Tirozin kinaz inhibitörleri döneminde(2006-2019 yılları arasında) Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi`ne başvurup tedavi alan kronik myeloid lösemi tanılı hastaların klinik ve laboratuar yanıtlarının değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: Kronik myeloid lösemi (KML), myeloid seri hücrelerinde aşırı ve kontrolsüz çoğalmayla karakterize olan bir hematopoetik kök hücre hastalığıdır. KML patofizyolojisindeki BCR-ABL proteinini hedef alan TKİ'lerinin geliştirilmesi ile KML tedavisinde tedavi şekli değişmiş ve başarı yüksek oranda artmıştır. Bu hastaların uzun dönem takibinde hedefe yönelik tedavinin yan etki yönetimi, yanıt profillerinin yakından izlemi hastalığın prognozunun tayininde önem kazanmıştır.Yöntem: Ocak 2006 - Mayıs 2019 tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Hematoloji Bilim Dalı'nda takip edilmiş olan 18 yaş üstü 220 hastanın demografik verileri (yaş, cinsiyet), başvuru anındaki laboratuar parametreleri (hemoglobin, platelet, lökosit, eozinofil, bazofil, BCR-ABL majör, BCR-ABL minör değerleri), tanı sonrası aldığı tedaviler (Tirozin Kinaz İnhibitörleri: İmatinib Mesilat, Nilotinib, Dasatinib, Ponatinib) ve tedaviye yanıt oranları hastane kayıtlarındaki bilgiler doğrultusunda retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Çalışmamızdaki olguların tamamı kronik evrede tanı almış olup, %50,4'ü kadın, %49,6'sı erkekti. Hastaların tanı anındaki yaş ortalaması 44,2 (min-max=13-92) olup, kadınların tanı anındaki yaş ortalaması 44,8 yıl iken erkeklerin tanı anındaki yaş ortalaması 43,7 yıl olarak belirlendi. Değerlendirmeye alınan olguların %70,3'ünde splenomegali saptandı. Çalışmamızda hastaların büyük çoğunluğuna (%96,8) 1. basamak tedavide 400 mg imatinib tedavisi başlandı. Takip edilen 214 hastanın 117 (%54,7)'si 1. basamak tedavide başlanan 400 mg imatinib tedavisine devam ederken 97 (%45,3) hastanın tedavisi yanıtsızlık, tedaviye direnç, yan etki nedeniyle değiştirildi. 200 hastanın 166 (%83)'sında 1.ayda tam hematolojik yanıt alındı. 400 mg imatinib tedavisi sonrası moleküler yanıt oranlarına ulaşılabilen hastaların 3. ayda %59,6'sında, 6. ayda %50 hastada, 12. ayda %51,2 hastada, 24. ayda %57,5'inde majör moleküler yanıt alındı. 3. aydaki majör moleküler yanıt ile 24. aydaki majör moleküler yanıt ilişkisi değerlendirildiğinde 3. ayda majör moleküler yanıt alınan hastaların %62,9'unda 24. ayda da majör moleküler yanıt varken, 3. ay major moleküler yanıt alınmayan hastaların %20'inde 24. ayda da moleküler yanıt alındı. Tanı anından sonra Mayıs 2019'a kadar yapılan takipte hastaların ortalama yaşam süresi 65,7 ay (standart sapma 45,7 ay) olarak saptandı. 5 yıllık sağ kalım oranı %90,9 olarak belirlendi. 3, 6 ve 12. aylarda moleküler yanıt alınan ve alınamayan hastaların yaşam süresi incelendiğinde, yanıt alınan hastalarda Sırasıyla 50,3 (standart sapma: 35,2), 65 (standart sapma: 40,37), 74,6 (standart sapma: 41) ay ortalama yaşam süresi olduğu görüldü. Tanı anındaki ortalama lökositsayısı, hemoglobin değeri, platelet sayısı, LDH düzeyi ve ürik asit düzeyi ile ortalama yaşam süresi arasındaki ilişki değerlendirildiğinde, LDH değerinin ortalama yaşam süresine etkisi olduğu görülürken diğer parametrelerin etkili olmadığı görüldü. Hastaların risk değerlendirilmesi EUTOS risk skoruna göre yapıldı. Yapılan skorlamada hastaların %65,3'ü 'düşük risk' grubundayken %34,7'si 'yüksek risk' grubundaydı. EUTOS risk skoruna göre düşük ve yüksek riskli hastaların ortalama yaşam süresi incelendiğinde, düşük riskli gruptaki hastaların ortalama yaşam süresi 52,4 (standart sapma:35) ay iken, yüksek riskli gruptaki hastaların ortalama yaşam süresi 51,3 (standart sapma:27,2) ay olduğu görüldü. EUTOS risk skoruna göre düşük ve yüksek riskli hastaların 1. basamak tedaviye yanıt oranlarının değerlendirilmesinde düşük risk grubundaki hastaların %68,8'inde 1. basamak tedaviye yanıt alınırken, yüksek risk grubundaki hastaların %57,6'sında 1. basamak tedaviye yanıt alınamayıp 2.basamak tedaviye geçildiği belirlendi. Sonuç: Tanı anındaki LDH ve lökosit düzeyinin sağkalım ile ilişkisi olduğu görüldü. EUTOS risk skoru ortalama yaşam süresi açısından fark oluşturmazken, tedaviye