dc.contributor.advisor | Aytepe, Oğuz | |
dc.contributor.author | Meriç, Özhan | |
dc.date.accessioned | 2020-12-04T12:04:03Z | |
dc.date.available | 2020-12-04T12:04:03Z | |
dc.date.submitted | 2009 | |
dc.date.issued | 2018-08-06 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/82451 | |
dc.description.abstract | Arap ülkeleri Yavuz Sultan Selim'in hükümdarlığı döneminden, Birinci Dünya Savaşı'na dek Osmanlı yönetimi altında kalmışlardı.Bu ülkeler Osmanlı idaresi altında kaldıkları süre içinde ayrıcalıklı birer yönetimle idare edilmişler ve hiçbir şekilde sömürge statüsüne girmemişlerdi. 1517 yılında Yavuz Sultan Selim'in halifeliği almasıyla Osmanlı Devleti İslam dünyasının lideri konumuna girmişti. Böylece Arap devletlerinde Osmanlı'nın önemi arttığı gibi Osmanlı Devleti'nde yaşayan Araplar, toplum içinde, Müslümanlığın kaynağı olarak görüldükleri için ayrıcalıklı bir konuma gelmişlerdi. II. Abdülhamit dönemine kadar Arapların bu özel statüsü siyasi olarak kullanılmaz iken II. Abdülhamit bunu siyasal boyuta taşımış ve İslamcılık tezi sayesinde Arapları daha iyi bir duruma getirmiştir. Bunun da tek nedeni parçalanma sürecine giren Devletin ömrünü uzatmaktı. Fakat bu olumlu sonuç vermedi. 1882'de Tunus ve Mısır, İngiltere tarafından ele geçirildi. Abdülhamit Han İngiltere ve Fransa'ya karşı Almanya ile işbirliğine gitti. Bu devletler ise buna karşılık Ortadoğu'daki Osmanlı'nın hakimiyeti altında olan Arapları Osmanlı'ya karşı isyana teşvik ettiler ve Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti Arapların ihanetiyle karşılaştı. Hicaz'da Şerif Hüseyin ve oğulları, 25 Ekim 1915'de İngilizlerle anlaşarak isyan başlattılar. Ayrıca Arapları da bağımsızlık vaadiyle kandırarak 1914 yılında Sykes-Picot Antlaşması ile bu bölgeleri aralarında paylaştılar. İngiltere ve Fransa'nın teşvikini alan Arap halkları onlara olumlu cevap verince önü alınamayacak bir süreç başlamış oldu. Bu olaylara 1908'de İttihat ve Terakki'nin başa geçmesi ve genel politikanın İslamcılıktan Türkçülüğe geçmesi ile Türk olmayan bölgelerin dışlanması da eklenince Araplar Osmanlı'ya karşı harekete geçmekte gecikmediler. Ama San Remo Konferansı'nda manda altında paylaşıldılar ve sömürge durumuna düştüler. Böylece yaklaşık 400 yıl süren bir birliktelik sona ermiş oldu. Böylece Araplarla Osmanlı dönemindeki ilişkiler kopma sürecine girdi.Milli Mücadele ve Cumhuriyetin Atatürk'lü Döneminde ilişkiler ise Misak-ı Milli de belirtilen amaçların ve ilkelerin ışığı altında incelemek gerekir.Misak-ı Milli'nin temel ilkesi Türk unsurunun çoğunlukta bulunduğu ülkeler üzerinde milli bir Türk Devleti kurmak idi.Yani Türk dış politikasının temeli,Türkiye'nin toprak bütünlüğü ve Türklerin kendi toprakları üzerinde kendi kaderlerini çizme hakkına sahip çıkmaları olmuştu.Buna göre, bir bakıma Osmanlı Devleti'nin varisi olan Yeni Türkiye Devleti, Devletin yüzyıllarca idaresi altında kalmış bulunan Arap ülkeleri üzerindeki iddialarından vazgeçmiş oluyordu. Şu halde Türkiye'nin bu ülkeler üzerinde kurulan yeni devletlerle münasebetlerinin dostane olmaması için hiçbir sebep yoktu. Atatürk'ün Doğu ülkeleri ile ilişkilerinde politikası, bütün davranışlarında olduğu gibi gerçeği hiçbir zaman gözden kaçırmamış, hayalden, tehlikeli lüzumsuz ve faydasız gösterilerden ve eğilimlerden kaçınmış biçimde şekillenmiştir.Dönemin önemli gelişmeleri ise Sadabat Paktı ve Hatay Sorunudur.Atatürk 20 Nisan 1931 günü milletvekilleri seçimi öncesi Cumhuriyet Halk Partisi lideri olarak açıkladığı bir bildiride ?Yurtta Sulh Cihanda Sulh için çalışıyoruz? dediği gibi, önceliğini iç politik ve ekonomik gelişmelere vermiş,dışa karşı ise akılcı politikalar ile bu dönemde tarafsız bir çizgi çizmiş,bölgesindeki gelişmelere karşı tedbirli,ihtiyatlı davranmıştır.