Süt ve daimi dişlerde okluzal çürük lezyonlarının tespitinde farklı çürük teşhis yöntemlerinin in vitro olarak değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Amaç: Çürük lezyonlarının erken aşamada tespiti koruyucu ve durdurucu tedavilerin uygulanması için gereklidir. Bu in vitro çalışmanın amacı, görsel dokunsal muayene (ICDAS II), radyografik muayene, alternatif akım empedans spektroskopisi (CarieScan PRO), lazer floresans (DIAGNOdent Pen) ve yakın-kızılötesi ışık transillüminasyon (DIAGNOcam) yöntemlerinin okluzal çürük teşhisindeki etkinliklerinin süt ve daimi dişlerde değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda çekilmiş 120 adet süt azı dişi ve 120 adet daimi küçük ve büyük azı dişi kullanılmıştır. Dişler iki ayrı araştırmacı tarafından çürük teşhis yöntemleri kullanılarak birbirlerinden bağımsız olarak değerlendirilmiştir. Ölçümlerden sonra altın standart olarak kullanılan histolojik doğrulama için her bir diş, çürük şüphesi bulunan bölge açığa çıkacak şekilde ikiye bölünmüştür. Örnekler stereomikroskop altında görüntülenmiş ve skorlanmıştır. Farklı çürük teşhis yöntemlerine ait skorlar aynı gruplar altında birleştirildikten sonra yöntemlerin performanslarının değerlendirilmesi D1 (başlangıç mine çürüğü), D2 (derin mine çürüğü) ve D3 (dentin çürüğü) eşik değerlerine göre ROC (Receiver operating characteristic) analizi kullanılarak, araştırmacılar arası uyumunun değerlendirilmesi ise Kappa analizi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Duyarlılık, seçicilik ve AUC değerleri açısından hem süt hem de daimi dişler için D1 eşik değerine göre en yüksek performansı DIAGNOcam yöntemi göstermiş ve CarieScan PRO ve radyografik yöntem hariç istatistiksel olarak diğer tüm yöntemler ile arasında farklılık tespit edilmemiştir (p<0,05). Hem süt hem de daimi dişler için D2 eşik değerine göre en yüksek performansı görsel muayene ve DIAGNOcam yöntemleri sergilemiş ve diğer tüm yöntemler ile aralarında istatiksel olarak anlamlı farklılık bulunmuştur (p<0,05). Daimi dişler için D3 eşik değerine göre en yüksek performans DIAGNOcam yöntemi için bulunmuştur ve DIAGNOdent Pen ve CarieScan PRO yöntemlerinden istatistiksel olarak anlamlı derecede farklıdır (p<0,05). Süt dişleri için D3 eşik değerine göre en yüksek performans DIAGNOdent Pen ve DIAGNOcam yöntemleri için elde edilmiştir ve radyografik muayene ve CarieScan PRO yöntemlerinden istatistiksel olarak anlamlı derecede farklıdır (p<0,05). Kappa analizine göre görsel değerlendirme, radyografik değerlendirme ve CarieScan PRO yöntemleri için gözlemciler arasında orta düzeyde uyum bulunmuştur. DIAGNOdent Pen yöntemi için süt dişlerinde mükemmel düzeyde, daimi dişlerde ise orta düzeyde uyum gözlenmiştir. DIAGNOcam yöntemi için süt dişlerinde orta düzeyde, daimi dişlerde ise güçlü düzeyde uyum bulunmuştur. Sonuç: Başlangıç seviyesindeki çürüklerin tespitinde x-ışınına maruz kalmayı ortadan kaldırmak için görsel değerlendirmeye ilave olarak radyografik muayene yerine DIAGNOdent Pen ve DIAGNOcam yöntemleri kullanılabilir. CarieScan PRO ile çok başarılı sonuçlar elde edilememiştir. DIAGNOcam cihazı nispeten yeni bir cihazdır, bu nedenle ileri klinik çalışmaların yapılması gerektiği kanısındayız. Aim: Early detection of caries lesions is necessary in order to implement preventive and interceptive treatment strategies. The aim of this in vitro study was to evaluate the performance of the visual examination (ICDAS II), radiographic examination, alternating current impedance spectroscopy (CarieScan PRO), laser fluorescence (DIAGNOdent Pen) and near-infrared light transillumination (DIAGNOcam) methods in detecting occlusal caries lesions. Material and Method: In our study 120 extracted primary molars and 120 extracted permanent molars and premolars were used. Two examiners independently applied caries diagnostic methods under the same conditions. After measurement, for the histological validation used as a gold standard, each tooth is divided into two so that the suspicious region is exposed. The samples were visualized under a stereomicroscope and scored. After the scores of different caries diagnosis methods were combined under the same groups, the effectiveness of the diagnostic methods was evaluated using ROC (Receiver operating characteristic) analysis method for D1 (initial enamel caries), D2 (deep enamel caries) and D3 (dentin caries) thresholds and Kappa analysis were used to assess interexaminer agreement. Results: In terms of sensitivity, specificity and AUC values, for the D1 threshold the highest performance for both primary and permanent teeth was found for the DIAGNOcam method and no statistically significant difference was found between DIAGNOcam method and all other methods except radiographic and CarieScan PRO methods (p <0,05). For both primary and permanent teeth, the highest performance for D2 threshold was found for visual examination and DIAGNOcam methods and was statistically significantly different from the other methods (p <0,05). For permanent teeth, the highest performance for the D3 threshold was found for the DIAGNOcam method and was statistically significantly different from DIAGNOdent Pen and CarieScan PRO methods (p <0,05). For primary teeth, the highest performance for the D3 threshold was found for DIAGNOdent Pen and DIAGNOcam methods and was statistically significantly different from CarieScan PRO and radiographic examination methods (p <0,05). In terms of Kappa analysis, moderate agreement among examiners was found for visual examination, radiographic examination, and CarieScan PRO methods. For the DIAGNOdent Pen method very good agreement in the primary teeth and moderate agreement in the permanent teeth was found. For the DIAGNOcam method moderate agreement in the primary teeth and good agreement in the permanent teeth was found. Conclusion: In addition to the visual examination, DIAGNOdent Pen and DIAGNOcam methods can be used in place of radiographic examination to limit x-ray exposure for the detection of initial caries lesions. Unsuccessful results were found for the CarieScan PRO. DIAGNOcam is a relatively new device, so we believe that further clinical studies are needed.
Collections