Dı edebıyata kurdî de folklor û roman lı dor texeyyulên berê rêçên îroyîn
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışma, folklor ve roman arasındaki ilişkiye yoğunlaşmaktadır. Özellikle Kürt halk edebiyatının kimi destan ve hikâye örneklerinin romana dönüşme sürecindeki sorunlarına eğilmekte, bu sorunlara renk veren toplumsal ve sanatsal algıyı anlamaya çalışmaktadır.Kuşkusuz modern zamanların milliyetçi bir eğilimi olarak halk kültürünün ve dilinin yüceltilmesi, ulusun özü, saflığın iç alanı olarak kodlanması, yeni bir şey değil. Yeni olan, Kürtlerin son 15-20 yıl içinde bunu, çağdaş bir form olan romana hızla dönüştürmeleridir. Yazılan romanlarda, bu tarzın önemli bir yekûn oluşturmaya başlaması, bunun en belirgin kanıtı. Evet, bir `roman çağı` gerçeği var. Evet, dizginlenemez bir roman yazma arzusu, fantazması da var ve Kürt yazarı bunun bir parçası olmayı istiyor. Ama aynı arzu, bir techizat ve yaratma cinini de gerektiriyor. Bunların yokluğunda, hali hazır roman örneklerinin toplumsal eksiklikler üzerinden kendini tanımlamaya çalışması, sanatsal bir zeminden çok, toplumsal bir zemine denk geliyor. Bundan olsa gerek bu roman örnekleri toplumsal hafiza, ulusal kimlik, ulusun tarihinin otantik mit ve kahramanları, tarihsel eksikliklerin yazı yoluyla bertarafı, haksızlığa uğramış heterodoks eski inançları bugünün bilincinden okuma gibi temalarla uğraşıp durmaktadır. İlham aldıkları eski formdan (destan) uzaklaşmaktalar uzaklaşmalarına, ama romanın gerektirdiği psikolojik derinlik, kişisel deneyim aracılığıyla olgunlaşma, deneysellik ve yenilik arayışı özellikleriyle taçlandıkları da pek söylenemez. Belki roman eşiğinde bekletilmek zorunda kaldıkları için bu yapıtlara epiroman demek en doğrusu. Çünkü beslendikleri ilham ile olmak istedikleri şey arasında kaldıkları görülüyor.Bu örneklere yön veren yazman refleksinin, yazmayı geçişli bir eyleme dönüştürmesi, sözkonusu epiroman karakterini besleyen başka bir tutum. Zira ortada nasıl yazmalıdan çok ne yazmalı önceliği var. Bu önceliğin ön plana çıkmasında Kürt yazarının (en azından bu roman örneklerini kaleme alanların) kendini bir aydın, bir direniş kültürü aydını olarak konumlandırmasının büyük rolü var. Besbelli Kürt yazarı, adına konuşmaya çalıştığı halkı eğitmek de istemektedir. Ne veya niçin yazmalı tutumu, tarihsel bir dersin rahatlıkla konusu haline gelmekte; kimi örneklerde araçsallaştırılan konu da pedagojik bir vücuda bürünüveriyor. Tam bu noktada özellikle destanların buVIItarihsel derse ve gerekli pedagojik önermeye örnek olacak doğruları ve yanlışları barındırdığı düşünülmektedir.Öte yandan `kendine ait bir edebi gelenek yaratma`nın en kestirme yollarından biri olarak görülmektedir folklora, geçmişin hikâyelerine sarılma. Bu girişim sadece yasaklamalardan, dilkırımlarından doğan kayıpların kapatılması endişesini gidermiyor, aynı zamanda, bu eylemin gerçekten folklorik mirası `yok olma tehlikesi`nden kurtardığına da inanmaktadır Kürt yazarı. Tam da bu noktada, her zaman `az` yazdığını düşünen bir halkın, yazıyı, yazının hak etmediği kadar yücelttiğine de tanık olmaktayız: Yaz ki unutulmasın! Yaz, yazmak bu kültürde başlı başına bir değer!.. Ama yazıya geçirilenlerin her halükarda değer kazanacağı beklentisinin çok da geçerli olmadığını bizatihi yazılanlar göstermektedir. Çünkü yazmak, sadece bir başlangıç. Bunun gövdesini belirleyen ise içine katılmış cevherdir.Geçmişin bir tecrübeler ambarı olarak görülmesi, onun tahayyülleri etrafında bugünden beslenen bir dizi endişeyi katıyor. Yazarın seslenmek, konuşmak istediği muhayyel cemaatin üyelerine neyi unutmamaları gerektiğini telkin etmesi de `kültürel bellek`, `toplumsal aidiyet` dediğimiz eylemlerin köklerine su taşıyor. Burada geçmiş bir kez daha nesne haline gelmekte, çünkü `kullanılmama` hakkını kaybetmiştir. Geçmişi kullanmanın bugün üzerinden yapılmasının yarattığı sorunlarla siyaseten baş etmek mümkünken, edebi açıdan yarattığı kusurlara gözlerini kapamanın öyle kolay olmadığı görünüyor. Ama bu ambardan istediğini seçerken, bu tutumun seçtiği şeye bir etiket vurarak gün ışığına çıkardığını da görüyoruz. Kültürel ulus kuramcılarının da işaret ettiği gibi ulusal kimlik inşasında romanın bir rolü var; ama bu geçmiş ambarının kullanım şekli, Kürt edebiyatında daha çok seküler bir araçsallaştırmaya göz kırpıyor, yine de az da olsa dini inançlı reflekslerle yapılan örnekleri de var. Biri, kahramanların sosyo-psikolojik yapısını