İkinci Dünya savaşı döneminde ise Doğu ülkeleri ile ilişkileri savaşın gelişmelerine göre şekillenmiş, savaşta ki tarafsızlığını korumak ve toprak bütünlüğünden taviz vermemek ve her ülkenin toprağına saygı göstermek üzerine kurulmaya çalışılmıştır. Özellikle Rusya'nın savaşın gelişmesi ile güçlü ve söz sahibi olması nedeniyle zor zamanlar geçirilmiştir.Rusya'ya olumlu görüşler sunabilmek için Turancılık ve Panislamizm konuları üzerinde durulmuştur. Savaş sonrası gelişmeler neticesinde tarafsızlık ve yalnızlık politikasından vazgeçilmesi zorunluluğu doğmuştur.Demokrat Parti'nin 1950 yılında iktidarı ele alması, yalnızca Türk Siyasal yaşamında değil, aynı zamanda Türkiye'nin uluslararası ilişkilerinde de çok önemli değişmelere ve kırılmalara neden olmuştur. Bu kırılmaları dış politika alanında yoğun biçimde Ortadoğu ülkeleriyle olan ilişkilerde görmek olanaklıdır. O tarihlerde, batı ülkelerinin manda yönetimlerinden ve sömürgelerinden yeni yeni kurtulmaya çalışan Ortadoğu ülkeleriyle, Türkiye'nin yakın kültürel ve tarihi bağlarının bulunması bu ilişkilerin düzeyinin belirlenmesi açısından son derece belirleyici olmuştur.Demokrat Parti hükümetleri iç siyasal yaşamda olduğu gibi, uluslararası ilişkilerde de yeni bir yaklaşımla konuya eğilmiştir. Ortadoğu Ülkeleri'ne dönük olarak, kendine özgü bir siyasal duruş ve tavır sergileyen bu hükümetler, Ortadoğu'da yeni yeni gelişen Arap Birliği fikrine karşı, batı ülkelerinin duruşuna yakın bir tavır sergilemiş ve dış politika yaklaşımını böyle bir anlayış üzerine oturtmuştur.Bu dönemin genel özelliklerini belirlemek, Türk Dış Politikası'nın bütüncül yorumu açısından son derece önemlidir. Demokrat Parti döneminde Türkiye'nin Ortadoğu ile ilişkilerinin yoğunluğu ve yönü ABD ve Sovyet Rusya ilişkilerindeki sürece bağlı olarak gelişmiştir. Demokrat Parti'nin Batılı devletlerle birlikte yürüttüğü politika, Ortadoğu'da emperyalizme karşı çıkan milliyetçilik hareketleri ve yaşanan iç karışıklıklar yüzünden başarıya ulaşamamıştır. Özellikle 1958'de Irak'ta çıkan ihtilal ve Irak'ın Bağdat Paktı'ndan ayrılması Menderes'in Ortadoğu'yu koruma politikasına büyük bir darbe vurmuştur. Bu açıdan değerlendirildiğinde Menderes'in Ortadoğu politikasının başarıyla sonuçlandığını söylemek çok zordur. Bu dönemde Sovyet tehdidine karşı ve ekonomik yardımlardan azami faydalanmak maksatlı olarak NATO'ya girme çabaları olumlu sonuçlanmış,bunun bedeli olarakta Ortadoğu'nun güvenliğinde ve komünizmin yayılmasına karşı tarafsızlık ilkesinden vazgeçilerek bölge ülkeleri ile bir pakt kurulması çalışmaları hızlandırılmıştır.Bunun sonucunda her bir ülkenin ayrı niyetlerle katıldıkları Bağdat Paktı kurulmuştur.Sonuçları açısından olumsuz olarak nitelenebilecek olan Pakt,kurulduğu günden itibaren bölge ülkelerinin ve Sovyetler Birliği'nin tepkisiyle karşılaşmıştır.Türkiye,hem Bağdat Paktı'nın kuruluş aşamasında hem de Pakt'ın genişlemesinde izlediği aktif politika sebebiyle,Bağdat Pakt'ına karşı olan ülkelerle ilişkilerinin gergin olduğu bir sürece girmiştir.Bu süreçte yaşanan gelişmelerle izlediği politika Bağdat Paktı çerçevesinde batılı ülkelerle geliştirdiği yakın ilişkilerin etkisinde kalmıştır.Türkiye bu dönemde aktif diplomasi ve bazen de askeri güç kullanarak Ortadoğu ülkeleri ile uzun yıllar olumsuz yönde etkileyecek bir politika izlemiştir.1958 Irak İhtilali'nden sonra Irak'ın ayrılmasıyla Bağdat Paktı bir üyesini kaybetmiş ve CENTO adını almıştır. Bu dönemden sonra daha çok ekonomik boyutu ön planda olmuş ve İran Devrimi ile birlikte önemini yitirerek dağılmaya yüz tutmuştur.Anahtar Kelimeler: Ortadoğu, Doğu, Türk Dış Politikası, CentoBağdat Paktı, Sadabat Paktı, Demokrat Parti. | |
