Çanakkale il merkezinde kadına yönelik şiddetin yaygınlığının araştırılması, risk faktörleri ile ruhsal dayanıklılık arasındaki ilişkinin incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: Kadına yönelik şiddet, kadında fiziksel, ruhsal ya da cinsel hasarla sonuçlanma olasılığı olan her türlü davranıştır. Kadına yönelik şiddet türleri fiziksel, cinsel, ekonomik ve ruhsal (duygusalsözel) olarak değerlendirilmektedir. Türkiye'de yapılmış büyük örneklemli çalışmalarda kadına yönelik şiddetin yaygınlığı türlerine göre fiziksel %12-43, cinsel %9-15, ekonomik %30-40 ve ruhsal % 13-44 olarak saptanmıştır. Çalışmalarda kadına yönelik şiddet ile ilişkili faktörler olarak düşük gelir durumu, düşük eğitim durumu, evliliğin zorla/görücü usulü olması, çocuklukta şiddete maruz kalma ya da şiddete şahit olma, şiddetin kadın tarafından kabul edilir olması; partnerin düşük eğitim durumu, çocuklukta şiddete maruz kalmış ya da şahit olmuş olması ve alkol kullanım varlığı gösterilmiştir. Ruhsal dayanıklılık bireyin hayatının her aşamsında olumsuzluklara rağmen ruhsal sağlıklarını geliştirmesini, sürdürmesini ya da yeniden kazanmasını sağlayan çoklu faktörlerin etkili olduğu dinamik bir süreçtir. Ruhsal dayanıklılık ile ilişkili faktörler içsel/dışsal ve koruyucu/olumsuz etkileyen olarak değerlendirilmektedir. Bu çalışmanın amacı Çanakkale il merkezinde kadına yönelik şiddetin yaygınlığını belirlemek, ilişkili faktörleri saptamak, şiddet ve ilişkili faktörler ile ruhsal dayanıklılık arasındaki ilişkiyi incelemektir. Yöntem: Çanakkale il merkezinde aile sağlığı merkezine başvuran gönüllü 348 kadın çalışmaya dahil edilmiştir. Araştırmacılar tarafından hazırlanmış sosyodemografik veri formu ve kadına yönelik şiddet formu kadınlarla yüzyüze görüşme yöntemi ile doldurulmuştur, Yetişkinler İçin Dayanıklılık Ölçeği özbildirim şeklinde doldurmaları istenmiştir. Gruplar arası karşılaştırmalar yapılmış ve Binary Backward, Enter ve Multimodal Lojistik Regresyon modelleri ile analiz edilmiştir. Bulgular: Hayatının bir döneminde şiddete maruz kalmış kadınların oranı %35,7, halen şiddete maruz kalmakta olan kadınların oranı ise %4,2 olarak saptandı. Şiddet türlerine göre yaygınlık fiziksel %32,5, cinsel %6,9, ekonomik %18,8 ve ruhsal (sözel/duygusal) %43,2 olarak bulundu. Yetişkinler İçin Dayanıklılık Ölçeği toplam puan ortalaması 131,8±17,6'du. Yaşam boyu şiddete maruz kalma durumunun; çocuklukta aile içi şidddete şahit olma ile 4,78 kat, partnerin çocuklukta şiddete maruz kalmış olması ile 6,88 kat, partnerin alkol kullanım varlığı ile 2,35 kat arttığı; ayrıca erişkinlikte şiddete maruz kalma durumunu partnerin çocuklukta şahit olması ile 5,82 kat artırdığı saptandı. Yaş ve eğitim düzeyinin ruhsal dayanıklılık ile pozitif, erişkinlikte şiddet görme ve yalnız yaşama durumunun ise negatif ilişkili olduğu bulundu. Tartışma ve Sonuç: Kadına yönelik şiddet tüm dünyada oldukça sık görülen önemli bir halk sağlığı sorunu ve insan hakları ihlalidir. Çalışmamızda kadına yönelik şiddetin yaygınlığı, Türkiye'de yapılmış diğer çalışmaların sonuçları ile benzer bulunmuştur. Çocuklukta aile içi şiddete maruz kalmış/şahit olmuş olma ve partnerin çocuklukta şiddete maruz kalmış olmasının şiddet riskini arttırıyor olması, Bandura'nın Sosyal Öğrenme Teorisi ile açıklanabilir. Partnerin alkol kullanım varlığının şiddet riskini artırıyor olması, bazı bireylerde alkol kullanımı sonucu disinhibisyon, bua bağlı davranışları denetleyememe ve şiddet davranışında artış ile ilişkili olabilir. Çalışmamızda saptanan şiddete maruz kalma öyküsü olan kadınlardaki daha düşük ruhsal dayanıklılık puanları, bu kadınların bir kısmının halen şiddete maruz kalmakta olması ve bu nedenle etkili baş etme becerileri kullanamamaları ya da geliştirememeleri nedenli olabilir. Ancak ruhsal dayanıklılık çoklu faktörlerden etkilenen dinamik bir süreçtir; bu nedenle şiddet ve ilişkili faktörler ile ruhsal dayanıklılık arasındaki ilişkinin aydınlatılabilmesi için ruhsal dayanıklılık ile ilişkili diğer faktörlerin de birlikte değerlendirildiği araştırmalara