İndirek antiglobulin testi pozitif olan gebeliklerin ve bu gebelerde tanımlanan antikorların retrospektif olarak değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
AMAÇ: Bu çalışmada hastanemize başvuran gebe kadınlarda eritrosit yüzey antijenlerine karşı gelişen alloimmünizasyon sıklığını, tanımlanan antikorları ve bu antikorlar sonucunda, fetus ve yenidoğanda gelişen klinik durumları değerlendirmeyi amaçladık.MATERYAL VE METOT: Bu çalışmamızda Ocak 2011-Nisan 2014 tarihleri arasında Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Şahinbey Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü'ne başvuran ve Kan Bankası'nda indirek antiglobulin testi (İAT) yapılan 550 gebeden antikor tanımlanan 45 gebe ve bu gebeliklerin sonuçları retrospektif olarak değerlendirildi. Tanıtıcı istatistik olarak frekans, yüzde ve ortalama±std. sapma değerleri verildi. İstatistiksel analizler için SPSS for Windows version 22.0 paket programı kullanıldı ve p<0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.BULGULAR: 550 gebenin 52'sinde (% 9.45) İAT testi pozitif olarak bulundu. Bu 52 gebeden 45'inde antikor tanımlanabildi, 7 vakada ise antikor tanımlanamadı. Antikor pozitifliği saptanan 45 vakanın 37'sinde anti-D tanımlandı, kalan 8 vakada ise sırasıyla anti-K, anti-Jka, anti-E/anti-K, anti-c ve anti-C/anti-D tanımlandı. 550 gebe içerisinde D antijenine karşı alloimmünizasyon sıklığı % 6.9 olarak saptanırken D antijeni dışındaki alloimmünizasyon sıklığı ise % 1.45 olarak saptandı. Antikor tanımlanan 6 gebeye, 2'sinde fetal anemi, 4'ünde ise hidrops fetalis olması nedeniyle intrauterin fetal transfüzyon yapıldı. Hidrops gelişen gebeliklerin 3'ü fetal ölüm ile sonuçlanırken, bir bebek ise postnatal 5. günde ex oldu. Yenidoğan bebeklerin 7'sine exchange transfüzyon yapılırken, sarılık gelişen 21 bebeğe ise fototerapi uygulandı.SONUÇLAR: Gebelerde Rh (anti-D) immünglobulin profilaksi imkanına rağmen en sık saptanan alloimmünizasyon tipinin anti-D bulunması profilaksi uygulamalarının yetersiz olduğu şüphesini uyandırdı. İkinci sıklıkta anti-K ve üçüncü sıklıkta anti-Jka saptandı. Bölgemizin Rh (anti-D) immünglobulin profilaksisi konusunda halen ulaşılması gereken etkinlik düzeyinde olmadığı söylenebilir. Ayrıca ülkemizin birçok yerinde anti-D dışındaki antikorları tanımlama olanakları bulunmamaktadır. Bununla beraber alloantikor tarama ve tanımlama için standartları belirlemek ve rehberler oluşturabilmek için gebeler üzerinde daha geniş çaplı ve prospektif çalışmaların yapılmasına ihtiyaç vardır.ANAHTAR KELİMELER: Eritrosit alloimmünizasyonu, gebelik, Rh anti-D immünglobulin, kan grupları, yenidoğan hemolitik hastalığı OBJECTIVE: In this study we aim to assess the incidence of alloimmunization against red blood cell surface antigens and to evaluate the clinical consequences in fetus and newborn resulting from the antibodies identified in the pregnant women with positive indirect antiglobulin test results.MATERIALS AND METHODS: 550 pregnant women applied to Gaziantep University Research and Training Hospital, Department of Obstetrics and Gynaecology between January 2011 and April 2014 and had indirect antiglobulin test (IAT) at Blood Bank. We identified antibodies in 45 of 550 pregnant women. In this retrospective study, we aim to assess the indirect antiglobulin test results of these 45 women and to evaluate their pregnancy outcomes. Frequency, percentage, mean and standart deviation were used as descriptive statistics. All statistical analysis was done by means of SPSSs (Statistical Package for Social Sciences) version 22.0 for Windows and p<0.005 was accepted as a statistically significant value.FINDINGS: Among 550 pregnant women, 52 (% 9.45) had positive indirect antiglobulin test results. The antibodies were identified in 45 of 52 pregnant women. No antibodies were identified in 7 cases. Among 45 cases who had antibodies, 37 had anti-D and 8 had non anti-D antibodies; anti-K, anti-Jka, anti-E/anti-K, anti-c and anti-C/anti-D respectively. Among 550 pregnant women, the incidence of alloimmunization against anti-D antigen was found 6.9 % while the incidence of alloimmunization against non anti-D antigens was found 1.45 %. Of these 45 pregnant women, 2 had fetal anemia and 4 had hydrops fetalis so these 6 patients received intrauterin fetal transfusion. 3 fetal death occured because of hydrops fetalis and 1 newborn died at the fifth day after birth. Exchange transfusion was performed for 7 newborns and phototherapy was performed for 21 newborns who had jaundice.CONCLUSION: The fact that the most common alloimmunization type was anti-D despite (anti-D) Rh immunoglobulin prophylaxis makes us think that there isn't enough administration for prophylaxis. This study also revealed that anti-K was the second most common antibody and anti-Jka was the third common antibody. It can be said that our country does not have the enough knowledge about (anti-D) Rh immunoglobulin prophylaxis. Moreover, detailed identification facilities for antibodies other than anti-D are not available in most of centers across our coutry. However, prospective large-scale studies on pregnant women need to be done in order to formulate guidelines and to define standarts for alloantibody screening and identification. KEY WORDS: Red cell alloimmunization, pregnancy, Rh (anti-D) immunoglobulin, blood groups, Hemolytic disease of the newborn (HDFN)
Collections