Demir-çelik sektörünün yönetim ve organizasyon sorunları ve bazı öneriler
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Bu tez, Türkiye'de son yıllarda önemli bir yere sahip olan ve 1980-92 yılları arasında %400 üretim artışına sahne olarak hızlı bir gelişme gösteren demir-çelik sektörünün, yönetim ve organizasyon sorunlarının tesbiti ve bu sorunlara çözüm yolları konusunda ki önerileri ihtiva etmektedir. Çalışma sorunların daha iyi algılanıp akılcı çözümlerin üretilmesi için anket yöntemi temel alınarak hazırlanmıştır. Tabii ki bunun dışında diğer eksik kalan verilerinde elde edilmesi için üniversite ve işletme kütüphaneleri ile özel ve kamu işletmelerinden yararlanılmıştır. Sunulan bu çalışmamız üç bölüm olup, ilk bölümde demir-çelik sektörünün tanımı yapılmış, Türkiye'de ve dünyada gelişimi ve ekonomiye katkısı incelenmiştir. Diğer iki bölümde ise araştırma sonuçları ışığında sektörün genel yönetim felsefesi ve işletme fonksiyonları araştırılıp sorunlar tesbit edilerek çözüm önerileri verilmeye çalışılmıştır. İlk bölümde demir-çelik sektörünün tanıtılması amacına uygun bilgiler sunulmuştur. Bu bilgileri kısaca özetleyecek olursak; demir-çelik üretimi farklı yöntemler ile gerçekleştirilen bir prosesdir. Üretim iki temel hammadde olan cevherden ve hurdadan gerçekleştirilmektedir. Cevherden üretim yapılacak ise demir cevherinden yüksek fırında demir elde edilir, daha sonra konvertör adlı fırınlarda demirin karbonu oksijen ile belirli bir ısıda reaksiyona sokularak giderilir ve çelik eldesi gerçekleştirilir. Hurdadan çelik eldesi ise hurda çeliğin tekrar ergitilip içindeki yabancı elementlerin istenen seviye düşürülmesinden ibaret bir prosesdir. Yukarıdaki şekillerde gerçekleşen çelik üretim prosesleri, üretim yöntemlerine göre yüksek fırın, w hurda ergitme, indirgeyici ergitme, direk ergitme isimlerinide almaktadır. Bu proseslerede tezde kısaca değinilmiştir. Demir-çeliğin tanımı ve üretim metodları kısaca açıklandıktan sonra dünyada ve Türkiye'de sektörde meydana gelen gelişim ve değişimler incelenmiştir. Bu kısımda dünyada son 33 yıldaki üretim değişimlerine, üretim artışının nüfus artışı ile ilişkisine ve dünyadaki önder üreticilere değinilmiş olup, üretimin ülkeler bazındaki dağılımları da verilmiştir. Ayrıca körfez savaşı, doğu bloku ve Rusya'nın dağılması gibi politik etkenlerin ve gelişmiş ülkelerde demir-çelik talebine olan değişimin, son yıllarda sektöredeki krizin en büyük nedeni olduğu da belirtilmiştir. Demir çeliği Türkiye açısından incelerken sektörün gelişimi ve bunda rolü olanöncü kuruluşlar hakkında bilgiler verilmiştir. Türkiye'de demir-çelik sanayinde son 12 yılda yapılan atılım, şu andaki durum, kullanılan teknolojiler ve sektörün yapısal durumuda kısaca açıklamaya çalışılmıştır. Dünyadaki krizden etkilenen işletmelerimizin maliyetleri düşürme çabalarına giriştikleri belirtilmiştir. Ancak bunun yeni teknolojik gelişime ayak uydurularak ve talep değişimlerine cevap verecek ürünler ile gerçekleşeceği de vurgulanmıştır. Bütün bunlara ek olarak demir-çelik'deki bu gelişimin ülke ekonomisine katkısı da açıklanmaya çalışılmıştır. Demir çeliğin ekonomik açıdan kalkınmanın en önemli belirleyicisi olduğu belirtilmiştir. Türkiye'de de 1980 sonrası bu felsefenin temel aldığı görülmüştür. Ekonomik gelişimin hızla gerçekleştirilmeye başlandığı bu tarihten günümüze