Aktif akciğer tüberkülozlu hastalarda klinik ve diğer bulguların istatistiksel değerlendirilmesi üzerine bir araştırma

Abstract

75 ÖZET Ankara üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Anabilim Dalı' nda 1985-1988 yılları arasında yatarak tedavi gören 346 aktif akciğer Tüberkülozlu hastanın dosyalarından elde edilen bilgiler değerlendirilmiştir. Çalışmamızda yeni (minimal) ve kronik (orta derecede ilerlemiş, ilerlemiş) aktif akciğer Tüberkülozlu hastaların radyolojik, bakteriyolojik ve diğer bulguları istatistiksel olarak incelenmiştir. Hastaların yaş ortalaması 36.25 olup, çoğunluğunu erkekler teşkil etmektedir. Girişteki radyolojik evrelere göre septomların görülme yüzdeleri farklılık göstermiyordu, öksürük, terleme ve balgam her üç evrede de en sık raslanan septomlardır. Basillerin tesbiti açısından kültür, homojenizasyona göre daha hassas bulunmuştur. Evrenin ilerlemesi ile gerek kültür gerekse homojenizasyon daha yüksek oranda pozitif bulunmuştur. Tedavinin etkinliğini ortaya koyacak şekilde çıkıştaki kültür ve homojenizasyon pozitifliği girişteki değerlere göre azalmış bulundu. Tedavinin etkinliğini gösteren önemli bir kriter de her üç evredeki hastalarda da sedimantasyon değerlerinin önemli ölçüde azalma gösterdiğidir. Giriş hastalık evresi ilerlemiş olan grupta iyileşmenin minimal ve orta derecede ilerlemiş gruba nazaran önemli ölçüde az olduğunu tesbit ettik. Bu da hastalığın erken tanı ve tedavisinin ne derece önemli olduğunu destekleyen bir bulgudur.

76 SUMMARY In this thesis, it was statistically examined that the files of 346 patients who were hospitalised for active lung tbc. In University of Ankara, Faculty of Medicine between 1985-1988. We investigated radiologic, bacteriologic and other results of the patients with new (minimal) and chronic (middle excessive and excessive) active lung tbc. The mean age of the patients were 36.25, mostly involved by males. There were no differencies between the rates of appearance according to the radiologic phase in entrance to hospital. Cough, sweat and phlegm were the most symptoms in all three phases. It was found that the culture was more sensitive than the homogenisation, with respect to determine the bacillus. However, with the advent of phase, we found the positive results both culture and homogenisation. The positiveness of the culture, the homogenisation and the sedimentation values from exiting hospital were found to be significently lower than the those of entrance in hospital. This means that the following treatment was very effective. We also found that the patients with the excessive phase were less improving than the patients with the minimal and medical phases. This result supports the importance of early diagnosis and treatment.