2001-2002 yılları arasında kliniğmizde yatan KOAH`lı hastaların retrospektif analizi

Abstract

VI.ÖZET Günümüzde sigara içme alışkanlığının yaygınlaşmasına paralel olarak KOAH, tüm dünyada giderek ivme kazanan bir salgın haline gelmektedir. Morbidite ve mortalite hızlarında büyük artışlar tespit edilmektedir. KOAH büyük ölçüde önlenebilir bir hastalık olduğundan, hastalığın her yönden anlaşılması ve özümsenmesi toplum sağlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Çalışmamızda 2000-2002 yıllan arasında kliniğimizde yatırılarak tetkik ve tedavisi yapılan 370 KOAH'lı hastanın analizi yapılmıştır. Yaş ortalaması 65,5±9,9 yıl olan olguların %72,2'sinin erkek olduğu, %71'inin 6. ve 7. dekarlarda olduğu, %72,7'sinin İç Anadolu bölgesinden geldiği tespit edildi, %60,9'unun eğitim düzeyi oldukça düşüktü. KOAH açısından en önemli risk faktörü olan sigara içimi, olguları %69,2' sinde mevcuttu. Sigara içme oram erkeklerde daha yüksekti. Kadın hastalarda sigaraya pasif maruziyet %14,5, biomass maruziyet oram ise %45,6 idi. Sigarayı bırakma oram %32,4 idi. Mesleksel maruziyet %32,7 oranında tespit edildi. KOAH'lı hastalarda mesleksel maruziyeti olan grup içinde çiftçilik önemli bir yer tutmakta idi. Olgularımızda görülen en sık semptom(%98,9), efor dispnesi idi. En sık saptanan muayene bulgusu ise, %55,9 oranıyla ronkus duyulması idi. PA akciğer grafisinde en sık saptanan bulgu bronkovasküler dallanmada artma olduğu görüldü(%58). Ekokardiyografi yapılan olguların %59,3 (70/118)'ünde sağ kalp yetmezliği bulguları saptanmıştı. Pulmoner arter basıncında yükseklik tespit edilen olguların %54,7'sinde orta dereceli pulmoner hipertansiyon saptandığı görüldü. Hastaların evlerinde düzenli ilaç kullanmadıkları, %43'ünün evde tedavi almadığı saptandı. Evde, hastanede ve çıkışta hastalara en sık önerilen tedavi kombinasyonun kısa etkili betamimetik, antikolinerjik ve teofilin olduğu görüldü. Ayrıca hastanede hastaların tamamına oksijen tedavisi uygulanmıştı. Olgulara antibiyotiklerin ampirik olarak başlandığı, %84,6 hastaya beta laktamaz inhibitörlü beta laktam antibiyotik uygulandığı görüldü, Trake obronşial enfeksiyon ve tedavi uyumsuzluğunun en sık atak nedeni olduğu görüldü. Olguların 23(%6,2) tanesine solunum egzersizleri ve postural drenaj teknikleri için fizyoterapi konsültasyonu istenmişti. VKİ'si 20'nin altında 71olan 31(%12,9) hastanın, 18 (%58)'inde ağır KOAH tespit edildi. Hastalann eğitimleri, tedavilerinin etkin bir şekilde düzenlenmesi, USOT endikasyonu varsa tedavinin planlanması, beslenme desteğinin uygun bir şekilde sağlanması, hastaların solunum egzersizleri ve postural drenaj teknikleri yönünden bilgilendirilmeleri gerektiği düşünüldü. 13(%42)'ünde ise orta ve hafif KOAH mevcuttu. Olgularımızın 54(%14,6)(54/350)'üne uzun süreli oksijen tedavisi endikasyonu konulmuştu. Sonuç olarak, KOAH alevlenmesi nedeniyle hastaneye yatırılan hastaların büyük kısmında tedavi yetersizliğini düşündüren ve modifiye edilebilecek risk faktörleri saptanmıştır. En akılcı yaklaşım KOAH'm %80-90'ımn tek başına nedeni olan sigaranın toplumdaki yaygınlığının azaltılması olmalıdır. Bu amaçla sigarayı bıraktırma polikliniklerinin açılması ve hastalann buralara yönlendirilmesi gerekmektedir. Çünkü sigara; sigarayı içen kişi kadar aynı ortamda yaşayan diğer aile fertlerini de etkilemekte ve toplum sağlığı açısından büyük tehdit oluşturmaktadır. Aynca eğitim, hastalığın önlenmesinde olduğu kadar hastaların prognozlan açısından da önemlidir. Kronik bir hastalık olan KOAH'm takibinde hastanın hem tedaviye uyması hemde önerilen önlemleri alması hastalığın prognozu üzerinde son derece önemlidir. KOAH hastalığının doğası ve önemini ortaya koymak için daha ileri incelemelere gerek olduğu açıktır. 72