dc.description.abstract | Arabian countries,from the period of Yavuz Sultan Selim?s soverignity till the World War I,stay under The Ottoman Yake.These countries,in that period,had been governed with a priviliged administation and never been classified as colonies.In 1517,in case of Yavuz Sultan Selim became haliphate,Ottoman Empire obtained the leadership of Islam world.Now that seen as the source of Islam,The Arabs living in the empire,stepped up in a priviliged position as the Ottoman?s importance increased in the Arab countries.This same special statue without exploitation by any policy continued till the II.Abdülhamit perio but as II.Abdülhamit introducing Islamizm thesis in politics put Arabs in a better situation,The only reason in introducing of islamizm thesis was to prolong the life of empire but it didn?t result in positive.Tunusia and Egypt were overran by England.Abdülhamit Khan cooperated with Germany against England and France.In return,these countries provoked the Ottoman Arabs in middleeast for rebellion and collaborate with them in WWI against the empire.In Hicaz,Sheriff Hüseyin and his sons broke out a rebellion in collaboration with England in 25 October 1915.The Entente powers shared all the other Arab states by Sykes-Picot agreement by deceiving the arabs in 1914.In addition to these events,Ittihat Terakki Party?s control in 1908,the general politics turned from Turkism to Islamizm and non-Turkish areas were ostracized.So that Arabs started to react against Ottoman Empire.But in San Remo conference Arabic regions were shared and fell into colony position.So 400 years unity ended and Ottoman-Arabic relations started to disconnect.Relations in the Independent war and first period of republic should be examine under the principles and the purposes mentioned in the Misak-ı Milli (National Pact).The basic principle of National Pact was to establish a national state on the countries with Turkish population.That is fundamental of Turkish foreign politics focused on the totality of Turkish land and having the right to decide their own destiny.According to this policy,Turkish state relinguish with the claims over the Arab lands which had been governed for centuries by him.So there wasn?t any reason not to have good realitionships with those new countries.Atatürk,in his politics with the middleeast countries,had always been prudence,discreet and realist like in his all behaivours.Some important events were Sadabat Pact and Hatay Issue in this period.Atatürk gave the priority to domestic politics and economic developments,rational foreign politics,kept on an impartial way and prudent policy for his own region.As he told in speech ?Trying for peace in home, peace in world? before the deputies voting in 1931.In the WWII period,relations with the middleeast countries shaped according to the developments in war.It had been a difficult time especially with Russia?s increasing power and pressure on Turkey.In that time politics focused on Turancılık and Panislamizm.In the result of the developments after war it had been necessary to relinguish with