İnvaziv meme kanserinde primer tümör ve metastatik lenf nodlarında amacr ekspresyonunun immunhistokimyasal olarak boyanma derecesinin prognostik önemi ve sağkalıma etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Giriş ve Amaç: Dünyada ikinci en sık görülen kanser türü meme kanseridir. Meme kanseri, kadınlarda görülen kanserler içinde en sık tanı konulan ve en fazla ölüme sebep olan kanserdir.Epidemiyolojik çalışmalar, dallı zincirli yağ asitleri kaynağı olan kırmızı et ve kırmızı et ürünlerinin meme kanseri riski ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Coğrafi olarak farklı bölgelerdeki vaka kontrol çalışmaları, et, kırmızı et ve yüksek yağlı et alımı ile meme kanseri geliştirme riski arasında belirgin bir pozitif ilişki bulmuştur. Meme kanseri insidansı, kişi başına düşen yağ tüketimiyle ilişkilidir. İlginç bir şekilde, bu oranlar, göç eden popülasyonlar arasında değişir ve kanser gelişiminde yüksek yağ diyetine yol açabilecek ek kanıtlar sağlar.AMACR dallanmış zincirli yağ asitlerinin safra asidi biyosentezinde ve β oksidasyonunda önemli rol oynayan mitokondriyal ve peroksizomal bir enzimdir. Diyetteki yüksek dallanmış zincirli yağ asitleri seviyeleri AMACR aktivitesinde artışa katkıda bulunabilir. Süt ve sığır eti ürünlerindeki dallı zincirli yağ asitlerine yanıt olarak AMACR seviyeleri artar. Bununla birlikte, AMACR ekspresyonu ve neoplazi ilişkisi yakın zamanlarda kurulmuştur. Yüksek verimli moleküler ve doku teknolojileri kullanılarak, AMACR'nin prostat kanseri için önemli bir biyolojik belirteç olduğu, transkript ve protein seviyelerinde aşırı eksprese edildiği gösterilmiştir.AMACR, prostat kanseri oluşturan benign prostat bezlerini ayırt etmek için bir işaretleyici olarak cerrahi patoloji uygulamasında kullanılır. Çalışmamızda invaziv meme kanseri tanısı alan hastaların patoloji preparatlarının bağımlı değişkenimiz olan ―AMACR ekspresyonu‖na bağımsız değişkenlerin (tümör çapı, lenf nodu metastaz sayısı, hormon reseptör durumu, tümör grade'ı, lenfovasküler invazyon, perinöral invazyon) etkisini incelenmesi amaçlanmaktadır.Materyal-Metod: Bu çalışmada kullanılan doku örnekleri Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Hastanesi Patoloji Laboratuvarı ve Çanakkale Devlet Hastanesi Patoloji Laboratuvarı'nda daha önce invaziv meme kanseri tanısı alan hastalardan toplandı. Çalışmaya 2014-2018 yılları arasında invaziv meme kanseri tanısı almış 50 hasta dahil edildi. Tümörü demostre eden uygun preperatlar hazır Hematoksilen& Eozin kesitlerden seçildi. Bu kesitlere ait parafin bloklar patoloji blok arşivinden çıkarılarak 2 mikron kalınlığında kesitler adhezivli cama alındı. Daha sonra Dako Autostainer Link48 otomatize immunohistokimya cihazında AMACR antikoru ile cihaz ve antikorun data sheetlerinde belirtildiği şekilde boyama işlemi gerçekleştirildi. Sonuçlar SPSS istatistik programı ile analiz edildi.Bulgular: Yaptığımız çalışmada çalışmaya alınan 50 hastanın doku bloklarında AMACR ekspresyonu değerlendirildi. 10 hastada AMACR ekspresyonu pozitif olarak görüldü. Yapılan değerlendirmede 40 hastada AMACR eskpresyonu negatifti. Bu durum çalışmada amaçlanan invaziv meme kanserinde prognostik özellikler ve AMACR ekspresyonu ilişkisinin değerlendirilmesi açısından zorluk oluşturdu. Yalnızca 10 hastada AMACR eskpreyonunun invaziv meme kanserinin prognostik özelliklerle ilişkisi değerlendirilebildi. Burada AMACR ekspresyonu pozitif hasta sayısının azlığı yapılan değerlendirme için istatistiksel anlamlandırmada zorluk olarak karşımıza çıktı. Bir diğer sorun da AMACR ekspresyonu pozitif 10 hastanın verilerinde bazı yetersizlikler saptanması oldu. Çalışmamızda hedeflenen invaziv meme kanserinde AMACR ekspresyonunun sağ kalıma etkisi değerlendirildi. Çalışmaya alınan hastaların tamamının yaşadığı tespit edildi. Bu durum istatistiksel olarak anlamlandırılamadı.Sonuç: İnvaziv meme kanserinde AMACR ekspresyonu ile prognostik faktörler ilişkinin değerlendirilmesinin daha