Alt ekstremite uzun kemik kırıklarında minimal invaziv plak osteosentez uygulamalarımız

Abstract

Alt ekstremite kırıkları ortopedik travma cerrahının sıklıkla karşılaştığı ve tedavi sonuçlarının bir çok değişkene bağlı olduğu kırıklardır. Travma mekanizmasının yüksek enerjili olması, tedavi sırasında kırıkla birlikte oluşan yumuşak doku hasarını da göz önünde bulundurmayı gerektirir. Ayrıca bu kırıkların büyük bir bölümü eklem ile ilişkili olması ve metafizodiafizer bölgeyi içermesi hastanın tedavi şeklini ve başarısını oldukça etkilemektedir. Bu nedenle kırığın iyileşmesinde etkili olan faktörleri göz önünde bulunduran ve yumuşak dokuya en az zarar veren tedavi yöntemlerini kullanmak tedavi başarısını belirlemektedir. Tedavinin temel hedefi sadece kırık iyileşmesini sağlamak değil aynı zamanda kırık öncesine olabildiğince yakın ve fonksiyonel bir ekstremite elde etmektir.Bu çalışmanın amacı alt ekstremite uzun kemiklerinin eklem ile ilişkili olan veya olmayan metafizodiafizer kırıklarının minimal invaziv plak osteosentezi ile yapılan tedavi sonuçlarını incelemektir.Bu amaçla 30 hastanın 34 kırığı çalışmada incelenmiştir. Hastalar yaş, cinsiyet, taraf, travma mekanizması, tedavi zamanları (preoperatif süre, operasyon süresi, hastanede yatış süresi), traksiyon, anestezi şekli, komplikasyonlar ve takip süresi gibi verilerle incelenirken, kırıklar AO sınıflaması, açık ya da kapalı kırık olması, ekleme uzanımı olup olmaması gibi verilerle incelendi. Tüm sonuçlar hastaların kanama miktarları ve LEFS skorları ile karşılaştırarak tedaviye olan etkileri belirlenmeye çalışıldı.Sonuç olarak; doğru endikasyonlar belirlenerek uygulanan minimal invaziv plak osteosentez uygulamaları; hastanın tedavisini kısaltan, enfeksiyon ve kaynamama gibi bir çok komplikasyonu azaltan, hastanın kırık öncesi fonksiyonel düzeyine yakın tedavi başarısına ulaşan bir tedavi seçeneği olduğu görülmektedir. Bu nedenle her ortopedist bu tedavi yöntemini bilmeli ve uygun endikasyonlarda göz önünde bulundurmalıdır.

Lower extremity fractures are frequently healed by an orthopaedics surgeon, but the treatment results can be variable because of some circumstances. In high energy traumas, it should be remembered to heal the soft tissue damage with the fracture. In those fractures the type and the success of the treatment changes because joints and the metaphysodiaphyseal area are involved most of the time. In case of this, the treatment which gives less harm to the soft tissue should be chosen while healing the fracture. Healing the fracture is not the only aim of the treatment, it is also important to make the extremity as proper and functional as it was before the fracture.The aim of this study is to analyze the treatment results with the minimally invasive plate ostheosynthesis of the metaphysodiaphyseal fractures in long bones of the lower extremity with or without joint fracture.In this study, 34 fractures are analysed in 30 patients. Age, gender, fracture side (right/left), the trauma mechanism, operation time(preoperative time, the duration of the operation, hospitalization period), traction, the type of the anesthesical approach, complications, follow up period of the patients were noted, also the fractures were categorised according to the AO classification, the type of the fracture (open/closed) and joint involvement. The effects of these results on healing are analysed under the patients bleeding amounts and the LEFS scores.As a result; under right indications, minimally invasive plate ostheosynthesis is succsesfull treatment alternative be cause of the shortenes the healing period, prevents from complications like an infection and nonunion and provides extremity function almost as before the fracture. Because of all these reasons every orthopaedician should know this treatment type and apply it under right indications.