the impartiality loneleness policy.With the Democrat Party assumed the position in 1950,Not only in Turkish political life,but also in Turkey?s international relationships there had been very important changes and breaks.It is possible to see those breaks oftenly in the relations with the Middleeast countries.In that times close historical and cultural ties between Turkey and Middleeast countires became very significant to decide the level of the relations between them.Democrat Party governments,like in the domestic political life,exhibitied a peculiar political behaviour for Middleeast countries,for the improving new idea about unity or arabs,exhibited a parallel behaviour to the western governments.It is most important to determine the general fatures of that perion for a total intergretation of Turkish foreign policy.In Democrat Party period,the direction of Turkish relations with Middleeast developed according to the directions of the relations between Russia and USA.In that period against the Soviet threat and for the purpose of taking maximum advantage of economic assistance,the efforts to join NATO resulted positively.As a return to this,relungishing with the impartiality principle against the spread of communizm for the security of Middleeast,a study to establish a pact with the regional countries accelarated.Nevertheless Baghdat Pact was established,having each country different purposes when joining.The processing policy by Democrat Party with Western governments failed because of the anti-emperyalist nationalst movements and disorders inthe middleeast countries.Especially Iraq revoulation and Iraq?s leaving of Baghdat Pact stroke to the protection of middleeast policy of Menderes and it is very difficult to assess this policy as prosperous.The Pact that could be counted negative regarding the results,had been encountered the reaction of CCCP and adjacent countires since the fondation.After that Turkey entered a new process of tension with the countires against the Pact.Also his policy was affected by the relations improved with western countires on middleeast.Turkey,in this period,with active policy and sometimes using military power,caried on a policy that affected the relations badly.After 1958 Iraq Coup,Iraq left the Baghdat Pact and Pact is named as CENTO.As a result of this,economical dimension took first plan.By the Iran Revolution Pact lost its importance and started to break up.Key Words: Middleeast, East, Turkish Foreign Policy,Cento,Baghdat Pact,Sadabat Pact,Democrat Party | en_US |
dc.language | Turkish | |
dc.language.iso | tr | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Tarih | tr_TR |
dc.subject | History | en_US |
dc.subject | Uluslararası İlişkiler | tr_TR |
dc.subject | International Relations | en_US |
dc.title | Türkiye`nin Doğu politikası ve Bağdat Paktı | |
dc.title.alternative | Turkish East policy and Baghdat Pact | |
dc.type | masterThesis | |
dc.date.updated | 2018-08-06 | |
dc.contributor.department | Diğer | |
dc.subject.ytm | Policy of east | |
dc.subject.ytm | Turkish foreign policy | |
dc.subject.ytm | Middle East | |
dc.subject.ytm | Middle East policy | |
dc.subject.ytm | Baghdad Pact | |
dc.subject.ytm | International policy | |
dc.identifier.yokid | 347781 | |
dc.publisher.institute | Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü | |
dc.publisher.university | ANKARA ÜNİVERSİTESİ | |
dc.identifier.thesisid | 235611 | |
dc.description.pages | 233 | |
dc.publisher.discipline | Diğer | |