kapsamlı ve geniş vaka serileri ile tekrarlanması önerilir.Anahtar Kelimeler: Meme Kanseri, AMACR, Prognostik Belirteçler Introduction and Purpose: The second most common type of cancer in the world is breast cancer. Breast cancer is the most frequently diagnosed cancer among women and the most common cause of death.Epidemiological studies show that red meat and red meat products, which are the source of branched chain fatty acids, are associated with breast cancer risk. A significant positive relationship between meat, red meat and high fat meat intake and the risk of developing breast cancer was found in case-control studies in geographically different regions. The incidence of breast cancer is associated with fat consumption per capita. Interestingly, these rates vary among migrating populations and provide additional evidence that a high fat diet leads to cancer development.AMACR is a mitochondrial and peroxisomal enzyme that plays an important role in bile acid biosynthesis and β oxidation of branched chain fatty acids.High levels of branched chain fatty acids in the diet may contribute to an increase in AMACR activity. AMACR levels increase in response to branched chain fatty acids in milk and beef products. Additionally, the association between AMACR expression and neoplasia has recently been established. Using highly efficient molecular and tissue technologies, AMACR has been shown to be an important biomarker for prostate cancer, overexpressed at transcripts and protein levels.AMACR is used in surgical pathology as a marker to differentiate benign prostatic glands that make up prostate cancer. The aim of this study is to investigate the effect of independent variables (tumor size, lymph node metastasis number, hormone receptor status, tumor grade, lymphovascular invasion, perineural invasion) on AMACR expression which is the dependent variable of the pathological preparations of patients diagnosed with invasive breast cancer.Material-Method: Tissue samples used in this study were collected from patients who had previously been diagnosed with invasive breast cancer in Çanakkale Onsekiz Mart University Hospital Pathology Laboratory and Çanakkale State Hospital Pathology Laboratory. 50 patients with invasive breast cancer were included in the study between 2014-2018 years. Appropriate preparations which demonstrate the tumor were selected from the ready Hematoxylin & Eosin sections. Paraffin blocks from these sections were removed from the pathology block archive and 2 micron thickness sections were taken to the adhesive glass. Then, in the Dako Autostainer Link48 automated immunohistochemistry device, staining was performed with the AMACR antibody as indicated in the device and antibody data sheets. The results were analyzed with the SPSS statistical program.Findings: In this study, AMACR expression was evaluated in tissue blocks of 50 patients. AMACR expression was positive in 10 patients. The AMACR expression was negative in 40 patients. This situation created difficulty in evaluating the relationship between prognostic characteristics and AMACR expression in invasive breast cancer. In only 10 patients, the association of AMACR expression with prognostic features of invasive breast cancer could be evaluated. The low number of patients with positive AMACR expression created the difficulty in statistical interpretation for evaluation. Another problem was the detection of some deficiencies in the data of 10 patients with AMACR expression. In our study, the effect of AMACR expression on survival in invasive breast cancer was evaluated. All of the patients included in the study were found to live. This situation was not statistically significant.Conclusion: It is recommended to evaluate the relationship between AMACR expression and prognostic factors in invasive breast cancer with a more comprehensive and large case series.Keywords: Breast Cancer, AMACR, Prognostic Markers
Collections