Show simple item record

dc.contributor.advisorYıldırım, Timur
dc.contributor.authorKürk, Muhammed Bilal
dc.date.accessioned2023-09-26T11:31:08Z
dc.date.available2023-09-26T11:31:08Z
dc.date.submitted2021-05-19
dc.date.issued2020
dc.identifier.urihttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/751819
dc.description.abstractAmaç: Çocuklarda önkol distal kırıklarından sonra en sık görülen kırıklar humerus suprakondiler bölgedeki ekstansiyon tipi kırıklardır. Gartland sınıflamasına göre tip 1 kırıkların konservatif, tip 3 kırıkların ise cerrahi yolla tedavi edilmesi gerektiği şeklinde literatürde konsensus varken; tip 2 kırıkların tedavisi için görüş birliği yoktur. Biz bu çalışma ile her iki tedavi metoduyla tedavi edilmiş hastaların sonuçlarını klinik, fonksiyonel ve radyolojik açıdan değerlendirip cerrahlara tedavi seçimi hakkında ipuçları vermeyi amaçladık.Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda Ocak 2012 ile Aralık 2016 tarihleri arasında 2-12 yaş aralığında olup dahil edilme kriterlerine sahip tip 2 humerus suprakondiler kırıklarından konservatif yolla tedavi edilen 60 hasta, cerrahi yolla tedavi edilmiş 60 hasta değerlendirilmiştir. Klinik açıdan taşıma açıları, hareket açıklıkları ile erken veya geç dönem komplikasyonlar (nörolojik yaralanma, pin dibi enfeksiyonu, miyozitis ossifikans vs.), fonksiyonel açıdan grupların kozmetik ve fonksiyonel sonuçları (Flynn kriterleri kullanılarak) ile hastaların subjektif değerlendirmeleri, radyolojik açıdan ise Baumann açı (BA), Humeroulnar açı (HUA), Metafizodiafizer açı (MDA), Lateral kapitellohumeral açı (LCHA), Şaft kondil açısı (SCA), Anterior humeral çizgi indeksi (AHLI), kırığın koronal ve sagital plandaki seyri, medial kolonda parçalanma veya çökme, rotasyon varlığı, Gordon ve Griffet indeksleri gibi parametreler incelenmiş olup bu iki gruptaki hastaların verileri birbirleriyle karşılaştırılmıştır.Bulgular: İlk olarak hastaların acile ilk başvuru anındaki radyolojik ve demografik verileri kontrol edilmiş olup grupların homojen dağıldığı görülmüştür (p>0,05). Konservatif grupta taşıma açısının diğer ekstremiteden ortalama farkı 2,33±5,53 olup, hareket açıklığının (ROM) diğer ekstremiteden ortalama farkı ise 1,83±6,25' dir. Cerrahi grupta ise taşıma açısı farkı 1,63±5,92' iken, ROM farkı 2,35±7,14' dür. Komplikasyon olarak cerrahi grupta 2 (%3,3) hastada pin dibi enfeksiyonu; konservatif grupta ise 1 (%1,6) hastada miyozitis ossifikans gelişmiş olup deformite nedeniyle cerrahi müdahale ihtimali açısından takibe alınan hasta sayısı cerrahi grupta 3 (%6,7), konservatif grupta 4 (%8,3)' dür. Cerrahi grupta Flynn kriterlerine göre kozmetik açıdan kötü sonuç yokken, konservatif grupta kozmetik açıdan 3 (%5) hasta kötü sonuçla neticelenmiştir. Fonksiyonel açıdan ise konservatif grupta mükemmel-iyi sonuç sayısı 55 (%91,7) iken, cerrahi yapılan grupta bu sayı 49 (%81,7)' dur. Hastaların teşhis ve takiplerinde taşıma açısı ve hareket açıklığıyla korelasyonu istatistiksel olarak en tutarlı ve güvenilir parametreler Baumann (BA) ve Lateral kapitellohumeral açıdır (LCHA) (p<0,001). Son kontrolde istatistiksel olarak gruplar arası koronal radyolojik parametrelerde anlamlı fark yokken; sagital radyolojik parametrelerde konservatif tedavi edilenlerde kırık anlamlı olarak daha ekstansiyonda kaynamıştır (p<0,05); fakat sagital radyolojik parametreler ile hareket açıklığı arasındaki zayıf korelasyon nedeniyle bu durum gruplar arası hareket açıklığında anlamlı farka sebep olmamıştır (p>0,05).Sonuç: Bu bulgular sonucunda komplikasyon, taşıma açısı, ROM ile kozmetik ve fonksiyonel sonuçlar (Flynn kriterlerine göre) açısından gruplar arası anlamlı fark yoktur (p>0,05). Ancak gruplar arasında rotasyon, medial kolonda çökme veya parçalanma, koronal planda kırığın seyrinin 10' den daha fazla oblik olması gibi durumları içeren alt grup analizi yapıldığında konservatif grupta taşıma açısının istatistiksel olarak anlamlı şekilde varus yönünde bir bozulmaya uğradığı sonucuna varılmıştır (p<0,001). Bu durumların olmadığı hastalarda konservatif tedavinin, hastayı cerrahi ve anesteziye bağlı komplikasyonlardan koruyarak cerrahi tedavi kadar etkin bir tedavi olduğu görülmüştür.Anahtar kelimeler: Gartland sınıflaması, Humerus suprakondiler kırık, Taşıma açısı, Flynn kriterleri, Baumann açısı