değin, sektörde dört misli üretim artışının sağlandığı vurgulanmıştır. Ayrıca demir çeliğin sektörler arası ilişkiler açısından ekonomiyi etkileme gücüne sahip olduğu ve bu sektörün gelişimi ile buna bağlı birçok sektörde de gelişimin sağlandığı belirtilmiştir. İkinci bölümde ise çağdaş yönetim düşüncelerinden olan sistem ve durumsallık yaklaşımları ndaki yönetim ve organizasyon felsefeleri incelenip, sektördeki durumu araştırılmaya çalışılmıştır. İlk olarak yaklaşımların özünü anlamak ve işletmelerin yönetim düşüncelerini sağlıklı kavramak amacıyla bu yaklaşımlar hakkında teorik bilgiler verilmiştir. Bir sistem örneği olarak demir çelik sektörü incelendiğinde, işletmelerin fabrikalarını işletme sisteminin bir alt sistemi olarak değilde, ayrı bir sistem olarak gördüğü ve bunlardan da bir takım sorunların ortaya çıktığı saptanmıştır. Ayrıca sistemin temel unsuru olan haberleşmenin yetersiz olduğunu özellikle departmanlar ve birimler arası haberleşmelerin yeter düzeyde olmadığıda açıklanmıştır. Daha sonrada durumsallık yaklaşımına -göre sektör, organizazyon, çevre ve teknoloji açılarından incelenmiştir. Bu yaklaşımda en iyi organizasyonun durumsal koşullara göre oluşacağı görüşü dikkate alınarak incelememiz sürdürülmüştür. İlkönce içinde bulunduğu ortamın tanınması amacıyla ilgili bilgiler verilerek sektörün çevresi incelenmiştir. Çevrenin hareketli ve değişken olduğu görülmüş ve işletmelerimizin daha esnek yapılara sahip olması gerektiği vurgulanıp bununda farklılaşmaya gitmiş bir örgüt yapısı ile sağlanabileceği açıklanmıştır. Böylece oluşacak daha esnek bir organizasyon ile çevresel değişikliklerin daha önceden kavranıp etkin önlemlerin alınacağı bir yönetim yapısına işletmelerin kavuşturulabileceği görüşü ortaya atılmıştır. VISon bölümde ise işletme fonksiyonları tek tek incelenmiştir. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla, fonksiyonların tanımları, işletme içindeki yerleri ve önemleri, departmanların yönetimi ve örgütlenmeleri hakkında kısa açıklayıcı temel bilgiler verilmeye çalışılmıştır. Demir çelik sektöründe işletmelerin fonksiyonları üç kademede incelenmiştir. İlk önce departmanın işlevlerini nasıl yerine getirdiği, bunu gerçekleştirirken diğer bölümler ve kendi içinde nasıl ilişkiler kurduğu açıklanmaya çalışılmıştır. Daha sonra bu esnada ortaya çıkan sorunlara değinilmiş en sonunda bu sorunlara çözüm önerileri verilmiştir. Bunlara da kısaca değinecek olursak; Tedarikleme maddesel araçların ve personelin tedariki olarak iki alt başlık altında incelenmiştir. İşletmelerin konumu itibariyle direk hammaddeye bağlı işletmeler oldukları vurgulanmıştır. Bu departmanların işlevlerini milyonlarca dolara varan meblağlar ile gerçekleştirdikleri için işletmelerde finans kadar önemli bir yere sahip olduğu belirtilmiştir. Böylece maddesel araçların tedariki için işletmelerde ayrı bir birim oluşturulmuştur. Bu birim departman niteliğinde olup karşılaştığı en büyük sorunda cevher, hurda, kok gibi temel hammaddelerin temininde ortaya çıkan kalite ve fiyat problemleridir. Bunların temininin özellikle yurt dışından gerçekleştiği durumlarda, acil ihtiyaç dönemlerinde kalite, gemi, liman gibi problemlerle karşılaşıldığı anlaşılmıştır. Ayrıca elektrik enerjisinin işletmeler için maliyeti nedeniyle sorun olduğuda belirtilmiştir. Bu tür sorunların işletmelerde ya gecikmeden ötürü üretimde