Mütekaddimîn dönemi Eş`arî kelâmında beşerî duyguların Allah`a nisbeti meselesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu tez, sevgi, öfke, hoşnutluk, gücenme, acıma gibi beşerî duyguların Allah'a nisbeti –yani antropopatizm– meselesini mütekaddimîn dönemi Eş'arî kelâmını merkeze alarak incelemektedir. İslâm inanç esaslarına yönelik mâkul açıklamalar sunma işlevini üstlenen kelâm ilmi –ve kelâmın da bilhassa ilâhiyât sahası– Allah'ın insanlar gibi birtakım duygulanımlara sahip olup olmadığını ve bu hususun ilâhî aşkınlık çerçevesinde nasıl açıklanacağı sorularıyla ilâhî sıfatlar konusu çerçevesinde ilgilenmektedir. Kur'ân ve hadislerden oluşan dinî metinlerde Allah'ın birtakım beşerî duygulara sahip olduğu çağrışımını yapan ifadelere rastlanması bu meselenin kelâm ilmi açısından hem yorumsal hem de teolojik boyutlar taşıdığını göstermektedir. Dolayısıyla bu çalışma bir taraftan söz konusu dinî metinlerin farklı kelâmî yaklaşımlar içerisinde nasıl anlaşıldığı ve yorumlandığı sorusuyla ilgilenmekte, diğer taraftan beşerî duyguların ilâhî sıfatlar sistemi içerisinde konumlandığı yeri tespit etmektedir. Bu soruların ilki bağlamında tez, dinî metinlerdeki beşerî çağrışımların yorumlanması ve ilâhî sıfatların mahiyetlerinin açıklanması hususunda teşbîh, ta'tîl ve tenzîh yaklaşımlarını ve dayandıkları argümanları ele almaktadır. Beşerî duyguların ilâhî sıfatlarla ilişkisi söz konusu olduğundaysa Allah'ın irade sıfatı ve yaratma fiilinin âlem içerisindeki tezâhürü konuları öne çıkmaktadır. Tarihî bağlam itibariyle tez, teşekkül öncesi dönemden itibaren Eş'arî kelâm mezhebinin temsilcilerinin konu ile alakalı görüşleri bu arkaplan ışığında incelemektedir. Buna göre mezhebin kurucu ismi Ebu'l-Ḥasan el-Eş'arî, kendisinden önceki tartışmaları göz önünde bulundururarak kendi yaklaşımını ortaya koymuş ve duygusal durumları Allah'ın iradesine irca etmiştir. Eş'arî sonrasında onun kelâmî çizgisini takip eden kelâmcılar esasta aynı yaklaşımı benimsemişler ancak detaylarda ve üslupta birtakım farklılıklar sergilemişlerdir. Eş'arîlik içerisindeki baskın görüş sevgi, öfke, acıma, gücenme gibi duygusal durumların ezelî iradeye irca edilmesi iken bazı kelâmcılar bunları ilâhî fiillere irca etmeye yönelmişlerdir. İmâmu'l-Ḥarameyn el-Cüveynî, ilâhî aşkınlığı muhafaza etmek maksadıyla Allah'ın sevgisinin iradeye indirgenmesine ilâveten insanın Allah'a yönelik sevgisinin de hakikî anlamda anlaşılamayacağı kanaatindedir. Nihayet Gazzâlî bu aşırı tutumdan uzak durmakta ve tasavvufî yöneliminin de etkisiyle kulun Allah'a yönelik sevgisinin mecazî değil hakikî olduğunu düşünmektedir. Böylece bir taraftan Allah'ın kula yönelik sevgisi ilâhî iradeyle açıklanmakta, kulun Rabbine yönelik sevgisi söz konusu olduğundaysa samimi bir dindarın manevî hâli göz önünde bulundurulmaktadır. This thesis studies the problem of anthropopathism, that is, the ascription of human emotions, such as love, wrath, consent, anger, mercy, to Allah, with a special focus on the mutaqaddimūn period of Ash'arī kalām. Given that kalām, and its subfield of ilāhiyyāt in particular, takes on the task of providing reasonable explanations for the principles of Islamic belief, it has to deal with the question of whether Allah can be described by human-like emotions and affections, as part of the topoi of divine attributes and divine transcendence. Since there are expressions in Islamic religious texts, the Qur'ān and hadiths, that associate certain human feelings with the deity, this issue has both hermeneutical and theological dimensions for kalām. Therefore, this study tackles, on the one hand, with question of how these scriptural expressions were interpreted within major kalām approaches. On the other hand, it inquires into the grounds on which this issue may be tackled within the subject of divine attributes. For the former aim, the thesis discusses the approaches of tashbīh, ta'ṭīl, and tanzīh, coupled with the arguments they rely on, in regarding with the interpretation of human-like feelings ascribed to Allah in scriptural expressions as well as the understanding of the nature of divine attributes in general. As for the relation of human emotions with divine attributes, the emphasis was placed on the attribute of divine will and the occurrance of divine actions within the world. The main purpose of the thesis is to investigate the ideas about anthropopathism that were proposed by the representatives of the Ash'arī school of kalām, beginning from the period that predated the school's formation. Abū-l-Ḥasan al-Ash'arī, the founder of Ash'arism, developed his attitude in the light of the earlier debates on the subject and reduced the emotional states to divine will. Later mutakallimūn who adopted al-Ash'arī's theological doctrine followed essentially his lead in the issue, though, presenting certain variations in details and styles. While the dominant attitude among Ash'arīs was to reduce human emotional states, such as love, anger, mercy, wrath, to the eternal divine will, some of the Ash'arī mutakallimūn tended to interpret them in terms of divine actions. Imām al-Ḥaramayn al-Juwaynī, in an attempt to shield divine transcendence, argued that even the human love towards Allah cannot be viewed as real. However, al-Ghazzālī preferred to avoid this extremist position and believed, under the influence of his Ṣūfī tendency, that the human love towards Allah is, and must be, real rather than metaphorical. In this way, he was able to take into consideration the spiritual state of a sincere religious man loving his Lord, in addition to the interpretation of divine love in terms of divine will.
Collections