Migren pofilaksisinde topiramat, propranolol ve flunarizin kullanımının VEP (Görsel uyarılmış potansiyeller) ve İşaretleme Testi üzerine etkilerinin karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Migren toplumda sık karşılaşılan ve büyük ölçüde ailesel bir hastalıktır. Paroksismal, sıklıkla tek taraflı, zonklayıcı vasıfta, bulantı ve kusma ile ışık ve ses hassasiyetinin eşlik edebildiği, çeşitli nörolojik, otonomik ve gastrointestinal değişiklikler ile beraberlik gösterebilen baş ağrısı ile karakterize primer baş ağrısı sendromudur.Migren, nörojenik, vasküler, gastrointestinal, otonom ve psikolojenik bozuklukların iç içe girmiş olduğu, kompleks bir hastalık durumudur. Patogenezi hala net oarak aydınlatılamamış olmakla birlikte hem nörojenik, hem vasküler, hem gastrointestinal, hem otonomik ve hem de psikojenik bozuklukların birbirleri ile etkileştiği, birbirlerini tetiklediği ve migren durumunun oluşumundan farklı oranlarda sorumlu olduğu gösterilmiştir. Migren patogenezinde nörojenik ve vasküler hipotezlere göre kortikal bir hipereksitabilitenin varlığı bilinmekte ve bu nedenle pek çok elektrofizyolojik çalışma gündeme gelmektedir. Migrende özellikle görsel bulguların ve auraların ön planda olması nedeni ile elektrofizyolojik çalışmalar VEP çalışmalarına yönlenmektedir. Bunun yanı sıra migrenin hayatı kısıtlayan, yaşam kalitesini önemli ölçüde düşüren ciddi bir işgörmezliğe neden olması beraberinde psikojen bozuklukları da getirebilmektedir.Biz bu çalışmada migren hastalarını ve sağlıklı gönüllülerden oluşan kontrol grubunu VEP ve İşaretleme Testi ile elektrofizyolojik ve nöropsikolojik olarak değerlendirmeyi, migren hastalarının koruyucu tedavi verilerek tedavi öncesi ve sonrası değerleri ile verdiğimiz farklı tedavileri kendi aralarında karşılaştırabilmeyi amaçladık.Çalışmada 52 migren hastası ile 35 sağlıklı gönüllüden oluşan kontrol grubunun tedavi öncesi VEP tetkiklerinde P100 amplitüd ve latans değerlerini birbirleri ile, tedavi sonrasında migren hastalarının değerlerini tedavi öncesi değerleri ile ve tedavi gruplarını kendi aralarında değerlendirdik. Ayrıca hem migren hastalarının tedavi öncesi ve sonrası hem de migren hastaları ile kontrol grubunu kendi aralarında tekrarlayan patern reversal uyaranlara verdikleri habituasyon yanıtlarına göre değerlendirdik. Yine bu çalışma içinde İşaretleme Testi ile migren hastalarını kontrol grubu ile ve migren hastalarını tedavi öncesi ve sonrası sonuçları ile değerlendirdik.Çalışmamız sonunda migren hastalarında yapılan VEP tetkikinde P100 amplitüd ve latansları ile yapılan değerlendirmelerde sağlıklı grupta gözlenen habitüasyon yeteneğinin kaybolduğu, ancak tedavi sonrasında bu habitüasyon yeteneğinin yeniden sağlandığı görülmüştür. Üç koruyucu migren tedavi ilacının, 3 aylık tedavi sonrasında elektrofizyolojik etkinlikleri karşılaştırıldığında ise propranololün en yüksek, flunarizinin orta düzeyde, topiramatın ise en az etkinliğe sahip olduğu gösterilmiştir. Yine migren hastalarında sağlıklı kontrol grubu ile karşılaştırıldığında İşaretleme Testi sonuçlarına göre görsel dikkat parametrelerinin bozulmuş olduğu, ancak tedavi sonrasında görülen belirgin düzelme ile sağlıklı grup değerlerine ulaşıldığı görülmüştür. Migren profilaksisinde verdiğimiz ilaçların bilişsel fonksiyonları geriletici yan etkileri olmasına rağmen migren tedavisinde kullanımlarının bilişsel fonksiyonları iyileştirici yönde etkilemeleri çalışmamızda elde ettiğimiz önemli bir bulgudur.Çalışma sonucunda elde ettiğimiz tüm bulgular, çalışmanın başlangıcında kurduğumuz hipotezlerimizi doğrulamış ve bu konuda literatürde yapılmış olan pek çok çalışma ile karşılaştırıldığında destekleyici nitelikte bulunmuştur. Literatürde şimdiye kadar tüm bu özellikleri araştıran bir çalışmaya rastlamadık. Ayrıca verdiğimiz ilaç tedavileri arasında yaptığımız değerlendirme sonucunda elde ettiğimiz elektrofizyolojik etkinlik karşılaştırmaları yanında, migrene bağlı bozulmuş bilişsel fonksiyonların da migren profilaktik ilaçlarıyla düzeltilebileceği konusunda değerli sonuçlar elde edilmiştir. Özetle bu çalışmamızın migren hastalığının fizyopatogenezini aydınlatmada önemli bilgiler vermesi yanında, koruyucu tedavi ile hastalığın gidişatını da değiştirebileceğimizi (hastalık modifiye edeci özellikler) göstermesi açısından literatüre değerli katkılarda bulunacağı düşüncesindeyiz. Migraine is a common and, most of the time, familial