Primer sezaryen olan hastalarda kerr insizyonunun tek kat kilitli ya da tek kat kilitsiz onarım tekniklerinin niş oluşumu açısından transvajinal ultrasonografi ile karşılaştırılması

Abstract

Amaç: Sezaryen (CS) oranı tüm dünyada artmaktadır. Türkiye'de sezaryen ile doğum yapan kadınların oranı % 53'ün üzerindedir. Sezaryen skar defekti (`niş` veya `isthmosel` olarak da adlandırılır) sezaryen doğumun sık görülen bir komplikasyonudur ve artan sezaryen oranı nedeniyle daha yaygın hale gelmiştir. Nişler, anterior uterin isthmus üzerindeki eski sezaryen skar bölgesinde bulunur ve uterin skarın inkomplet iyileşmesinden kaynaklanır. Postmenstrüal lekelenme, pelvik ağrı, dismenore ve infertilite ile ilişkili olabilirler. Literatürde nişin risk faktörleri hakkında çok sayıda çalışma yayınlanmıştır. Sütür tipi, histerotomi kapama teknikleri (çift veya tek kat, kilitli veya kilitsiz kapama gibi) incelenmiştir.Bu çalışmanın amacı, tek kat kilitli ve tek kat kilitsiz kontinü kapama tekniklerinin uterus skar defekti riski üzerindeki etkisini karşılaştırmaktı. İkincil sonucumuz insizyon hattının üst/alt uterin segment oranının niş gelişimine etkilerini araştırmaktı. Gereç ve Yöntem: Bu randomize kontrollü çalışma Ekim 2017 - Mayıs 2018 tarihleri arasında Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde gerçekleştirildi. Primer sezaryen geçiren toplam 199 gebe histerotomi kapama tekniğine göre iki gruba randomize edildi. Kadınlar tek kat kilitli (grup 1) veya tek kat kilitsiz (grup 2) olmak üzere 1:1 randomize edildi. Birincil sonuç, tek kat kilitli ve tek kat kilitsiz kontinü kapama tekniklerinin uterus skar defekti riski üzerindeki etkisi idi. İkincil sonucumuz insizyon hattının üst/alt uterin segment oranlarının niş gelişimine etkilerini araştırmaktı. Kadınlar olası bir niş oluşumunu saptamak için sezaryen sonrası 6. ayda transvajinal ultrason ile değerlendirildi. Bulgular: Yüz doksan dokuz kadın iki gruba randomize edildi. Kadınların 194'ü (% 97,5) çalışmayı tamamladı. Niş formasyonu, grup 1'de 99 kadından 34'ünde (% 34,3), grup 2'de 94 hastanın 24'ünde (% 25,3) gözlendi (p = 0,163). Üst uterin ve alt uterin segment oranı niş saptanan hastalarda 2,21 ± 0,31, niş bulunmayan hastalarda 1,4 ± 0,16 idi (p <0,001). Sonuç: Tek kat kilitli ve tek kat kilitsiz kontinü histerotomi kapama teknikleri, sezaryen skar defekti insidansı ile benzerlik göstermektedir. Çalışmamızda niş oluşumu için en önemli risk faktörünün üst ve alt uterin segment oranı olduğunu gözlemledik. Anahtar Kelimeler: Niş, İstmosel, Sezaryen skar defekt.

Aim: The rate of cesarean section (CS) has increased all over the World. In Turkey, the percentage of women delivering by cesarean section amounts to over 53%. Cesarean scar defect (also called `niche` or `isthmocele`) is a common complication of cesarean delivery and it has become more common due to a rising cesarean delivery rate. Niches are resulting from incomplete healing of the uterine scar and located at the site of the old cesarean scar on the anterior uterine isthmus. They can be associated with postmenstrual spotting, pelvic pain, dysmenorrhoea and infertility. In the literature numerous studies have been published about the risk factors of niche. Suture type, hysteretomy closing techniques (i.e double layer or single layer closure, locked or unlocked) has been investigated.The aim of this study was to compare the effect of single layer locked versus single layer unlocked continue closure techniques on the risk of uterine scar defect. Our secondary outcome was to investigate the effects of upper/lower uterine segment ratios of the incision line on niche devolopment. Materials and methods: This prospective randomized controlled trial was conducted in Saglık Bilimleri University, Antalya Training and Research Hospital between October 2017 and May 2018. A total of 199 pregnant women who undergone primer cesarean section were randomized into two groups according to the uterotomy closure technique. Women were 1.1 randomized into a single layer locked (group 1) or single layer unlocked group (group 2). The primary outcome was the effect of single layer locked versus single layer unlocked closure techniques on the risk of uterine scar defect. Our secondary outcome was to investigate the effects of upper/lower uterine segment ratios of the incision line on niche devolopment. Women were evaluated with transvaginal ultrasound 6 months after cesarean section for detection of a possible niche formation. Results: One hundred ninety-nine women were randomized into two group. Complete follow-up was obtained from 194 (97.5%) women. Niche formation was observed in 34 of 99 (34.3%) women in group 1 and 24 of 94 (25.3%) patients in Group 2 (p=0.167). The upper uterine and lower uterine segment ratio was 2.21±0.31 in patients with niche formation and 1.4±0.16 was in patients without niche (p<0,001). Conclusion: Single layer locked versus single layer unlocked continue hysterotomy closure techniques are associated with similar incidences of cesarean scar defect. In our study we observed that the most important risk factor for niche formation is upper and lower uterine segment ratio. Keywords: Niche, Istmocele, Cesarean scar defect.