etkilendikleri araştırılmıştır. Teşhis konulalı en az altı ay en çok 5 sene olmuş diyabetli çocukların anne-babaları ile de, lösemili çocukların anne-ba- balarına uygulanan üçüncü ölçümler karşılaştırılarak bu iki farklı hastalığın aileleri nasıl etkilediğini görmeyi amaçladık. Araştırmamızda anne-babalara sırasıyla yarı yapılandırılmış Aile Görüşme Formu, Aile Değerlendirme ölçeği, Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri uygulanmış, ço cukların fiziksel durumlarını değerlendirmek için Kamofsky Performans Durum Skalası kullanılmıştır. Veriler SPSS bilgisayar programı ile değerlendirilmiş yüzdeleme, eşleştirilmiş se riler için kullanılan t testi ve lineer korelasyon analiz yöntemleri kullanılmıştır. Lösemili çocukların ebeveynlerinin aile işlevlerinin süreçten nasıl etkilendiğine baktığımızda son uygulamada aile işlevlerinin gittikçe olumsuz yöne doğru kaydığı ve başta aile içindeki iletişim olmak üzere tüm ilişkilerin farklılaştığı gözlenmektedir. Anne-baba puanları ayrı ayrı değerlendirildiğinde özellikle anne iletişim puanları nın ve babanın genel fonksiyon puanlarının anlamlı derecede etkilendiği görülmektedir. Anne-babaların durumluk kaygı puanlarının birinci ölçümde yüksek olduğu (özellikle annelerde) üçüncü ölçümde ise genel bir düşüş olduğu (istatistiksel olarak an lamlı değil) görülmüştür.- 84 - Kontrol grubu olarak alınan diyabet hastalarının anne-babalarında en anlamlı so nuç olarak annelerin davranış kontrol puanlarının yüksek olduğu ama normal sınırlar için de kaldığı, sınırı geçmeye en yakın olan aile işlevinin gerekli ilgi ve yakınlığı gösterebilme işlevi olduğu belirlenmiştir. Bu grupta da anneler babalardan daha kaygılı görülmektedir. Lösemili ve diyabetli çocukların ailelerinde uyguladığımız aile değerlendirme öl çeği ve durumluk-sürekli kaygı ölçeği puanlarının genel olarak karşılaştırmasında lösemi li çocuğa sahip gruptaki ailelerde davranış kontrolü ve genel fonksiyon puanlarının daha yüksek (ileri derecede anlamlı% olduğu görülmüştür. Diğer bütün aile fonksiyonlarında da lösemili çocukların anne-babalarının daha fazla etkilendiği belirlenmiştir. Genelde kaygı oranı da diyabetli çocuğa sahip ailelerden daha yüksektir. Löse mili çocukların annelerinin problem çözme, babalarının davranış kontrolü ve genel fonk siyon puanlarının diyabetli grubun ebeveynlerinden daha fazla etkilendiği ve diyabet grubunun babalarından daha kaygılı ve endişeli oldukları sonucuna varılmıştır. Bütün sonuçlara genel olarak baktığımızda lösemili çocuğa sahip ebeveynlerin teşhis tedavi süreci içerisinde aile fonksiyonları, birbirleriyle olan ilişkileri, iletişimleri açı sından olumsuz yönde etkilendiği, buna rağmen durumluk kaygı puanlarında düşme ol duğu, diyabetli çocukların ebeveynleri ile kıyaslandığında yine lösemili çocukların ailele rinde daha sorunlu aile ilişkilerine ve yüksek kaygı düzeyine sahip olduğu belirlenmiştir. Leukemia is the most prominent type of cancer in childhood which affects deeply the family as well as the child. Having a child with leukemia makes significant changes in family life and problems are developed. Diabetes is also a chronic disease and gives responsibilitiy to the interviews made with the families of the children with leukemia at diagnosis are repeated at the 4th month and 6th month of the treatment. As a control group the interview has made with the families of the 20 diabetic children with leukemia at diagnosis are repeated at the 4th month and 6th month of the treatment. As a control group the interview has made with the families of the 20 diabetic children. The effects of the disease on the family functions and anxiety lovel were compared in both groups. In our study we applied a semi-structured interview form, Family Assessment Device, Spielberger State-Trait Anxiety Inventory, and Karnofsky Performans Status for the children's. For statistical analyses we used student t test lineer correlation, percentage, paired samples by using SPSS statistical computer programme. The parents of the children with leukemia were more affected in a negative direction. When the scores of the mothers compared with the father, the mothers's scores were significantly more affected than the fathers. The State-Trait Anxiety scores were high in the first interview but there was a meaningful decrease an the third interview. In the control group the controlled behaviour were high but in normal ranges. In these group also the mothers than more anxiety then the fathers. When we compared the scores of the parents with leukemia and diabetes there was a meaningful difference. The parents of the children with leukemia more effected were the control group. As a result, the parents of the children with leukemia are more effected and distruptions in the family foucntioning and communication are seen.
Collections