Meme kanseri ışınlamasında alan birleşim problemleri, bu problemlerin giderilmesi ve homojenitenin iyileştirilmesine yönelik tekniğin geliştirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
69 80NUC VE ÖZET Meme kanseri, birbirine göre -Farklı düzlemlerde ve derinliklerde uygulanan ısınların yarattığı karmaşık bir geometride tedavi edilmektedir. Tedavi sonunda ortaya çıkan' sekellerin dozinhomo jenitesinden kaynaklandığı bilinen bir gerçektir. Doz i n- homojeni tesine, ışınların diverjansı ve alanların birleştiril- mesindeki güçlükler neden olmaktadır. Alan birleşim bölgelerin de oluşan sıcak ve soğuk doz bölgelerini ortadan kaldırmak için geliştirilen tüm tekniklerde amaç, radyoterapi ilkelerine uygun ışınlama yapmaktır. Değişik tanjansiyel alan tedavileri yapan tüm tekniklerde ortak nokta, suprak laviküler alanın diverjansını önleyen yarı alan bloğunun kullanılmasıdır. Bu çalışmada, I. ü. Onkoloji Enstitüsünde uygulanmakta olan meme kanseri ışınlama tekniğinde, alan birleşim doz dağılımları elde edilmiş ve meme tedavisi homojenite yönünden değerlendirilmiştir. Alan birleşim doz dağılımları, yapılan para-f i n+balmumu -fantomda -Film dozimetrisiyle elde edilmiştir. TLD dozimetrisiyle de belirli noktalardaki ve alan birleşim bölgelerindeki dozlar noktasal olarak ölçülmüştür.70 Uygulanan tedavi tek ni g i nde, euprak lav i küler-aks i 1 ler alan ile tanjansiyel alanların birleşim bö lgesi nde, aksi 1 la yarı ka lınlığında belirlenen dozdan '/. 30-40 kadar daha yüksek doz a- lan bir volürn göz lenmi et i r. Düşük doz volümü gözlenmemiştir. Meme veya toraks cidarı ışınlamalarında açık huzme kulla nılmasının sırasıyla `/. 19.4 ve `/. 18.5 doz i nhomo jeni tos i ne ne den olduğu görülmüştür. Alan birleşim bölgesindeki yüksek doz volümünü küçültmek ve memede homojen darılım elde etmek için euprak lavi küler - ak- siller alanda yarı alan bloqu vb tanjansiyel alanlarda, bu ça lışmada yapılan 30°'lik wedge filtrenin kullanılması sonucunda alanların birleşim bölgesindeki dozun, bel ir lenen aksilla dozu nun `/. II `/,,'n mi kiw7 ı ywu i ntü ı lı içi i ı 1 1 1 ol 1 1 I d I Q gtl t ] arım I ipi I r. Yarı alan bloğunun ışın diverjansını ortadan kaldırdığı tespit edilmiştir. 30`'liP wedqe II ll.re V u 1 1,mı m ı y 1 a, meme vsya torakö cida rı ışınlamaları ndak i doz -farklılığının V. 7.1 ve `/. 2.1 olduğu ve çok daha homojen doz dağılımının elde edildiği görülmüştür. dünümüzde, memu kuruyurru cwrrahinin total mata twk torn 1 ya bir alternati-F olarak sunulması, memeni n koruduğu tedavi lerde, meme deki doz homojenitesini sağlamak açısından wedge filtrenin ö- iimiii i n I di I i II IIMİ- I aılı ı. Yarı alan bloguyla elde edilen tanjansiyel doz dagılımın- larında akciğer dozu, di ver jans açısı uygulanan açık ve wedgeli 1.4li J4iı«t I /ol ılıı/ ıaQ ı I ı mi 4i ı midi- I us) uıanla fâlHlllk yt)wt.«»MHW mektedır.71 özel -fantom üzerinde`. bel ir 1 i noktalarda yapılan TLD dozi- metrisi sonuçları, beklenen değerlerden en fazla#+3.8 farklılık göstermiştir. Alan birleşim bölgelerinde yapılan TLD dozimetrisi sonuçları, -Farklı zamanlardaki set-up' lara ve film dozimetrisi ndeki + V. 3, TLD dozimetrisindeki + % 2 hata payına bağlı olarak farklılık göstermiştir. Özet alarak ; Suprak laviküler-aksi 1 ler ve tanjansiyel alanların uygun olarak bitiştir i lmesindeki temel unsur, bir alana uygulanan ışının diğer alana olan diver jansının önlenmesidir. Dolayısıyla meme kanseri tedavisinde, komplikasyonlara yolaçan ışın diverjansını önlemek için suprak laviküler alan için yarı alan bloğunun kullanılmasının gerekliliği ortaya çıkmaktadır. 30°'lik wedge filtrenin tanjansiyel ışınlamalarda kullanılmasıyla daha homojen doz dağılımları elde edilmiştir. Akciğerin ışınlanan gerçek volümünün ve doz dağılımlarının tespiti için tedavi pozisyonunda alınan CT kesitlerinden yararlanmak ve gelişmiş tedavi planlama sistemlerini kullanmak büyük yarar sağlayacaktır. Akciğer doku düzeltmesiyle birlikte, daha homojen bir ışınlama için 10°-15c`lik wedge filtrelerin de kullanılır hale getirilmesinde fayda görülmektedir.72 Akciğerin -fazla veya toraks cidarının yetersiz doz almasına neden olacak olan immobi1izasyon sorunlarının, en azından laser belirleyicileri ile azaltılması gerekliliği düşünülmektedir. Radyasyon onkologu, -fizikçi, teknisyen ve cihaz açısından optimum teknikleri uygulamanı n, günlük set-up kolaylığı ve tekrarlana bilirliğinin sağlanabildiği bir tekniğin kullanılır hale gelmesini n, tedavi deki kaliteyi arttıracağı inancındayız. 73 SUMMARY Treatment o-F breast cancer is one o-F the most di-F-Ficult techniques in radiotherapy, due to complex geometry o-F the tar get volume, which include the breast and adjacent lymph nodes and normal tissues such as lung and spinal cord. Owing to beam divergence, there is o-Ften the risk o-F a non uniform dose distribution in the match region. Major problem on the -Field matching between supraclavicular - axiller and tangen tial -Fields is to eliminate divergence o-F the beams into each other. In this study, the dose distributions at junction were ob tained by conventional breast irradiation technique and breast treatment was evaluated in respect o-F dose homogenity.30°wedge.Filter was per-Formed to improve dose homogenity within the bre ast. The dose distributions at junction were investigated using the hal-F-beam block on supraclavicular -Field and wedge -Filter on tangential -Fields. The dose distributions at the -Field matching region were obtained using the special phantom made of 50 V. para-F-Fin and 50 */. wax.74 The doses at certain points were measured using TLD rods. When the hal-f-beam block on supraclavicular -field and wed ge -Filter on breast was applied, field matching doses were -Fo und to be lower than the traditional breast irradiation tech nique. The use of 30°wedge -Filters to compensate -For the slope o-F the breast improved the dose homogenity. However, in case which density corrections -for lung tissue are made, it will be more convenient using smaller wedge-angled filters required for the dose uniformity through the breast. Immobilization problems should be decreased at least part ly by means of laser beams. We believe that quality of treatment depends mostly on the experiance of the whole staff, on good cooperation between radiotherapists, physicist and technician, and on relatively simple, accurate and reproducible techniques.
Collections