düşünmeden geçmişi, kayıp saf bir kültürün kodlarıyla okuyup dersini verirken, öteki de geçmişi ve kahramanlarını yeni dinin –islamın– faziletleriyle donatmaktadır.Tarihsel eksikliklerin bu şekilde telafisi, bu kez beraberinde estetik hasarları getirmektedir. Zira geçmiş ve şimdinin arasındaki mesafe azalıp dün bugüne yaklaştıkça, yazar otoritesini bir anlatıcı sınırlılığına ve nedenselliğine bırakmayan Kürt yazarı, dilsel ve tarihsel anakronilere de dümen kırmaktadır. Sadece bu da değil. Kendi niyetini roman kahramanlarına bulaştırdıkça, onları kendi fikirlerinin düz araçlarına dönüştürdükçe, beliren kimlik ve temsil krizleri içinde, kahramanlar göze daha bir güçsüz görünmekte, kurmaca gerçekliklerinde derin yarıklar açılmaktadır. İlhamVIIIalınanın olay örgüsünün bir yazarlık becerisiyle değişikliğe, taze bir bakış açısıyla yeniliğe kucak açmaması bir tartışmalı durum iken, üstüne bir de kahramanların yazar elinde kendi doğalarına yabancı bir hatibe dönüşmeleri, edebi açıdan çıkmaz bir sokağı işaret ediyor.Folkloru, yaratıcı yazma manevraları olan bir dizi metinlerarasılık, parodi ve ironiye tabi tutmanın Kürt edebiyatında az da olsa örnekleri var. Ama bunlar zaten etkilendikleri yapıdan büsbütün ayrı oldukları için, bu çalışmanın birincil örneklerine dönüşmediler. Yine de kimilerinden folklordan yaratıcı, yeni, bir dizi edebi manevra aracılığıyla yararlanılabilir mi sorusuna bir yanıt verirler düşüncesiyle bahsedildi.Tüm bunlar, bu çalışmayı sosyoloji, antropoloji gibi alanlardan alınan kimi kavramlarla düşünmeye itiyor. Dolayısıyla ortaya tarz itibariyle kendini edebiyat sosyolojisine yakın hisseden bir çalışma çıkmışsa, bu yadırganacak bir şey olmamalı. Öyle olmasa folklor, toplumsal bellek, kimlik, dün, şimdi, tarih, milliyetçilik, temsil, roman, epiroman, yazman, Kürt yazarı gibi sözcükler bu kadar ön plana çıkmazdı.Anahtar Sözcükler: Folklor, toplumsal hafıza, geçmiş, bugün, tarih, milliyetçilik, roman, epiroman, yazman, Kürt yazarı, temsil. This study focuses on the relationship between folklore and novel. More specificaly, the study examines the adaptation of some Kurdish folk tales and legends into the novel form, the problems that the proces of adaptation brings about, and the social and artistic perceptions informing these problems.As a matter of fact, as part of a nationalist tendency in modern times, glorifying folk tale and its language, and specifying it as its essence and its intimate locus is not new. However, what is new is the rapid adaptation of these legends and folk tales into the novel form by the Kurds within the last 15-20 years. That these adaptations constitute a good portion within the number of Kurdish novels is testimony to this fact. It's true that there is 'the age of novel.' It's true that there is also an unstoppable desire to write novel (the novel fantasm) and Kurdish writers desire to be a part of it. Yet the same desire requires material and the creative genie. In the absence of these requirements, the attempt within the existing novels to define themselves on social deprivation correspond to a social rather than an artistic foundation. As a result, these novels incessantly deal with the issues of social memory, national identity, the authentic myth and the heroes of national history, the compensation of historical deprivation through writing, and rereading the wronged old heterodox beliefs through contemporary consciousness. Although these novels move away from the old 'legend' form, they are not quite able to respond to the requirements of the novel form, such as psychological depth, maturation through individual experience, experimentality and drive for innovation. Perhaps, since they are made to wait at the treshold of the novel form, these works can best be called epinovel. Because, they are seen to be stuck between the inspiration they live on and what they aspire to become.The author's reflex shaping these novels, turning writing into a transitive praxis is another factor contributing to the epiroman character. Here in these examples, what to write takes precedence over how to write. The important factor determining this issue of priority is the fact that the Kurdish writers –at least the writers of the novels in question– position themselves as intellectuals; intellctuals of culture of resistance. Obviously, the Kurdish writer wants to educate the people on whose behalf he speaks. The idea of what and how to write easily becomes the subject of a history lesson and the instrumentalized subject comes to serve a pedagogical function. It's at this juncture thatXespecially the legends contain the notions of right and wrong, which would examplify this history lesson and pedagogical propositions.On the other hand, embracing folklore and the stories from the past is seen as the shortest cut to `creating one's own literary tradition.