Akut iskemik inme ile başvuran hastalarda reperfüzyon tedavisi öncesi dönemin değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi'ne ve Çanakkale Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi Acil Servisi'ne 15.11.2017 ile 31.03.2018 tarihleri arasında başvuran ya da sevk edilen hastalardan akut iskemik inme tespit edilenlerin reperfüzyon öncesi döneminin değerlendirilmesi amaçlandı.Olgular prospektif olarak tespit edildi. Toplamda çalışma kriterlerini karşılayan 78 hastaya ulaşıldı. Hastalarla ve/veya yakınlarıyla yüzyüze görüşüldü ve gönüllü katılım onamı alındıktan sonra çalışmaya dahil edildi. Çalışmaya alınanların yaş, cinsiyet, eğitim durumları, başvuru şikayeti, başvuru yeri, zamanı, varsa gecikme nedeni incelendi. Elde edilen veriler istatistiksel olarak değerlendirildi.Araştırmamızda vakaların %51,3'ü erkekti ve çalışma grubunun yaş ortalaması 71,4±12,6 yıldı. Hastaların %60,3'ü ilkokul mezunu, %47,4'ü ev hanımıydı. Hastaların %50'si ilçede yaşamakta; %66,6'sında hipertansiyon, %37,1'ine nörolojik hastalık öyküsü, %24,3'ünde atriyal fibrilasyon vardı. %60,2'si kolda ve bacakta güçsüzlük ile başvururken, %60,2'si hastaneye semptomlar başladıktan 4,5 saatten sonra başvurmuştur. Vakaların %61,5'inde olay anında ilçe devlet hastanelerine başvurduğu; %64,1'inin ambulans kullandığı; %26,2'si semptomların geçmesini beklediğini, %23'ünün acilde bekledikleri için trombolitik şansını kaçırdığı, %21,3'ü bilgi eksikliğinden acile geç başvurduğu görüldü. Başvuru şekli ve süresinin eğitim durumu, meslek ve geldiği yer açısından değerlendirildiğinde ilişkili bulunmadı (p>0,05).İskemik inmede güncel tedavilerden biri olan trombolitik tedavisiyle günümüzde çok iyi sonuçlar alınmaktadır. Bu sonuçlar yanında trombolitik yapılma süresi içinde değiştirilebilir nedenlerden dolayı bu tedaviden yararlanma şansını kaçıran hastaların fazla olduğunu görmekteyiz. Bu konuda halka verilecek eğitimlerin ve trombolitik tedavi süresinde başvuran fakat acil serviste beklediğinden bu şansı kaçıran hastalar için hastane yönetiminin yapacağı çözümlerin mortalite ve morbiditeyi azaltılacağını düşündük. Daha yüksek hasta sayılarıyla yapılacak çalışmaların literatüre ve hekimlere fayda sağlayacağını düşünmekteyiz. The aim of this study was to evaluate the pre-reperfusion period of acute ischemic stroke patients who were referred to Çanakkale Onsekiz Mart University Health Practice and Research Hospital Emergency Service and Çanakkale Mehmet Akif Ersoy State Hospital Emergency Service between 15.11.2017 and 31.03.2018.The cases were prospectively identified. In total, 78 patients who met the study criteria were reached. It was cross-referenced with patients and / or relatives and was included in the study after receiving voluntary participation. Age, gender, educational status, application complaint, place of application, time, if any, were examined. The data obtained were evaluated statistically.In our study, 51,3% of cases were male and mean age was 71.4 ± 12.6 years. 60.3% of the patients were primary school graduates and 47.4% were housewives. 50% of the patients were living in the district, 66.6% had hypertension, 37.1% had stroke history, and 24.3% had atrial fibrillation. 60.2% of cases were admitted to the hospital with weakness in the legs and 60.2% of the cases applied to the hospital 4.5 hours after the symptoms started. 61.5% of the cases were referred to the district state hospitals at the time of the incident, 64.1% of them were using ambulances. 26.2% of the cases expect to have symptoms, 23% of them do not come because of the urgency, and 21.3% are late due to lack of information. It was seen that 16.6% of the patients missed their thrombolyticchance because they were waiting in the open. There was no relationship between the type of application and the duration of the study in terms of education, occupation, and place of residence (p> 0,05).Today, very good results are obtained with thrombolytic therapy which is one of the current treatments for ischemic stroke. In addition to these results, we see that there are more patients who miss out on the chance of benefiting from this treatment because of the changeable causes during the period of thrombolytic therapy. For the patients who are enrolled in this subject and who miss this chance because they are waiting for emergency services, the hospital management solutions will decrease mortality and morbidity in stroke patients. We think that more work to be done will benefit the literatüre and physicians.
Collections