disease. It can be defined as a primary headache syndrome characterized with paroxysmal, unilateral and throbbing headache which may be accompanied by nausea, vomiting and light and sound sensitivity, which can also be concomitant with various neurological, autonomic and gastrointestinal changes.Migraine is a complex disease involving neurogenic, vascular, gastrointestinal, autonomous and psychogenic disorders. Although its pathogenesis has not clearly been defined yet, it is proven that neurogenic, vascular, gastrointestinal, autonomic and psychogenic disorders are in interaction with and triggering each other and responsible for the development of migraine with different proportions. According to the neurogenic and vascular hypotheses, cortical hyperexcitability is reported in the pathogenesis of migraine and because of this, there are so many electrophysiological studies on the agenda. Since visual findings and auras, in particular, are at the forefront in migraine, electrophysiological studies focus on VEP tests. In addition, as migraine causes a serious inability limiting daily activities and decreasing the quality of life to a great extent, psychogenic disorders may also occur.In this study we aimed at assessing the migraine patients and the control group composed of healthy volunteers in electrophysiological and neuropsychological aspects by means of VEP and Cancellation Tests, providing preventive treatment and comparing the pre- and post-treatment results of migraine patients and comparing the different treatments provided.In this study we compared the P100 amplitude and latency values of the VEP tests carried out before the treatment between 52 migraine patients and the control group composed of 35 healthy volunteers, between the pre- and post-treatment results of migraine patients and the treatment groups among themselves. In addition, we made comparisons both between the pre- and post-treatment results in migraine patients, and migraine patients and the control group among themselves in terms of their habituation response to repetitive pattern reversal stimuli. Similarly, in this study we compared migraine patients with the control group by means of a Cancellation Test and we evaluated migraine patients in terms of their pre- and post-treatment results.At the end of our study, according to the analysis done with VEP test, amplitude and latency values of the P100, it was reported that the habituation ability observed in the healthy group, was disappeared at migraine patients, however the habituation ability was reinstated after the treatment. According to the comparison of three preventive migraine medications in terms of their electrophysiological efficiency at the end of the 3-month treatment, propranolol was proven to have the highest, flunarizin moderate and topiramat the lowest efficiency levels. In addition, it was observed that visual attention parameters were distorted in migraine patients when compared to the healthy control group according to the Cancellation Test results, however together with the clear improvement observed after the treatment, migraine patients caught up with the results of the healthy group. The fact that the medications used in the prophylaxis of migraine had an improving effect on cognitive functions despite their side effects causing regression in cognitive functions when used in the treatment of migraine is an important finding of our study.All the findings of this study proved our hypotheses set forth at the beginning of our study right and, when compared with many studies carried out in this field in the literature, our results are found to be supportive. So far, we could not find any other study investigating all the abovementioned features. Furthermore, in addition to the electrophysiological efficiency comparisons made according to the evaluations performed among the medical treatments administered, some valuable conclusions are driven regarding the fact that distorted cognitive functions due to migraine can be reinstated by means of migraine prophylactic medicines. In summary, this study not only provides important information in the definition of physiopathogenesis of migraine, but also we believe that it will be a valuable contribution to the literature in terms of the possibility to change the course of the disease by means of preventive treatment (disease-modifying features).
Collections