` This not only works to compensate the anxiety of eliminating the loss due to prohibitions and linguicide, the Kurdish writer believes that this method would work to rule out the `danger of extinction.` At this point, we witness that the people, who think that they write 'insufficiently,' extoll writing more than it deserves. Write so that it won't be forgotten! Write, for in this culture, writing is of value in itself! However, what is written so far proves the fact that the expectation that what is written acquires value automatically is not quite valid. Because, writing is only a beginning. What defines its substance is the gem attached to it.The perception of the past as the reserve of experiences brings with it a series of contemporary anxieties around the ways it –the past– is imagined. The writer's urge to tell the member of the imagined community to whom he adresses what to retain feeds the roots of the processes of what we call `cultural memory` and `social belonging.` Here, the past becomes an object, one more time, because it loses its right to be `not used.` While it is possible in politics to deal with the problems of making use of the past in accordance with the present, it's proven more difficulty to cope with its literary complications. We also see that the process of selecting from the reserve of the past always includes a labeling process through which things come to the day light. Yes, the novel has a function within the construction of naitonal identity as the theorists of cultural nationality point to, however, the use of the repository of past mostly turn into its secular instrumentalization in Kurdish literature, although there are but a few examples written accordance with religious reflexes. While one of them lectures on the past read through the codes of a lost and pure past without paying attention to the socio-politic bases of its characters, the other equips the past and its characters with the virtue of the new religion –Islam.Compensating the historical deficiency in this way brings along aesthetics damages. For, as the distance between the past and the present decreases and the former gets closer to the latter, the Kurdish writer, who is not content with limiting its writerly authority to one of a narrator, veers towards linguistic as well as historical anachronism. If only it were the only concern! As the author projects its intentions upon the characters and made them into the sole instruments of his own opinions, within these identities andXIcrisis of representation, the characters look weaker, deep crevices open up in their fictional realities. While the inability to open up the inspiring pattern of events to innovation through authorial skills and a fresh point of view is a controversial case, what is more is that the transformation of the characters in the hands of the writer into an orator as against their own nature points to a culde sac.There are at least some instances in Kurdish literature of using folklore through the manuevers of creative writing within a series of intertextuality, parody and irony. However, these are not chosen to be the primary sample of this study as they become completely different from the form they acquired their inspiration. Yet some of them are mentioned in attempting to answer the question of whether the folklore can be made use of through a series of creative and new literary manuevers.All these led to think over this work through the concepts appropriated from the disciplines of sociology and anthropology. Therefore, if the result is a methodology akin to the sociology of literature, this should not be surprising. Otherwise, the vocabulary of folklore, memory, identity, past, present, history, nationalism, representation, novel, epinovel, author, kurdish writer would not make it to the forefront of this work.Key Words: Folklore, social memory, past, present, history, natiolanalism,novel, epinovel, author, kurdish writer, representation.
Collections