Avrupa Birliği göç politikaları ve Suriye mülteci krizinin Türkiye- AB ilişkilerine yansımaları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Ulusal sınırların hangi koşullar altında ve kimler tarafından aşılacağının kararı ulus-devletlerin yetki alanındadır. Küreselleşme, ulaşım ve iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle bir taraftan bu egemenlik alanı sorgulanırken; devletler tarafından sınırlarını aşan yabancılar ulusun güvenliği, kimliği ve ekonomisi için birer tehdit unsuru olarak değerlendirilebilmektedirler. Bununla birlikte, uluslararası hareketlilik artık rollerin sadece devletler tarafından tanımladığı bir alan değildir. Uluslararası hukuk çerçevesinde belirlenen uluslararası örgütler ve hükümet-dışı örgütler tarafından da etkilenen bir alandır. Devlet egemenliğinin bu konuda uluslararası sistem vasıtasıyla sınırlandırılması göçmen hakları ihlallerinin veya devletlerin keyfi uygulamalarını önlenmesi bakımından avantajlar sağlamaktadır. Fakat iç çatışmalar, terörizm ve iklim değişikliği gibi yeni tehditler insanların büyük kitleler halinde göç etmelerine neden olabilmektedir.2011 yılında Suriye'de iç çatışmaların başlamasıyla, milyonlarca kişi ya ülke içinde yerinden edilmiş ya da komşu ülkelere sığınmıştır. Bazıları ise tehlikeli deniz rotalarını kullanarak Avrupa'ya ulaşmaya ve ardından mülteci statüsü kazanmaya çalışmaktadır. 2015 yılında düzensiz göçmen sayısı bir milyonun üzerine çıkarken, bu rakam içerisinde Avrupa'ya ulaşmaya çalışırken boğulan kişi sayısı 4,000 civarında olmuştur. Diğer yandan, 1970'li yılların sonlarından bu yana uyguladığı sıkı göç politikaları nedeniyle `Avrupa Kalesi` olarak nitelendirilen Avrupa Birliği(AB) göç politikalarında düzensiz göçle mücadeleye öncelik vermektedir. Daha önce görülmemiş boyutta olan bu krizin yönetiminde, Birlik hem üye devletler arasında hem Birlik dışında ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Bununla birlikte, kriz üye devletlerin göçe ilişkin yasal çerçevesinin uyumlaştırılması ve üçüncü ülkeler ile işbirliği için fırsatlar yaratmıştır. Türkiye- AB ilişkilerinde uzun süredir devam eden durgunluk göçe ilişkin işbirliği ile yeniden canlanmıştır. Diğer taraftan, Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin `tampon bölgesi` olma tehlikesi altında olduğu ve bunun Türkiye'nin AB'ne tam üyelik hedefine zarar verebileceği de tartışılmaktadır. Bu anlamda, AB göç politikaları ekseninde Suriye mülteci krizinin Türkiye ile AB arasındaki ilişkilere yansımalarının tüm yönleriyle analiz edilmesi son derece önemlidir.Anahtar Kelimeler: Uluslararası Göç, Avrupa Birliği, AB Göç Politikaları, Suriye Mülteci Krizi, AB- Türkiye İlişkileri. Nation-state has the power to decide who or under which conditions can transcend its national borders. While on the one hand this area of state sovereignty has been coming under question due to globalization and high development of communication and transportation technologies, on the other hand foreigners who cross national boundaries can still be seen as a threat to national security, identity and economy by states. Yet, international mobility is no longer an area where the key roles are defined soley by states. It is an area which ise determined by the international law and influenced by international organizations and non-governmental organizations as well. The limitations on state sovereignty in this area through international system gives some advantages such as prevention of migrant rights abuses or state's arbitrary implementation. However, new threats ranging from internal conflict and terrorism to climate change may result in mass migration of people.With the beginning of the Syrian internal conflict in 2011, millions of people are either internally forced displaced or had to seek asylum in neighbour countries. Some of Syrians have tried to reach Europe, using dangerous sea routes and to get refugee status. In 2015 this mass flow of irregular migrants was peaked over 1 billion people, near 4,000 of whom drowned in the Mediterranean. On the other hand, the European Union (EU), which is often labelled as `Fortress Europe`, due to the strict migration policies implemented since the end of 1970s has given priority to cope with irregular migration. EU has faced serious challenges both internally among the member states and also externally in the management of this unprecedented scale crisis. Nonetheless, the crisis has also created opportunities for EU member states to harmonize their legal framework on migration and to cooperate with third-countries. After the long-term stagnation, Turkey-EU relations revived with the cooperation on migration. On the other side, it is also argued that Turkey has been facing the challenge of becoming a `buffer zone` for the EU and thus the risk of harming Turkey's full membership perspective. Within this context, it is of utmost importance to analyze the reflections of Syrian refugee crisis on Turkey-EU realtions considering the EU's migration policies in a comprehensive manner.Keywords: International Migration, European Union, EU Migration Policies, Syrian Refugee Crisis, Turkey-EU Relations.
Collections