Medeni Usul Hukukunda taleple bağlılık ilkesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Taleple bağlılık ilkesi, tasarruf ilkesinin bir uzantısı ve merkezi unsurudur. Taleple bağlılık ilkesinin, tasarruf ilkesinin bir uzantısı olarak nitelendirilmesinin sebebi, mahkemeye yöneltilmiş bir talep yahut talebin bir kısmı açısından, aslında ortada bir dava olmamasıdır. Dolayısıyla mahkemenin taraflar arasındaki uyuşmazlığa ve uyuşmazlığın bir kısmına kendiliğinden el atması mümkün değildir. Tasarruf ilkesi; tarafların, yargılamanın başlatılması, konusu ve sona erdirilmesi hakkında belirleme yapabilmesi anlamına gelir. Taleple bağlılık ilkesi, tarafların dava konusu üzerindeki tasarruf yetkilerini düzenleyen bir ilkedir. Bundan dolayı, taleple bağlılık ilkesi, medeni usul hukuku için önemli bir konudur. Davacı (karşı dava açmışsa davalı), bir hakkını talep ederse, medeni usule hâkim olan taleple bağlılık ilkesi, mahkemenin tarafın bu talebine uymasını ve sadece talep edilen haklar üzerinde karar vermesini ve talep edilmeyen haklar üzerinde karar vermemesini zorunlu kılar. Diğer bir ifadeyle mahkemenin tarafların talepleri ile bağlı olması anlamına gelir. Davacı, davanın konusunu ve bununla hâkimin kararının da konusunu (incelemesinin kapsamını) belirler. Yani dava konusunu belirlemek tarafın işidir. Mahkeme de ancak davacı tarafından belirlenen konuda karar verebilir. Tarafın dava konusunu belirleme üzerinde sahip olduğu bu serbesti, davaya bakan hâkimi yargılamanın sonunda vereceği hükmün konusu açısından da sınırlamaktadır. HMK m. 26'da düzenlenen taleple bağlılık ilkesi, özel hukuk alanında hak sahibi olanlara verilmiş olan tasarruf özgürlüğünün, medeni usul hukukuna doğrudan bir yansımasıdır. Hak sahibi, hakkını kullanıp kullanmayacağına, kullanacaksa nasıl (hangi ölçüde) kullanacağına kendisi karar verir.Anahtar Kelimeler: Medeni Usul Hukuku, Taleple Bağlılık İlkesi, Taraf Egemenliği, Kendiliğinden Harekete Geçme İlkesi Maxim of Binding Effect of the Petitions is an extension and central element of the disposition maxim. Maxim of Binding Effect of the Petitions is considered as an extension of the disposition maxim because it is not a case in respect of a claim directed to the court or a part of it. Therefore, it is not possible for the court to deal with the dispute between the parties and a part of the dispute automatically.The principle of savings; means that the parties can make decisions on the initiation, issue and termination of the proceedings. The principle of loyalty to demand is a principle regulating the saving powers of the parties on the subject of the lawsuit. Therefore, the principle of loyalty to demand is an important issue for civil procedure law. If the claimant (the defendant, if he has filed a counterclaim) claims a right, the principle of adherence to the claim which is dominant in the civil procedure obliges the court to comply with this claim and decide only on the rights claimed and not to decide on the undesired rights. In other words, it means that the court is bound by the demands of the parties.The plaintiff determines the subject of the case and the subject (scope of the examination) of the judge's decision. In other words, it is the party's job to determine the case. The court can only decide on the matter determined by the claimant. This freedom of the party to determine the subject matter of the case is limited in terms of the subject of the judgment to be given at the end of the proceedings by the judge. The principle of adherence to the demand regulated in HMK m. 26 is a direct reflection of the freedom of saving granted to those entitled to private law in civil procedure law. The right holder decides whether or not he / she will use his / her right, and how (to what extent) he / she will use it.Key Words: Civil Procedure Law, Maxim of Binding Effect of the Petitions, Dominance of Parties, Principle of Ex-Officio Prosecution
Collections