Farklı taban özelliklerine sahip braketlerin bağlanma dayanımlarının in vitro olarak değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışmanın amacı farklı taban özelliklerine sahip üç metal braketin (tek kat mikroetched mesh tabana sahip Gemini, tabanı lazerle şekillendirilmiş Discovery, metalik girinti çıkıntılara sahip integral taban yapısındaki Sprint) orjinal halde ve yeniden kazanım sonrası tekrar yapıştırıldıklarında sıyırma testlerine karşı mine yüzeyine bağlanma dayanımlarını ve kopma sonrası artık yapıştırıcı miktarlarını karşılaştırarak değerlendirmektir.Bu araştırmada ortodontik amaçlarla çekilmiş 120 adet insan üst ve alt küçük azı dişi kullanılmıştır. Üç farklı braket tipi için alt-üst ayrımı da yapılarak 20'şer adet dişten oluşan altı grup oluşturulmuştur. Dişler yapıştırma işleminden bir hafta öncesine kadar % 0,1'lik timol solüsyonunda, son bir hafta distile su içinde saklanmıştır. Yapıştırma amacıyla Transbond XT kullanılarak diş üzerine braket yerleştirilmesi sonrasında LED ışık kaynağı ile 20 sn ışık uygulanmıştır. Yapıştırma sonrasında 24 saat 37 °C distile su içinde bekletilmiş örneklere okluzogingival yönde dakikada 1 mm crosshead hızıyla sıyırma testleri uygulanmıştır. Test sonrası diş yüzeyinde kalan artık adeziv miktarları ARI sistemiyle skorlanmıştır. Kopan braketlerin yeniden kullanılabilmesi için tabanına 90 µm'luk aluminyum oksit partikülleri püskürtülerek kumlama işlemi yapılmıştır. Dişlerin yüzeyi temizliğinde tungsten karbid frezler kullanılmış ve gözle görünen adeziv kalıntıları kaybolana kadar işleme devam edilmiştir. Temizlenen braketler koparıldıkları aynı diş üzerine yeniden yapıştırılmış, bağlanma dayanımları ve kopma bölgeleri tekrar değerlendirilmiştir. Elde edilen bağlanma değerlerinin gruplar arasındaki karşılaştırmasında Kruskal Wallis ve Tamhane Post Hoc analizleri kullanılmıştır. Tüm çalışma gruplarında birinci ve ikinci sıyırma bağlanma değerleri Mann-Whitney U ve bağımsız gruplarda t-testi ile karşılaştırılmıştır. Testler sonrasında belirlenmiş olan ARI skoru dağılımları, Ki Kare testi ile değerlendirilmiştir. Tüm grupların bağlanma dayanımı ortalamaları ortodontide istenen değerlerin üstünde çıkmıştır. Orjinal braket gruplarında en yüksek bağlanma değerini Discovery üst braketleri, en düşük bağlanma değerini ise Gemini alt braketleri vermiştir. Discovery braketler kumlama sonrası ikinci kez yapıştırıldığında ilk kez yapıştırmayla kıyaslandığında sıyırma bağlanma değerleri belirgin şekilde azalma göstermiştir. Ancak kumlama işlemi diğer braket gruplarının bağlanma değerlerini anlamlı şekilde etkilememiştir. Sonuç olarak; bu taban yapılarının klinik ortamda değerlendirilmeleri, kumlamanın farklı taban yapılarına olan etkilerini değerlendiren daha fazla çalışma yapılması ve yapıştırmaya yönelik planlanan çalışmalar için belli bir standardizasyonun geliştirilmesi faydalı olacaktır. The purpose of this study is to compare the shear bond strengths of three orginal and recycled brackets with different base designs (Sprint with integral base, Gemini with single mesh base, Discovery with laser structured base) and their bond failure sites after shearing tests.Upper and lower 120 human premolar teeth extracted for orthodontic purposes were evaluated in this study. For the three different bracket types, six groups each consisting 20 teeth were formed by distinguishing the upper and lower premolar. Teeth were kept in 0,1% thymol solution and teeth were held in distilled water, one week prior to bonding. Transbond XT was used as bonding agent and curing time was set as 20 seconds with light cure for brackets. After the bonding procedure, samples were kept in distilled water at 37 °C for 24 hours. Shear bond strength (SBS) was tested using a universal testing machine at a crosshead speed of 1 mm/minute in the occlusogingival direction. Residual adhesive amounts on the tooth surface after the shearing tests were scored by the ARI system. Debonded brackets were sandblasted with 90 micron aluminum oxide particules until all the composit resin was removed from bracket base in order to reuse. Adhesive remnants were cleaned of using tungsten carbide burs, from debonded teeth enamel surfaces . Adhesive removal was considered complete when all visible residues were removed. Then, the sandblasted brackets were rebonded onto the same tooth, shear bond strengths and bond failure sites were evaluated again. For evaluation of the data, the descriptive statistical methods were used, Kruskal Wallis and Tamhane Post Hoc analyzes were used to compare mean shear bond strenghs of all groups. The first and second shear bond strength values of all study groups were compared with Mann-Whitney U and t-test in independent groups. ARI scores were compared with Chi-Square test. For all bracket groups, mean values of bond strength were found higher than the minimum suggested orthodontic bond strength. The comparison of original bracket groups revealed higher bond strength for Discovery upper brackets and lower bond strength for Gemini lower brackets. The comparison of the original and rebonded shear bond strengths showed that Discovery brackets had significantly lower mean shear bond strengths than they were originally bonded. However, shear bond strengths of the other bracket groups were not significantly effected with sandblasting.In conclusion, it will be beneficial if different bracket base designs evaluate in clinical conditions. Besides further investigations are needed to determine the effects of sandblasting on these base structures. Standardization in bonding procedures should be developed in order to compare researches.
Collections