Lokal mikrotitreşim ve pulslu elektromanyetik alanuygulamasının kemik kırığı üzerine etkilerininkarşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Kemik kırık iyileşmesinde konvansiyonel tedavi yöntemlerine yardımcı veiyileşmeyi hızlandırıcı etkisi olan bilimsel metotlarla ilgili çeşitli çalışmalarbulunmaktadır. Son zamanlarda en popüler olanları arasında yer alanlardan ikisiPulslu Elektromanyetik Alan (PEMA) ve Düşük Yoğunluklu Yüksek Frekanslı(DYYF) titreşim uygulamalarıdır. Biz de daha ileri çalışmalara gerek duyulan buuygulamaları tez konusu olarak belirledik.Toplamda 30 adet Sprague-Dawley sıçan 3 gruba ayrıldı ve hayvanlardakapalı lineer kırık hattı oluşturuldu. Birinci grup DYYF titreşim (TG), ikinci grupPulslu Manyetik Alan (PEMA) ve üçüncü grup da kontrol (KG) olarak belirlendi.Birinci gruba DYYF titreşim tarafımızca geliştirilmiş olan `bilezik metodu`aracılığıyla verildi. İkinci gruba günde üç buçuk saat PEMA uygulaması yapıldı.Tüm uygulamalar 21 gün sürdü. Kontrol grubuna ise herhangi bir uygulamayapılmadı.Sonuçlar, röntgen ve serum osteokalsin seviyelerine bakılarak değerlendirildi.Tedavinin 7. ve 21. günlerinde çekilen grafiklerle radyolojik olarak kallus dokusunvarlığı/yokluğu açısından değerlendirildi. İstatistiksel değerlendirmede Mc-Nemartesti kullanıldı ve tedavi uygulanan PEMA ve TG gruplarında kallus dokusununvarlığı anlamlı bulunmuşken (p≤0,05), kontrol grubunda anlamlı bulunmamıştır (p>0,05). TG, PEMA ve KG; Osteokalsin (Ortalama ± SD) değerleri açısındankarşılaştırıldığında aralarındaki fark önemli derecede anlamlı bulunmuştur (p<0,017).TG ve PEMA grupları kendi aralarında karşılaştırıldıklarında ikisi arasındaki farkanlamlı bulunmadı (p>0,001); TG, KG karşılaştırıldığında fark önemli derecedeanlamlı bulundu (p≤0 ,001); PEMA, KG karşılaştırıldığında da aralarındaki farkanlamlı bulunmuştur (p≤0 ,001).Yaptığımız çalışmada röntgen sonuçları ile osteokalsin seviyeleri açısındanbaktığımızda hem PEMA'nın hem de DYYF titreşimin kemik kırıklarında birbirineyakın düzeylerde olumlu etkisinin olabileceğini bulduk. The effectiveness of various therapeutic methods on bone fractures have beendemonstrated in several studies. The popular of them are Low Magnitude HighFrequency Vibration and Pulsed Magnetic Fields.In this study, we used 30 Sprague-Dawley rats and made a linear fracture ontheir tibias. We divided rats into three groups. The first one is low magnitude highfrequency vibration group (VG), the second one is pulced electromagnetic field(PEMFG) group and the third one is control group (CG).We applied vibrations to rat tibia for 15 min/day by means of `banglemethod` that we developed. We applied pulced electromagnetic field for 3,5hours/day with a faraday cage. Nothing was applied to control group.We took the x-rays at 7 and 21 days after the end of the tissue healingprocess. The x-ray results were evaluated whether there was callus tissue or not. Mc-Nemar test was used for statistical analyses; there were statistically significantdifferences between PEMFG and VG when compared to CG about the existence ofthe callus tissue (p≤0,05).Kruskal-Wallis test was used for the statistical analysis of serum levels ofosteocalcin in comparison with each of the three groups. Mann-Whitney test wasused in pairwise comparison of groups. VG and PEMFG groups were compared witheach other and the difference is not statistically significant (p >0.001). There was astatistically significant difference between the groups of VG and CG (p≤0,001).There was also a statistically significant difference between the groups of PEMFGand CG (p≤0, 001).In conclusion, the application of direct LMHF vibration and PEMA on thefracture promoted bone formation and healing almost equal levels.
Collections