Kripke semantiğinin Kantçı metafizik bakımından sonuçları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Felsefe'nin en temel özelliklerinden birisi düşünme üzerine katlanmaktır. Bu sayede düşünen varlık olarak insan hem kendisini hem de kendisi dışındaki şeyleri düşünme-nin nesnesi kılabilmektedir. Felsefe'nin yetkin bir biçimde gerçekleşmesi için düşünme faaliyetindeki bu söz konusu katlanmanın bahsettiğimiz her iki yönde de gerçekleşmesi gerekir. Bu sayede bir şeyin varlığı söz konusu olduğunda varlık felsefesi (İng. Ontology), bilgisi söz konusu olduğunda da bilgi felsefesi (İng. Epistemology) alanları ortaya çıkmaktadır. Biz de tezin konusunu seçerken felsefenin en önemli bu iki alanını içerecek bir konu seçmeyi tercih ettik. Bütün bir tezde işlenen problem genel olarak dil (algı) ve gerçeklik arasındaki ilişki üzerinden ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bir varlık felsefe-si sorunu olarak varlığın zorunlu ilkelerini ele alması bakımından Kantçı metafizik ile klasik metafizik mukayeseli olarak ele alınmaya çalışılmıştır. Kant'ın bilmenin sınırlarını nasıl çizdiği ve neyin bilinebilir olduğu yönündeki görüşleri de tezde ifade edil-miştir. Aynı zamanda klasik metafiziğin nesne anlayışını büyük oranda yıkıma uğratan Kantçı metafizik ile dil felsefesinin önemli filozofları olan Frege, Russell ve Kripke'nin nesne anlayışları mukayese edilmiştir. Bu doğrultuda analitik felsefenin, özellikle de Frege ve Russell'ın nesne anlayışlarının Kantçı metafizik çizgiyi nasıl devam ettirdikleri ortaya konmaya çalışılmıştır. Kantçı metafiziğin felsefe tarihinde ne kadar etkili olduğu ve günümüze kadar da etkisini sürdürdüğü dile getirilmiştir. Günümüzün yaşayan filozoflarından birisi olan Saul A. Kripke mümkün dünyalar semantiği fikri üzerinden modal mantığın tamlığı gibi önemli bir çalışmayı felsefi düşünmeye dahil etmiştir. Bu doğrultuda Kripke hem Kantçı metafiziği hem de Frege ve Russell'ın devam ettirdikleri nesnenin mekanının yargı olması görüşünü karşı olgusal önermeler üzerinden çürütmüştür. Böylece Kripke yargı üzerinden gönderimde bulunan dolaylı gönderim kuramı yerine doğrudan gönderimi mümkün kılan nedensel gönderim kuramını geliştirmiştir. Bu semantik kuram, Kantçı metafiziğin dolaylı gön-derim fikrine karşı doğrudan gönderimi savunduğu gibi bir çeşit özcülüğün de felsefi anlamda savunulabilir olduğunu göstermiştir. Tezin nihayetinde ise Kripke'nin seman-tik görüşlerinin Kantçı metafiziğin altını oyacak büyük bir potansiyele sahip olduğu tespit edilmiştir. Fakat aynı zamanda da Kripke semantiğinin mümkün kıldığı özcülük biçiminin Kantçı metafizikten ne anlamda esintiler taşıdığına da dikkat çekilmiştir. One of the most basic features of philosophy is to being reflexive. In this sense, as a thinking entity, one can think of itself and things outside of itself. In order for philosophy to take place in a competent form, this folding of thought over itself in the activity of thinking must take place in both way we speak (for itself and others). In this way, two branches of philosophy emerge: when we talk about the existence of something Ontology, and when it comes to knowledge of something Epistemology,When choosing the topic of the present thesis we tried to choose a topic that will include these two most important branches of philosophy. In this thesis, the problem that is handled is the relation between language and reality. Kantian metaphysics has dealt with the essential principles of existence as a matter of ontology. In this sense Kantian Metaphysics and classical Metaphysics compared. Also Kant's views on how to draw the boundaries of knowledge and define what is knowable are considered in the thesis. At the same time, Kantian Metaphysics -which largely demolished the classical understanding of object- compared with those of Frege, Russell, and Kripke, eminent philosophers of philosophy of language. In this direction, we tried to show how analytical philosophy -especially Frege's and Russell's theories of object- followed the line of Kantian Metaphysics. It is stated that the Kantian metaphysics is influential in the history of philosophy and continues to be influential to present day. Saul A. Kripke, one of the living philosophers, has pursued philosophical con-sequences of an important result, the completeness of modal logic, through the idea of possible world semantics. Thus Kripke developed a direct reference theory instead of an indirect one. This semantic theory has shown that some sort of essentialism can be defended in a philosophical sense. At the end of the thesis it has been determined that the semantics of Kripke has a great potential to undermine Kantian metaphysics. At the same time, however, attention has also been drawn to the fact that Kripke's semantics carries similarities with Kantian Metaphysics as well.
Collections