dc.description.abstractPurpose: The most common fractures after distal forearm fractures in children are extension type fractures in the humeral supracondylar region. According to Gartland classification, there is consensus in the literature that type 1 fractures should be treated conservatively and type 3 fractures should be treated surgically; but the treatment of type 2 fractures is controversial. In this study, we aimed to evaluate the results of patients treated with both treatment methods from clinical, functional and radiological point of view and to give clues about the choice of treatment to surgeons.Matherial and Method: In our study, between January 2012 and December 2016 aged 2-12 years, 120 patients with type 2 humeral supracondylar fractures with inclusion criteria were evaluated. 60 of 120 patients were treated conservatively and 60 were treated surgically. Clinically; transport angles, range of motion and early or late complications (neurological injury, pin site infection, myositis ossificans etc.), functionally; cosmetic and functional results of the groups (using Flynn criteria) and subjective evaluations of patients, radiologically; parameters such as Baumann angle (BA), Humeroulnar angle (HUA), Metaphysodiaphyseal angle (MDA), Lateral capitellohumeral angle (LCHA), Shaft condyle angle (SCA), Anterior humeral line index (AHLI), fracture in the coronal and sagittal plane, fragmentation or collapse of medial colon, presence of rotation, Gordon and Griffet indices were evaluated and the data of patients in these two groups were compared with each other.Results: Firstly, the radiological and demographic data of the patients at the time of first admission were checked and the groups were homogeneously distributed (p>0,05). In the conservative group, the mean difference of carrying angle from the other extremity was 2,33±5,53, and the mean difference of range of motion (ROM) from the other extremity was 1,83±6,25. In the surgical group, the difference in carrying angle was 1,63±5,92, and the ROM difference was 2.35±7.14. Complications as pin site infeciton in 2 (%3,3) patients in the surgical group and 1 (%1,6) patient developed myositis ossificans in the conservative group. The number of patients who were followed up due to the deformity was 3 (%6.7) in the surgical group and 4 (%8,3) in the conservative group. In the surgical group, there were no cosmetically poor results according to the Flynn criteria, whereas in the conservative group, 3 (%5) patients cosmetically poor resulted. In functional terms, the number of excellent-good results was 55 (%91,7) in the conservative group, whereas 49 (%81,7) in the surgical group. Baumann (BA) and Lateral capitellohumeral angle (LCHA) were the most consistent and reliable parameters in the diagnosis and follow-up of patients (p<0,001). There was no statistically significant difference in coronal radiological parameters between the groups at the last control; the fracture was significantly healed in extension in patients treated conservatively in sagittal radiological parameters (p<0,05); however, due to poor correlation between sagittal radiological parameters and range of motion, this did not cause a significant difference in range of motion between the groups (p>0,05).Conclusion: As a result of these findings, there was no significant difference between the groups in terms of complications, carrying angle, ROM and cosmetic and functional results (according to Flynn criteria) (p>0,05). However, when subgroup analysis was performed including rotation, medial colon collapse or fragmentation, and the fracture course of the coronal plane was more than 10 oblique, it was concluded that the angle of carriage in the conservative group had a statistically significant deterioration in the varus direction (p <0.001). Conservative treatment was as effective as surgical treatment in patients without these conditions, protecting the patient from surgical and anesthesia-related complications.Keywords: Gartland classification, Humerus supracondylar fracture, Carrying angle, Flynn criteria, Bauman angleen_US
dc.languageTurkish
dc.language.isotr
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccess
dc.rightsAttribution 4.0 United Statestr_TR
dc.rights.urihttps://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
dc.subjectOrtopedi ve Travmatolojitr_TR
dc.subjectOrthopedics and Traumatologyen_US
dc.titleÇocuklarda suprakondiler tip 2 humerus kırıklarında konservatif ve cerrahi tedavi sonuçlarının klinik, fonksiyonel ve radyolojik açıdan karşılaştırılması
dc.title.alternativeClinical, functional and radiological comparison of conservative and surgical treatment results in pediatric type 2 supracondylar humerus fractures
dc.typedoctoralThesis
dc.date.updated2021-05-19
dc.contributor.departmentOrtopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı
dc.subject.ytmHumeral fractures
dc.subject.ytmHumerus
dc.subject.ytmConservative therapy
dc.subject.ytmOrthopedics
dc.subject.ytmRadiography
dc.subject.ytmChildren
dc.identifier.yokid10327158
dc.publisher.instituteMetin Sabancı Baltalimanı Kemik Hastalıkları Hastanesi
dc.publisher.universitySAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ
dc.type.submedicineThesis
dc.identifier.thesisid622939
dc.description.pages128
dc.publisher.disciplineDiğer


Files in this item

FilesSizeFormatView

There are no files associated with this item.

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

info:eu-repo/semantics/openAccess
Except where otherwise noted, this item's license is described as info:eu-repo/semantics/openAccess