ihtiyaç vardır. Objective: Violence against women is any kind of behavior that may result in physical, mental or sexual damage to women. The types of violence against women are considered to be physical, sexual, economic and psychological/verbal/emotional. The prevalence of forms of violence against women based on big-sampled studies conducted in Turkey were found 12-43% of physical, 9-15% of sexual, 30-40% of economic and 13-44% of psychological. In the studies, the low income situation, low education status, forced marriage, being exposed or witnessed violence in childhood, accepting violence by women; the partner's low educational status, partner's being exposed to or witnessed violence in childhood and the presence of alcohol use of partner have been found as factors related to domestic violence against women. Psychological resilience is a dynamic process in which an individual has multiple factors that enable person to develop, maintain or regain his or her mental health in spite of negativities in every stage of the life. Factors associated with psychological resilience are evaluated as internal/external and protective/negative. The aim of this study was to determine the prevalence of violence against women in Çanakkale city center, to determine related factors and to investigate the relationship between violence-related factors and psychological resilience.Method: 348 female volunteers who applied to the primary health centers in Çanakkale city center were included in the study. The sociodemographic data form and the violence against women form prepared by the researchers were filled with face to face interviews with women, and the Resilience Scale for Adults was asked to fill in the self-report form. Intergroup comparisons were made and analyzed with Binary Backward, Enter and Multimodal Logistic Regression models.Results: The percentage of women who were exposed to violence at a time of life was 35.7% and the rate of women who were still exposed to violence was 4.2%. The prevalence of forms of violence against women was 32.5% of physical, 6.9% of sexual, 18.8% of economic and 43.2% of psychological (verbal/emotional). The mean total score of the Resilience Scale for Adults was 131.8 ± 17.6. Life-long exposure to violence was increased by 4.78 times when woman was exposed domestic violence in childhood; 6.88 times when the partner was exposed to violence in childhood; 2.35 times with the presence of alcohol use of partner. In addition, exposure to violence in adulthood increased by 5.82 times when the partner witnessed domestic violence in childhood. It was found that age and education level were in positive relationship with psychological resilience while to be exposed violence in adulthood and living alone were negatively related.Discussion and Conclusion: Violence against women is an important public health problem and a violation of human rights. In our study, the prevalence of violence against women were similar with the results of other studies conducted in Turkey. The fact that being exposed to violence or witnessed to domestic violence in childhood and that partner's exposure to violence in childhood increases the risk of violence against women may be explained by Bandura's Social Learning Theory. The fact that the partner's alcohol use presence increases the risk of violence against women may be related to the disinhibition because of alcohol use in some individuals, the inability to control behaviors and the increase in violent behavior. In our study, women with a history of exposure to violence had lower psychological resilience scores in consequence of that some of whom were still exposed to violence, and were therefore unable to use or develop effective coping skills. However, psychological resilience is a dynamic process affected by multiple factors; therefore, research is needed to evaluate the relationship between violence-related factors and psychological resilience together with other factors associated with psychological resilience.
Collections