durmaya, ya kalitesiz hammaddenin ürünün kalitesinide etkilemesine ya da işletmeye extra maliyetler doğurmasına neden olduğu belirtilmiştir. İşletmelerde departmanın yüksek miktarda meblağlar ile alım yapması sıkı kontrolünü gerektirmiştir. Böyle oluncada departman merkeziyetçi bir tarzda yönetildiği görülmüştür. Özellikle TDÇİ'ye bağlı işletmelerde alımların ihale usulü ile yapılması acil ihtiyaç dönemlerinde etkin hareket etmesi gereken birimin hızını kestiği, tşsbit edilmiştir. Ayrıca departmanın yetersiz kadrolaşması nedeniyle işlevlerini gerçekleştirmesinde sorunlar ile karşı karşıya kalınmıştır. Bunların dışında işletmelerin finansal güçlüklerinde tedarik departmanını etkilediği gözlenmiştir. Bu problemleri çözmenin üç yolu olduğu, ilkinin işletmeye istenen yer, zaman, miktar ve kalitede tedarikleme yapacak uzman kadrolaşmanın oluşturulması, ikincisinin, bu kadronun yönetiminin merkezkaç olması gerekliliği belirtilmiştir. Üçüncü olarakda birimin pazarlık gücüne sahip olabilmesi için finansal bakımın desteklenmesinin gerekli olduğuda bahdsedilmiştir. D&Ç işletmelerinde toplam personelin %90'a yakın vııbir miktarının istihdam edilmesi nedeniyle personel departmanlarının fabrikaların bulundukları yerlerde etkin olarak çalıştıkları tesbit edilmiştir. Departmanda sendika ile karşılıklı anlaşmaları doğrultusunda sorumluluklarını yerine getirmek amacı yönünde çalıştığı açıklanmıştır. İşletmelerde personel ile ilgili problemlerin toplu iş sözleşmelerinden sonra yaşandığı görülmüştür. Çünkü bu dönemlerde sendikalı personele yapılan destek yüksek ücret artışı işletmelerde maliyetin yükselmesine neden olmakta ve işletmeler maliyetleri dengelemek için işçi çıkarma politikalarına başvurulmaktadır. Özellikle TDÇİ'de çalışan gereğinden fazla personelin maliyetinin toplam maliyetler içersinde %60'lar seviyesine ulaşmış olması bu işletmelerde çözümü imkansız sorunlar yaratmakta olduğuda gözlenmiştir. Ayrıca bunlara ek olarak gereğinden fazla ve az personel ile çalışan işletmeler de personelin kendi içinde uyumsuzluklar yaşandığı belirtilmiştir. Kapsam içi personelin kapsam dışına oranla daha yüksek ücret artışı almış olmasının kapsam dışı personelde huzursuzluklar yarattığı gözlenmiştir. Bunların ancak işletmelerde optimum düzeyde personel sağlanarak ve sendikaların işletmelerin durumlarını gözönüne alarak haklar istemesi ve karşılıklı anlayışlarla çözülebileceği vurgulanmıştır. Üretim bölümünde ise sorunlar yönetim ve organizasyon, üretim verimliliği ve ekonomik durum olmak üzere üç bölüme ayrılarak incelenmiştir. Özellikle işletmelerimizin ekonomik güçlükler nedeni ile yeni teknoloji yatırımlarına gidemedikleri, üretim verimliliklerine yeterince dikkat etmedikleri için üretimde zaman, kalite ve miktar kaybına uğradıkları, buna bağlı olarakda üretim maliyetlerinin arttığı vurgulanmıştır. Ayrıca, TDÇİ'ye bağlı tesislerde üretim prosesinin uzun olması ve binlerce personel ile çalışmaları nedeniyle üretim biriminin verimini yükseltmek için merkeziyetçi örgütten uzaklaşmalarının gerekli olduğu da belirtilmiştir. Üretim departmanındaki sorunların diğer departmanların sorunları ile direk bağlantılı olduğu, bu birimlerdeki sorunların çözülmesi, üretim verimliliğine dikkat edilmesi, teknolojik yeniliklerin sağlanması ve özellikle TDÇİ'de yönetim düşüncesinin değişmesi ile birimin problemlerinin çözümlenebileceği