Sadrüşşehîd Hüsameddin Ömer b. Abdülazîz el-Buhârî`nin `Umdetü`l-Müftî` adlı eserinin tahkik ve tahlili
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Sadrüşşsehîd 12. yüzyılda Buhara'da yaşamış Hanefi mezhebine mensup zamanının ileri gelen fakihlerindendir. Başta klasik fıkıh sistematiğine göre kaleme almış olduğu Umdetü'l Müftü olmak üzere fıkıh alanında birçok eser ortaya koymuştur.Burhan Ailesine mensup olan müellifin soyunun Hz. Ömer'e dayandığı şeklinde rivayetler bulunmaktadır. Ortaçağda Türkistan'ın en önemli ilim ve kültür merkezlerinden biri olan Buhara bazı nüfuzlu ailelerin yönetimindeydi. Burhan ailesi de XI-XIII. Yüzyıllarda bu bölgede hüküm süren bir ulema ailesiydi. Ailenin ilk reisi sadr-ı kebir Numan-ı sani (ikinci Ebu Hanife) diye bilinen Abdülaziz b. Ömer b. Maze'dir.Akli ve nakli ilimlerde derinleşen Husameddin Ömer b. Abdülaziz, henüz babası hayattayken Horasan'ın tanınmış alimleri arasına girdi. Tanınmış alimlerle birçok münazaralara girip başarılar sağladı. Sonra şöhreti Mâverâünnehr'de yayıldı. Özellikle fıkıh ve münazara alanında üstün olduğu, devrin hükümdarlarının kendisine saygı gösterip tavsiyelerine göre hareket ettikleri rivayat edilmektedir. Katvan savaşında şehit düştüğü için buna nispetle kendisine şehit ünvanı verilerek 'Sadrüşşehîd, ayrıca büyük dedesine nispetle de 'İbn Maze' diye anılmıştır.Hanefi fıkhının Irak gibi ilim ve ticaret yönünden canlı, İslam dünyasının kuzeye ve doğuya açılan penceresi olması itibariyle de sosyokültürel ve etnik yönden oldukça renkli bir bölgede doğması, Irak'ın yanı sıra aynı niteliklere fazlasıyla sahip olan İran, Horosan ve Türkistan'da yayılmış ve gelişmiş olması mezhep fıkhının hakim çizgilerinin oluşmasında son derece etkili olmuştur. İslâm toplumunda ideal olan, her müslümanın günlük hayatında uygulayacağı hüküm ve kuralları dinin asıl kaynağından yani kur'an ve sünnetten öğrenmesi ise de bunun bütün fertler bakımından gerçekleşmesi mümkün değildir. Dil, ırk, renk ve ülke farkı gözetilmeksizin yeryüzündeki bütün insanlar ilahî vahye muhatap olup önce Allah'a iman etmek, sonra da O'nun peygamber aracılığıyla gönderdiği dini benimseyip onun emir ve yasaklarına uymakla yükümlüdür. Ancak insanların sahip oldukları kabiliyet ve imkanlar, onların dinî hüküm ve esaslara ayrıntılı şekilde vakıf olmalarına ve kendi hayatlarını buna göre düzenlemelerine imkan vermez. Bu sebeple kur'an-ı kerîm'de de işaret edildiği gibi her toplumda belli bir kesimin dinî ilimlerde ihtisaslaşması ve böylece dinin anlaşılması, yorumlanması, ferdi ve içtimaî hayatta insanlara yön verecek ilke ve hükümlerin onun aslî kaynaklarından çıkarılması işini üstlenmesi gereklidir.`Yiğit, Delikanlı` anlamındaki fetâ kelimesinden gelen fetva (fütyâ, çoğulu fetâvâ, fetâvî), sözlük anlamı olarak; `bir olayın hükmünü açıklayan veya hükmünü koyan, güçlükleri çözen kuvvetli cevap` anlamında kullanılmaktadır. Fıkıh terimi olarak `fakih bir kişinin sorulan fıkhî bir meseleye yazılı veya sözlü olarak verdiği cevap, ortaya koyduğu hüküm` demektir.Hz. Peygamber'in hadislerinde ve islâmiyetin ilk dönemlerinde fetva yerine daha çok fütyâ kelimesinin kullanıldığı, istiftâ, iftâ terimlerinin de yaygın bir kullanımının bulunduğu görülür. Ancak fetvanın, fıkıh literatüründe yer aldığı şekliyle fıkhî bir işlem ve kurumu ifade eden terim anlamını kazanması daha sonraki asırlarda gerçekleşmiştir.dört mezhebin fıkıh âlimleri, müctehid olan müftünîn Kur'an ve Sünnet'e dayanarak ictihad etmesi, müc¬tehid olmayanın ise bir müctehidin gö¬rüşünü aktararak fetva verebileceği ko¬nusunda