KOAH atak ile acil servise başvuran hastalarda akut solunum yolu enfeksiyonlarını belirlemede ve antibiyotik başlamada prokalsitoninin önemi

Abstract

GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmada; Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi'ne Kronik Obstriktif Akciğer Hastalığı (KOAH ) alevlenme ile başvuran hastaların verilerini değerlendirerek, Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı İçin Küresel Girişim (GOLD) sınıflamasında kullanılan parametrelerin yanı sıra bu sınıflamada yer almayan Prokalsitonin (PCT)'nin hastalığın şiddeti ile ilişkisini, antibiyotik başlamadaki yerini ortaya koymak ve Acil Servisten taburculuk, hastaneye yatış, yoğun bakıma (YB) yatış gibi klinik kararlarda etkisini araştırmayı amaçladık. GEREÇ VE YÖNTEM: 30 Ekim 2018 ile 30 Aralık 2019 tarihleri arasında Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisinde yapılan çalışmamızda, KOAH atakla acil servise başvuran ve öykü ve fizik muayene bulguları ile birlikte 100 hasta çalışmamıza dahil edilmiştir. Çalışmaya başlamadan önce Sağlık Bilimleri Üniversitesi Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulundan onayı alındı.2019-021. Çalışma öncesi standardize edilmiş bir hasta kayıt formu oluşturuldu ve bu forma hastaların demografik verileri (adı, soyadı, yaşı vb.), başvuru şikayetleri (göğüs ağrısı, nefes darığı, efor dispnesi, ödem vb.), başvuru anındaki vital bulguları, özgeçmişteki hastalıklar, sigara içme ve kaç yıldır içtiği, KOAH tanısı (yıl), KOAH için kullandığı tedaviler kaydedildi. Acil servise ilk başvuru anında; tüm hastalara elektokardiyografi (EKG) ve akciğer grafisi çekildi. Standart laboratuvar kan testlerinin yanı sıra kan gazı, Beyaz Küre (WBC), C-Reaktif Protein (CRP) ve PCT düzeyi çalışıldı. BULGULAR : Çalışmaya Antalya Eğitim Araştırma Hastanesi Acil servise KOAH atakla başvuran 100 hasta alındı. Hastaların 13'sı kadın (%13), 87'ü (%87) erkek ve yaş ortalaması 70,4±10,5 yıl bulundu. Hastaların laboratuvar sonuçlarına bakıldığında; pH:7,34±0,06, pCO2:53,8±15 ve PCT düzeyi 0,93±1,67 ng/mL ölçüldü. Hastalara verilen tedaviler incelendiğinde hastaların 96 (%96)'a steroid, 62 (%62)'e antibiyotik ve tüm hastalara Beta 2 agonist ve antikolinerjik verildi. Ayrıca 30 (%30) hastaya Non-invaziv mekanik ventilasyon (NIMV) ve 4 (%4) hastaya İnvaziv mekanik ventilasyon (IMV) uygulandığı görüldü. PCT düzeylerine göre 4 gruba ayrılan hastalar değerlendirildiğinde; PCT düzeyleri ile antibiyotik başlama, NIMV, IMV tedavileri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı.(p<0,001). Hastaların başlangıç PCT ve CRP düzeyleri ile hastaların sonlanımları (Acil servisten taburculuk, servise yatış, yoğun bakıma yatış) arasındaki ilişkiye bakıldığında; CRP düzeyleri ile hastaların sonuçları arasında ilişki saptanmazken, PCT düzeyi ile hastaların sonlanımları arasında anlamlı fark saptandı. Alt grup karşılaştırmalarında PCT düzeyi acil serviten taburcu olan hastalarda en düşük, servise yatanlarda daha yüksek ve yoğun bakıma yatanlarda en yüksek değerlerde olduğu belirlenmiştir (p<0,001 ). SONUÇ: KOAH alevlenmelerinde prokalsitonin düzeyinin hastalığın şiddetinin belirlenmesinde, prognoza yönelik tahminde, antibiyotik tedavisine karar vermede yol gösterici olabiliceği kararına varıldı.

Aim: In this study; we evaluated the data of the patients admitted to Antalya Training and Research Hospital Emergency Department with COPD attack. We aimed to evaluate PCT in addition to the parameters used in GOLD classification in these patients, to reveal the relationship of PCT with the severity of COPD attack and its place in the initiation of antibiotics, to investigate the relationship between the decision of emergency department discharge, hospitalization or acceptance of intensive care (ICU). Materials and Method: The study included 100 patients who were admitted to the Antalya Training and Research Hospital Emergency Department with COPD attack for one year period and were thought to have pneumonia as the cause of the attack. Ethics committee approval was obtained before starting the study. A standardized data recording form was created before starting the study and the demographic dataset (name, surname, age, etc.) of the patients, presenting complaints (chest pain, dyspnea, edema, exertion), vital signs at the time of admission, diseases in the past, smoking habit, diagnosis of COPD (year), medications were recorded. At the admission to the emergency department; electrocardiography (ECG) and chest x-ray were performed on all patient. In addition to standard laboratory blood tests, blood gas, leukocyte, CRP and procalcitonin tests were evaluated. Results: Mean pH was determined as 7.34, pCO2: 53.8 mmHg and procalcitonin: 0.93 ng/mL. Of the patients, 96% received steroids, 62% antibiotics, and all received beta 2 agonists and anticholinergics. In addition, non-invasive mechanical ventilation (NIMV) was applied to 30% of the patients and invasive mechanical ventilation (IMV) was applied to 4% of patients. Patients were divided into 4 groups according to procalcitonin levels. There was a statistically significant difference between procalsitonin levels and patients treating with antibiotic, NIMV or IMV (p <0.001). When the relationship between initial procalcitonin and CRP levels of patients and outcome of patients (discharge from the emergency department, admission to the ward, intensive care unit admission); no correlation was found between CRP levels and outcome of patients and there was a significant difference between procalcitonin level and outcome of patients. In the subgroup comparisons, procalcitonin levels were found to be lowest in patients who were discharged from the emergency department, moderate levels in hospitalized patients, and highest in hospitalized patients (p <0.001). Conclusion: Procalcitonin levels in COPD attack may be helpful in determining the severity of the disease, predicting prognosis and deciding antibiotic treatment.