Konjenital hipotiroidi tanısıyla takip edilen hastaların klinik ve laboratuvar özellikleri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Giriş ve Amaç: Konjenital hipotiroidi (KH) günümüzde hala çocuklarda önlenebilir mental retardasyonun en sık sebeplerindendir. Tiroid disgenezileri, tiroid hormon üretim ve etkinliğindeki bozukluklar veya geçici hipotiroidi tablolarıyla karşımıza çıkabilir. Bu çalışmada kalıcı ve geçici konjenital hipotiroidili vakaların etyolojileri, laboratuvar bulguları, görüntüleme yöntemleri, tedavi dozları ve süreleri karşılaştırılmıştır. Gereç ve Yöntem: Dicle Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Endokrinoloji Bilim Dalı'nda Ocak 2013- Ağustos 2017 tarihleri arasında konjenital hipotiroidi tanısı ile tedavi başlanıp, 3 yıl takip edilen 106 hasta (42 kız, 64 erkek) çalışmaya dahil edildi. Hastaların dosyaları retrospektrif olarak tarandı. Tüm hastaların yaşı (hafta olarak) , gestasyonel haftası, aile hikayesi, polikliniğe başvuru sebebi kaydedildi. Tanı anında, tedavinin birinci, ikinci ve üçüncü yılında ve tedavi kesildikten 4-6 hafta sonra bakılan TSH, FT4, FT3, boy SDS, kilo SDS ve tedavi dozları not edildi. Çekilen Trioid USG ve Tc 99m sintigrafi sonuçları not edildi. Verilerimizin istatiksel değerlendirmesi SPSS (Statistical Package for Social Science) 24 paket programında yapıldı. p≤0.05 ise istatistiksel olarak anlamlı, p≤0.01 ileri düzeyde anlamlı, p≤0.001 çok ileri düzeyde anlamlı sonuç kabul edildi.Bulgular: Olgular değerlendirildiğinde hastaların %41.5'inde kalıcı konjenital hipotiroidi, %58.5'inde ise geçici konjenital hipotiroidi saptandı. Erkek/kız oranı:1,5 idi. Kalıcı hipotiroidilerin en sık sebebi tiroid disgenezileriydi (%34). Geçici konjenital hipotiroidili hastalarda saptadığımız en sık sebep ise dishormonogenezis (%38,7) idi. Hastaların % 28'i sarılık, kabızlık, hipotoni gibi semptomlarla polikliniğimize başvurmuştu. En sık saptanan semptomlar ise uzamış sarılık ve kabızlıktı.Hastaların büyük çoğunluğunun tarama testi sonucuyla polikliniğe yönlendirilen (%27) hastaların olması ve diğer %27'lik kısmın ise tarama testi sonucunu beklemeden rutin muayene amaçlı polikliniğimize başvuran hastaların olması ise ülkemizde tarama testinin yapılmasının önemini bir kez daha göstermektedir. Geçici KH'li grupta tiroid ultrasonografilerinin tamamı normal saptandı ve kalıcı KH'li hastalara kıyasla anlamlı fark vardı (p<0,001). Tanı esnasındaki serum TSH, serbest T4 ve serbest T3 seviyelerinin kalıcı ve geçici KH grupları arasında anlamlı fark yoktu (sırası ile p=0,955, p=0,532, p=0,23). Çalışmamızda geçici KH grubunda kalıcı KH grubuna kıyasla tiroglobulin düzeyi anlamlı olarak yüksekti (p=0,05). Hastalarımızda takip esnasında kalıcı KH'li hastaların geçici KH'li hastalara kıyasla serbest T3 düzeyleri daha düşük seyretmekteydi ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (sırasıyla p=0.003, p=0.017, p=0.032).Sonuç: Bölgemizde geçici konjenital hipotiroidi oranının yüksek olması hastaların kalıcı konjenital hipotiroidi olarak değerlendirildiğinde ömür boyu gereksiz yere ilaç tedavisi kullanılmasına sebep olmaktadır. Özellikle tiroid ultrasonografisi, tiroid sintigrafisi ve tanı esnasında bakılan tiroglobulin düzeyi ayırıcı tanıda önem taşımaktadır. Ayrıca bölgemizde hastaların bir kısmının polikliniğe başvuru sürelerinin geç olması tarama testinin önemini bir kez daha göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Konjenital hipotiroidi, geçici hipotiroidi, kalıcı hipotiroidi Introduction and Aim: Congenital hypothyroidism (CH) is the most common cause of mental retardation still nowadays. Thyroid hormone production disorders or transient hypothyroidism arise as a result of thyroid dysgenesis. In this study, etiology, laboratory findings, imaging modalities, treatment doses and durations of permanent and transient congenital hypothyroid cases were compared.Materials and Methods: A total of 106 patients (42 female, 64 male) who had been treated with congenital hypothyroidism between January 2013 and August 2017 in the Department of Pediatrics and Endocrinology of Dicle University were included in the study. The files of the patients were retrospectively scanned. All the patients' ages, gestational week, family history, polyclinic admission were recorded. At the time of diagnosis, TSH, T4, T3, height, weight and treatment doses were noted at the first, second and third year of treatment, and 4-6 weeks after treatment was discontinued. The scans of the thyroid USG and Tc 99m scintigraphy were noted. Statistical evaluation of our data was made in SPSS (Statistical Package for Social Science) 24 package program and p≤0.05 was statistically significant, p≤0.01 was advanced significant, and p≤0.001 was very advanced significant at the end of the study.Results: Permanent congenital hypothyroidism was found in 41.5% of patients and transient congenital hypothyroidism was found in 58.5% of patients. Male / female ratio was 1.5. The most common cause of permanent hypothyroidism was thyroid dysgenesis (34%). Dishermonogenesis (38,7%) was the most frequent cause we detected in patients with transient congenital hypothyroidism. In 28% of patients, the referral was symptomatic and the most common symptoms were prolonged jaundice and constipation (both 9%). 27% of the patients were referred to the outcome screening polyclinic and 27% of the patients were referred to our clinic for routine control. This shows that the importance of screening in our country. In the transient congenital hypothyroidism group, all thyroid ultrasonographic findings were normal and there was no significant difference compared to patients with permanent congenital hypothyroidism (p <0.001). Serum TSH, free T4 and free T3 levels at diagnosis were not significantly different between the permanent and transient CH groups (p = 0.955, p = 0.532, p = 0.23, respectively). In our study, the level of thyroglobulin was significantly higher in the transient CH group than in the permanent group (p = 0,05). In our patients, the free T3 levels of patients with permanent CH were lower during follow-up compared to the patients with transient CH and the difference was statistically significant = 0.003, p = 0.017, p = 0.032).Conclusion: The high proportion of transient congenital hypothyroidism in our region leads to the use of unnecessary drug therapy when the patients are evaluated as permanent congenital hypothyroidism. In particular, thyroid ultrasonography, thyroid scintigraphy and the level of thyroglobulin seen during diagnosis are important in differential diagnosis. In addition, some of the patients in our region are late to apply for polyclinic, which shows the importance of screening test.Keywords: Congenital hypothyroidism, transient congenital hypothyroidism, permanent congenital hypothyroidism
Collections