görüş birliğine varmışlardır.Anahtar kelimeler: Sadrüşşehîd, Buhara, Burhan Ailesi, Fetva, Müctehid, Hanefi Mezhebi. Sadrüşşsehid, a member of Hanafi sect, who lived in 12th Century in Bukhara, was one of the leading faqihs of his time. He produced copious works in Islamic Fiqh, notably Umdetü'l Müftü which he wrote according to Classical Fiqh.There are accounts that the author, who was a member of Burhan Family, was descendant of Caliph Omar. Bukhara, one the most important centers of science and culture in Turkestan of the Middle Ages, was under the rule of certain powerful families. Burhan Family was a ruling ulama family in this area between 11th and 13th centuries. First genarch of the family was Abd al- Aziz b. Omer b. Maze known as sadr-ı kebir Numan-ı sani (Abu Hanifa 2.)Husameddin Omar b. Abd al-Aziz who specialized in mental and transmitted sciences became one of Khorasan's distinguished scholars while his father was still alive. He had a lot of controversies with distinguished scholars and became successful. His fame spread over Transoxiana. It is related that he was notably excelling in fiqh and controversy, and rulers of his time respected him and acted on his advises.Due to the fact that he died a martyr in Battle of Qatwan he was bestowed the title of martyr and called Sadrüşşehîd and due to his great- grandfather he was called Ibn Maze.That Hanafi Fiqh was born in a region like Iraq which is intellectually and commercially dynamic, socio-culturally and ethnically diverse for being Islam's window to North and east, it also spread and flourished in Iran, Khorasan and Turkestan which had the same qualities amply as Iraq had, was of paramount impact on the formation of the baselines of Hanafi fiqh.Although it is ideal in Muslim society for every Muslim to learn daily provisions and rules from the principal source of the religion namely the Quran and the Sunna that is not possible for everyone to do. Without distinction of language, race, color and nationality people all over the world are bound to first believe in Allah paying attention to the divine inspiration then adopt the religion He sent through the conveyance of His prophet and obey his commands and prohibitions. However people's abilities and opportunities don't let them to understand the provisions and Essentials of the religion and plan their lives according to these. Thence, as evidenced in Quran well, a certain part of every society should undertake the work of specialization in religious sciences thereby explaining and construing religion and inferring principals and provisions which will lead people in their individual and social life from their principal sources.Fatwa (fütyâ, plural form fetâvâ, fetâvî ), derived from the word fetâ which means adolescent and brave denotes a strong answer which issues or pronounces judgement on a case, solves complicacies. As a fiqh term faqih means written or spoken answer, a judgement made on a matter of fiqh by someone.It is seen in the Prophet's hadits and early Islamic period fütya was used more commonly than fetva, istiftâ, iftâ were also widely used. Yet it happened in the subsequent centuries that fetva became a term which meant an act and establishment of fiqh as it stands in fiqh literature.Fiqh scholars of four sects in Islam reached a consensus as for a mujtahid mufti to make decisions on the authority of Quran and Sunna and the one who isn't mujtahid can give fatwa by quoting a mujtahid.Keywords: Sadrüşşehîd, Bukhara, Burhan Family, Fetva, Mujtahid, Hanafi sect
Collections