Türkiye`de Laiklik ve Adalet ve Kalkınma Partisi`nin Laiklik anlayışı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Cumhuriyet Türkiye'sinde hakkında en fazla konuşulan problem alanlarından biri din ve politika ilişkisidir. Bu tartışmaların odağını da, `laiklik` ilkesinin anlamı ve Türkiye'ye özgü pratiği oluşturmaktadır. Türkiye'de 3 Kasım 2002 tarihinde gerçekleştirilen genel seçim sonuçlarıyla adeta bir kırılma yaşanmıştır. Bu seçim sonucuyla beraber Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı dönemi başlamış ve böylece Türk siyasal hayatında oldukça önemli izler bırakacak bir partinin iktidar dönemi başlamıştır.Laikliğin ne olduğu, içeriği ve kapsamı hakkında herkesçe kabul edilen ortak bir anlayışa varmak bugüne kadar mümkün olamamıştır. Batı örneklerinde iki ana laiklik modeli olduğu söylenebilir: Dışlayıcı laiklik (Fransız tipi) ve pasif laiklik (Amerikan tipi). Bu iki modelden dışlayıcı laiklik dini kamusal alandan bütünüyle çıkarmak ve onu özel alanla sınırlamak için devletin `dışlayıcı` bir tutum izlemesi gerektiğini savunmaktadır. Pasif laiklikte ise devlet, dinin kamusal görünürlüğüne göz yumarak daha `pasif` bir pozisyon almasını talep etmektedir. Bu çalışma kapsamında Ak Parti'nin laiklik anlayışı iktidara geldiği yıl olan 2002'den Ahmet Davutoğlu'nun genel başkanlık görevini bırakmasına kadar olan süreçte incelenmiştir. Her ne kadar başta kurucu lider Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere lider kadronun çoğu Milli Görüş kökenli olsa da partinin laiklik yaklaşımı Milli görüş partilerinden farklılık göstermiştir. Bu açıdan kuruluşundan iktidarının halen sürdüğü 2016 yılı ortalarına kadar Ak Parti'nin laiklik konusunda katı bir yaklaşımı tasvip etmediği ve laikliğe kökten karşı çıkmayıp kamusal alanda dinin görünürlüğü konusunda daha toleranslı bir yaklaşım benimseyen pasif laiklik anlayışını benimsediği ortaya çıkmaktadır. Zaten Ak Parti kamuda başörtüsüne özgürlük, üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılması vb. icraatlarında da bunu göstermiştir. The relation between religion and politics have been one of the most problematic area in Turkey during republican period. The focus of these discussions have been about the meaning of the `laicism` principle and the sui generis practice in Turkey. The result of the elections held in 3 November 2002 has been a defining moment in Turkish politics. With these results, the period of rule of Justice and Development Party (JDP) has started and thus this period of dominance of JDP has started which will make its mark on Turkish political life. It has not been possible to reach a common understanding adopted by all about the content of the laicism. Basically, there are two main models of laicism in Western countries: The assertive laicism (French type) and passive laicism (American type). The assertive one defends that the state should follow a policy which embraces the completely expelling of religion from public sphere and restricting it to private sphere. However in second type, the public visibility of religion is permitted by taking a more passive stand. Within the scope of this thesis, the laicism understanding of the JDP has been studied between 2002 and the date Ahmet Davutoğlu left the chairman seat of the party. Although the political background of the founding elite including Recep Tayyip Erdoğan originates from National View movement, the JDP's approach about laicism differs drastically from National View parties' stand. In this regard, the JDP has not approved a strict stance regarding laicism and adopted passive laicism model which embraces a more tolerant approach about the public visibility of religion by not objecting drastically to laicism. Besides, the JDP has tangibly shown this approach in its achievements like removal of the ban on headscarves in universities and public institutions.
Collections