2008 küresel finansal krizi ve küresel kriz sonrası TCMB`nin uyguladığı makro ihtiyati politika araçları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
2007 yılında ABD konut piyasasında subprime kredi borçlarının geri ödemelerinde başlayan sorunlar giderek büyümüş ve 2008 yılında finansal krize dönüşmüştür. Finansal kriz, reel sektöre sirayet ederek bir üretim krizine dönüşmüş, gelişmiş ekonomilerden gelişmekte olan ülkelere de sirayet ederek küresel bir boyut kazanmıştır. 2008 küresel finansal krizi, merkez bankalarına finansal sistemde biriken riskleri görmesi ve varlık fiyatlarındaki aşırı artışları göz önünde tutması gerektiğini öğretmiştir. İktisadi hayatın düzgün işlemesi için finansal istikrar vazgeçilmez unsur olup, finansal sistemde ortaya çıkacak herhangi bir istikrarsızlık reel ekonomiye yansıyacak ve dolayısıyla ekonominin genelinde önemli problemleri beraberinde getirecektir. Ülkeler kriz ekonomisinin yönetiminde ve istikrar politikalarının uygulanmasında konjonktürün gidişatına bağlı olarak farklı politika araçları ve farklı parasal aktarım kanalları merkez bankaları tarafından kullanılmıştır. Bu çalışmada, küresel kriz öncesinde, kriz sürecinde ve sonrasında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından izlenen para politikası ve politika araçları kapsamlı olarak incelenmiştir. TCMB, 14 Nisan 2010 tarihinde açıkladığı krizden çıkış stratejisi çerçevesinde faiz koridoru ve zorunlu karşılıkların oldukça aktif olarak kullanıldığı bir para politikası tasarlayarak, rezerv opsiyonu mekanizması gibi yeni enstrümanları para politikası uygulaması olarak hayata geçirmiştir. Krizin 2008 yılında çıkmasına karşın, kriz öncesi Türkiye ekonomisi olumlu ekonomik göstergelere sahip olduğundan krizin olumsuz etkisi ülkemizde 2009 yılında hissedilmiştir. TCMB 2010 yılının sonlarından itibaren makro finansal riskleri de gözeten yeni bir para politikası çerçevesi uygulamaya koymuş ve Türkiye 2010 yılından itibaren küresel krizin etkilerinden sıyrılarak kalkınma sürecini yeniden başlatmıştır. Krizden çıkış sürecinde Türk bankacılık sektörünün fonlama kaynaklarına düşük maliyetle ulaşması, tüketici kredilerinde hızlı bir büyümeyi beraberinde getirmiştir. Tüketici kredilerindeki hızlı artış tasarrufları olumsuz etkilemiş ve cari açığın artmasına sebep olmuştur. TCMB, faiz koridoru uygulaması ve zorunlu karşılıklar kanalıyla bankaların fonlama maliyetlerini yukarı çekmiş ve hızlı kredi genişlemesini kontrol altına alarak cari açığı önlemeye çalışmıştır. The problems that began in the repayment of subprime loan debts in the US housing market in 2007 grew steadily and turned into financial frustrations in 2008. The financial crisis has become a production crisis, spreading to the real sector and gaining a global dimension by spreading to developed countries from developed economies. The 2008 global financial crisis has taught central banks to see risks accumulating in the financial system and to keep in mind the extreme increases in asset prices. Financial stability is an indispensable element for the proper functioning of the economic life, and any instability that will arise in the financial system will be reflected in the real economy and therefore will bring significant problems throughout the economy. Depending on the course of the conjuncture in countries under the management of crisis economies and in the implementation of stabilization policies, different policy instruments and different monetary transmission channels have been used by central banks. In this study, the monetary policy and policy instruments followed by the Central Bank of the Republic of Turkey (CBT) before and after the global crisis, the crisis period and afterwards have been extensively examined. The CBRT has devised a monetary policy in which the interest rate corridor and the required reserves are actively used in the framework of the exit strategy from the crisis announced on April 14, 2010, and the new instruments such as the reserve option mechanism have passed through as monetary policy applications. Despite the outbreak of the crisis in 2008, pre-crisis Turkish economy has positive economic indicators and the negative impact of the crisis was felt in our country in 2009. Since the end of 2010, the CBRT has put into effect a new monetary policy framework that takes macro financial risks into consideration. From 2010 onwards, Turkey has resumed its development process by avoiding the effects of the crisis. The fact that the Turkish banking sector has access to funding resources at low cost during the exit from the crisis has brought about a rapid growth in consumer loans. The rapid increase in consumer loans negatively impacted savings and caused the current deficit to increase. The CBRT has raised the funding costs of banks with the implementation of interest rate corridors and required reserves channels and has tried to prevent the current account deficit by controlling rapid credit expansion.
Collections