görüşüne varılmıştır. Pazarlama departmanı incelenirken dünyadaki ve Türkiye'deki pazar yapısı incelenmiştir. Pazarın, özellikle uzun ürün üreticisi için rekabet içinde olduğu görülmüştür. Türkiye'deki üretimde %80 uzun ürün bazında olduğundan bu tür işletmelerimizin pazar bulmakta karşılaştıkları sorunlar üzerinde durulmuştur. Özellikle bu tür ürün üreten işletmelerimizin kriz dönemlerinde ihraç ettikleri ürünlerin vıııfiyatlarının maliyetlerin altında kaldığı bununda fiyat-maliyet dengesizliği oluşturduğu belirtilmiştir. Ayrıca bu kısımda demir-çelik sektöründe işletmeler için sorun olan ithalat-ihracat kararlarına da değinilmiş bunların departmana ve işletmeye etkisi üzerinde durulmuştur. Bunların dışında pazarlama departmanlarının yassı uzun ürün üretimi dengesizliğinden de nasıl etkilendiği ve bu yüzden ne tür güçlükler ile karşılaşıldığı da açıklanmaya çalışılmıştır. Pazarlama departmanlarının işletme içinde yetersiz kalıp sadece işlevini gerçekleştirdikleri ve yöneticisinin departmanı etkin olarak yönetemediği bunun da temelinde birimin yetersiz kadrolaşmasının yattığı belirtilmiştir. Böyle bir durumun yeterli kadro ile çalışan uzmanlaşmış bir pazarlama departmanı ile aşılabileceği belirtilmiştir. Yeni ürün ve pazarlar için araştırmalar ve yapılabilirlik çalışmalarının yapılmasının gerekliliği de vurgulanmıştır. Bununda üretim ve Ar-Ge ile sürekli uyum içinde çalışacak etkin bir pazarlama örgütü ile gerçekleşebileceği açıklanmıştır. İşletmelerin finans örgütleri incelenirken işletme içindeki yerleri, iç ilişkileri ve bölümün işleyişini açıklayacak bir giriş yapılmıştır. Sonuçta finans bölümünün her işletmede olduğu gibi hemen hemen aynı sorunları yaşadığı görülmüştür. Bu sorunların ülkenin ekonomik yapısı, politikası ve işletmeyi direk etkileyen etmenler ile bağlantısına değinilmiştir. İşletmelerin finansal açıdan güçlü olabilmelerinin değişen teknoloji ve pazar taleplerini iyi değerlendirme ile mümkün olacağı vurgulanmıştır. Ayrıca iyi bir finansal yönetim kadrosunun her işletmede olduğu gibi sektörde de olumlu etkiler yaratacağı belirtilmiştir. İşletmelerin son fonksiyonu olarak incelediğimiz Ar-Ge departmanlarının işletmelerde tamamen yetersiz kaldıkları görülmüştür. İşletmelerde bu departmanların Ar-Ge adları altında çalışsalar bile kalite kontrol işlevini gerçekleştirdikleri çoğu işletmede de üretime bağlı kalite kontrol departmanı olarak görev yaptıkları tesbit edilmiştir. Özellikle teknolji ve pazar değişiminin hızlı olduğu çevre içinde işletmelerin Ar-Ge departmanları kurmalarının gerekliliği ve tedarik, üretim ve pazarlama sorunlarını aşmanın temel dayanaklarından birinin Ar-Ge olduğu açıklanmıştır. Bu departmanın teknoloji ve pazar değişimlerini üretim ve pazarlama ile kurduğu ilişkilerle takip ederek, gerekli önlemleri zamanında almasınında gerekliliğinden bahsedilmiştir. Ar-Ge'nin malı yükünü azaltmaları için üniversiteler ile ortak çalışmalar içine girebilmelerinin mümkün olduğuda belirtilmiştir. ıxSon olarak tezin değerlendirmesi yapılıp sorunlar ve önerileri ana hatları ile toplanarak kriz içersindeki sektörün, işletmelerin ve devletin gayretleriyle nasıl düze çıkartılacağı konusunda öneriler verilerek tezimizi sonuçlandırmaya çalıştık. Bu tezimizle yönetsel ve örgütsel önerilerimizin Demir-Çelik sektörümüze yararlı olacağı umudunu taşımaktayız.
Collections