Künt toraks travması sonucu izole kot fraktürü gelişen hastalarda analjezik tedavi ve fizyoterapinin komplikasyonlara etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: Çalışmamızda, künt toraks travmaları nedeniyle izole kot fraktürü gelişen olgularda solunum fizyoterapisi ve ağrı kontrolünün, olası komplikasyonlardan hemotoraks ve/veya pnömotoraks gelişim riski üzerine etkisinin araştırılması amaçlanmaktadır.Gereç ve Yöntem: Bu prospektif çalışmaya 01/03/2013-01/03/2016 tarihleri arasında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servis ve Göğüs Cerrahisi Polikliniğine, künt toraks travması sonrası ilk 24 saat içinde başvuran ve izole kot fraktürü tespit edilen hastalar alındı. Kot fraktürü olan hastalardan ilk başvuru anında hemotoraks, pnömotoraks, yelken göğüs, atelektazi, pnömoni, akciğer kontüzyonu gibi ek yaralanması olmayan hastalar çalışmaya dahil edildi. Hastalar, kapalı zarf usulü sadece analjezik tedavi verilecek hastalar (Grup A) ve analjezik tedavi ile birlikte solunum fizyoterapisi verilecek hastalar (Grup B) olarak iki ayrı gruba ayrıldı. Birinci ve ikinci kot fraktürü saptanan olgular ile 3 veya daha fazla kot fraktürü saptanan ve ek organ yaralanması olmayan hastalar Göğüs Cerrahisi Kliniğine, ek organ yaralanması olanlar ise ilgili kliniklere yatırılarak takibe alındı. Bu kriterlerin dışında kalan izole kot fraktürlü hastalar ise gerekli tedavileri düzenlenerek poliklinikten takip edildi. Olgular travmayı takip eden ilk hafta ve birinci ayın sonunda fizik muayene ve radyolojik tetkikler ile değerlendirildi.Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 114 hastanın yaşları ortalama 56.3±16.4 [22-87] olarak bulundu. Hastaların 37' si (%32.5) kadın, 77' si (%67.5) erkekti. A ve B gruplarına 57' şer hastadan oluştu. Hastaların en sık geçirdikleri travma %31.6 ile aynı seviyeden düşme idi. Çalışmaya alınan 114 hastanın kot fraktürü sayılarının ortalaması 2.6±0.7 [1-10], ortanca sayı 1.5 olarak bulundu. Bu 114 hastanın 52' si (%45.6) hastanede yatarak tedavi edilirken, hastaların 18' inde (%15.8) toraks dışı ek yaralanma saptandı. En sık tespit edilen toraks dışı ek yaralanma torakal vertebraların transvers proçeslerinde fraktürdü. Çalışmaya alınan hastaların yatış süreleri incelendiğinde hastaların ortalamayatış süresi 4.0±1.1 idi. A grubundaki hastaların ortalama hastane yatış süresi 3.6±0.8 gün, B grubundaki hastaların ise ortalama hastane yatış süresi 4.3±1.2 gün olarak tespit edildi. Her iki grup arasında ortalama hastane yatış süreleri kıyaslandığında B grubunda yatış süresindeki artış istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.05). Tedavi ve takipleri sonucunda çalışmaya alınan 114 hastanın 28' inde (%24.6) kot fraktürü gelişen tarafta plevral efüzyon saptandı. Hastalarda plevral efüzyon gelişme durumunun gruplara göre dağılımı incelendiğinde B grubundaki hastalarda (%43.9) A grubundaki hastalardan (%5.3) istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha fazla plevral efüzyon gelişimi izlendi (p<0.0001). Çalışmamızda takipler sonucunda A grubundaki hiçbir hastaya müdahale gerekmezken, B grubundaki 4 hastaya hemotoraks tanısıyla tüp torakostomi uygulandı (p<0.05). B grubunda komplikasyon gelişen hastaların yatış süreleri A grubuna kıyasla istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha uzun bulundu (p<0.05).Sonuç: Künt toraks travması, olası morbidite ve mortalitesi nedeniyle önemli bir sağlık sorunudur. Kot fraktürleri, künt toraks travması sonucunda erken ya da geç dönemde gelişebilen hemotoraks ve/veya pnömotoraks, atelektazi, pnömoni gibi potansiyel mortal komplikasyonlara zemin hazırlamaktadır. Çalışmamızda künt toraks travması sonucu izole kot fraktürü gelişen hastalarda solunum fizyoterapisi uygulamalarının gecikmiş hemotoraks gelişme riskini önemli derecede artırdığı tespit edilmiştir. Aim: The aim of this study is to determine the effect of chest physiotherapy and analgesic therapy on the possible complications of isolated rib fractures attributable to blunt thoracic trauma such as hemothorax and/or pneumothorax.Materials and Methods: Patients who presented to Çanakkale Onsekiz Mart University School of Medicine Hospital' s Emergency Department and Thoracic Surgery outpatient clinics with blunt thoracic trauma and whom were diagnosed with isolated rib fractures were enrolled in this prospective research study. Patients who presented to our hospital within the first 24 hours of posttraumatic period and do not have additional complications such hemothorax, pneumothorax, flail chest, atelectasis, pneumonia, pulmonary contusion at presentation were enrolled. Patients were divided into two groups using shuffled deck of cards within closed envelope. The groups were designated as the patients who will receive analgesic treatment only (Group A) and the patients who will receive chest physiotherapy and analgesic treatment together (Group B). Patients who had first and/or second rib fractures or 3 or more rib fractures and who do not have additional organ injury were hospitalized in the Thoracic Surgery clinics; patients who had other organ trauma were hospitalized in related clinics. Patients were reassessed on their seventh and 30th posttraumatic days with physical examination and radiologic studies.Findings: Mean age of the 114 patients were 56.3±16.4 [22-87]. There were 37 (32.5%) women and 77 (67.5%) men. Each group included 57 patients. The most common form of trauma were same-level falls (%31.6). Mean number of rib fractures of all participants was 2.6±0.7 [1-10], median number was 1.5. Fiftytwo (45.6%) patients were hospitalized. Eighteen patients (15.8%) had extrathoracic injury. The most common extrathoracic injury was the transverse process fracture of thoracic vertebra. The mean length of stay was 4.0±1.1 days. The mean length of stay in Group A was 3.6±0.8 days and 4.3±1.2 days in group B. The increase in the mean lenght of stay in group B is statisticallysignificant (p<0.05). At the end of their treatment and/or follow up periods pleural effusion was found in 28 patients (24.6%) out of 114 enrolled at the side of trauma. Group B had more number of patients with pleural effusion (43.9%) than group A (5.3%). The difference between two groups was statistically significant (p<0.0001). We performed tube thoracostomies in 4 patients, all of which were in group B (p<0.05). The mean length of stay of patients who developed pleural effusion were significantly higher in group B (p<0.05).Results: Blunt thoracic trauma is an important medical problem attributable to its possible morbidity and mortality. Rib fractures can lead to possibly mortal late complications such as hemothorax and/or pneumothorax, atelectasis, pneumonia. As a result of this study chest physiotherapy maneuvers have increased the incidence of late hemothorax in patients with isolated rib fractures because of blunt thoracic trauma.
Collections