Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde ölüm (13.- 14. yy)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Eski Anadolu Türkçesi, Anadolu ve Rumeli bölgesinde ve Oğuz-Türkmen lehçesi temelinde kurulup gelişmiş olan Türk yazı dilinin XIII-XV. yüzyıllar arasını kapsayan ilk dönemdir. Eserler bakımından zengin sayılan Eski Anadolu Türkçesi hem dil yapısı hem de Türk dili tarihindeki yeri açısından büyük öneme sahiptir. 13. ve 14. yüzyılda Anadolu'da pek çok siyasi, toplumsal olay söz konusudur. Bunlar arasında Moğol istilası, Selçuklu Devleti'nin içinde bulunduğu taht kavgası ve buhranları, toplumsal isyanlar, Babai İsyanı, tarikatların durumu gibi pek çok olay sayılabilir. Bütün bu olayların yanında bu dönemde Anadolu'da kıtlığın olması bu dönem şairlerinin üzerinde bir ölüm olgusu uyandırmıştır. Şairler yaşadıkları dönemdeki siyasi hayatın sürekli karışıklıkları karşısında dünya mutluluğundan ümidini kesmiş, bedene değil ruha, ruhi âleme çok önem veren ve onu ahirette arayan umutsuzlardır. Hür felsefi düşüncelerini sufilik perdesi altında saklamak isteyip tekkelere koşmuşlardır. Moğol istilası zamanında dünyanın faniliğinden, dünya zevklerine kapılmamak gerektiğinden, ölümü hatırlatarak bu dünyada ahiret için hazırlanmak gerektiğinden, bunun ancak ibadet, tevazu gibi dinî-ahlaki işlerle sağlanabileceğini öğüt veren dinî-sufiyane bir düşünce oluşmuştur. Ölüm, tüm Anadolu'yu sardığı gibi zihinlerde ve eserlerde de baş göstermiştir. Özellikle Yunus Emre'nin eserlerinde ölüm önemli bir yer edinir.Bu tez çalışmasında Eski Anadolu Türkçesindeki eserlerde ölüm olgusu ele alınacak ve dönemin ölüme bakış açısı ortaya konulmakla birlikte ölüm ile ilgili tüm ifadeler tespit edilecektir. Anahtar Kelimeler: Eski Anadolu Türkçesi, ölüm, öteki dünya Old Anatolian Turkish was generated and developed in Anatolian and Rumelia regions based on Oguz-Turkmen dialect and covers the first period of the Turkish writing language during the XIII-XV centuries. Old Anatolian Turkish is regarded to be rich in works and hold great importance both in terms of language structure and place in Turkish language history.There are many political and social events took place in Anatolia during the 13th and 14th centuries. These include Mongol invasions, fight for the throne of the Seljuk State, crisis, social revolts, the Babai rebellion, sects cases and many other events. Besides all these events, there was a famine in Anatolia during this period and it caused poets to focus on the sense of death. The poets gave up the hope of happiness in the world because of the presence of constant confusion in the political life, focused on soul rather than body and give importance to spirituality and seek happiness in the afterlife. They kept their free philosophical thoughts under Sufi framework and went to the dervish lodges. During the Mongolian invasion, the death was very apparent and it generated thoughts such as the world is mortal, one should not indulge with world pleasures and prepare for the afterlife and it can only be achieved by religious-moral activities such as worship and modesty and it caused the formation of religious – Sufi ideas. Death surrounded all around Anatolia and also appeared in minds and works. In particular, death takes an important place in the works of Yunus Emre.In this thesis study, the death phenomenon will be examined in the works of Old Anatolian Turkish and all the expressions about death will be determined together with the perspective of the period.Key Words: Old Anatolian Turkish, death, afterlife
Collections