yanıt oranın öngörülmesi açısından önemlidir. Anahtar kelimeler: kronik myeloid lösemi, EUTOS, tirozin kinaz inhibitörleri Purpose: Chronic myeloid leukemia (CML) is a hematopoietic stem cell disease characterized by excessive and uncontrolled proliferation of myeloid serial cells. With the development of TKIs targeting the BCR-ABL protein in the pathophysiology of CML, success in the treatment of CML has increased significantly. In the long-term follow-up of these patients, side-effect management of targeted therapy and close monitoring of response profiles have gained importance in determining the prognosis of the disease.Method: Demographic data (age, sex) of 220 patients over the age of 18 who were followed up at the Department of Hematology of Dicle University Faculty of Medicine between January 2006 and May 2019, laboratory parameters at the time of application (hemoglobin, platelet, leukocyte, eosinophil, basophil, BCR-ABL major, BCR-ABL minor values), treatment after diagnosis (Tyrosine Kinase Inhibitors: Imatinib Mesylate, Nilotinib, Dasatinib, Ponatinib) and treatment response rates were retrospectively analyzed according to the information in the hospital records. Results: All of the cases in our study were diagnosed in chronic stage and 50.4% were female and 49.6% were male. The mean age at the time of diagnosis was 44.2 (standard deviation: 16), while the mean age at diagnosis was 44.8 years for women and the mean age at diagnosis for men was 43.7 years. Splenomegaly was detected in 70.3% of the cases. In our study, the majority of patients (96.8%) received 400 mg imatinib treatment in the first line treatment. Of the 214 patients followed, 117 (54.7%) were treated with 400 mg imatinib in the first-line treatment, while 97 (45.3%) patients were changed due to non-response, resistance to treatment and side effects. Of the 200 patients, 166 (83%) had complete hematologic response at 1st month. Molecular response rates were achieved after 400 mg imatinib treatment in 59.6% at 3rd month, 50% at 6th month, 51.2% at 12th month and 57.5% at 24th month. When the major molecular responses of the patients who received a major molecular response at 3 months and not at 24 months were evaluated; Major molecular response was observed in 62.9% of patients who received major molecular response at 3 months, while there was no molecular response in 24 months at 80%. After the diagnosis to the follow-up until May 2019, the mean survival of the patients was 65.7 months (standard deviation 45.7 months). The 5-year survival rate was 90.9%. In our study, when the survival of the patients with and without molecular response at 3, 6 and 12 months was examined, 50.3 (standard deviation: 35.2), 65 (standard deviation: 40.37), 74.6 (standard deviation: 41) months, the mean life expectancy was found. When the mean leukocyte count, hemoglobin value, platelet count, LDH level and uric acid level at the time of diagnosis were evaluated, it was seen that LDH value had an effect on the mean life expectancy and other parameters were not effective. Risk assessment was performed according to the EUTOS risk score. In the scoring, 65.3% of the patients were in the low risk group and 34.7% were in the 'high risk' group. When the mean life expectancy of low and high risk patients was examined according to the EUTOS risk score, the mean life expectancy of the low-risk group was 52.4 (standard deviation: 35) months, while the mean life expectancy of the high-risk group was 51.3 (standard deviation: 27.2) month. According to the EUTOS risk score, 68.8% of the low-risk patients responded to the first-line treatment, while 57.6% of the high-risk patients failed to respond to the first-line treatment in the evaluation of the response rates of first-line treatment to low and high-risk patients, second line treatment was started.Conclusions: LDH and leukocyte levels at the time of diagnosis were associated with survival. While the EUTOS risk score does not differ in terms of mean life expectancy, it is important for predicting the response to treatment. Key words: chronic myeloid leukemia, EUTOS, tyrosine kinase inhibitors
Collections