Girişimsel ve/veya cerrahi tedavi uygulanmış valvüler aort stenozu tanılı hastalarda girişim sıklığını belirleyen faktörlerin değerlendirilmesi

Abstract

Valvüler aort darlığı çocuklarda önemli morbidite ve mortaliteye neden olankonjenital kardiyak hastalıklariçerisinde en sık görülür. Konjenital kardiayak hastalıkların % 4-7'sini oluşturur. Çocuklardakisol ventrikül çıkış yolu obstrüksiyonunun en sık rastlanan türüdür. Valvüler aort darlığı olan hastalar semptomsuz dahi olsalar darlığın derecesine göre ileri dönemdesol ventrikül fonksiyon bozukluğu,kalp yetersizliği ile karşımıza gelebilirler.Bu nedenle aort darlığı olan hastalara zamanında ve doğru müdahale önemlidir.Tedavi yöntemlerinden aort balon valvüloplasti yöntemi cerrahi müdahale uygulanabilecek uygun döneme kadar palyatif tedavi olarak tekrarlayan seferlerde uygulanabilir. Bu çalışmada valvüler aort stenozu nedeni ile aort balon valvüloplasti yapılan ve/veya kalp damar cerrahisi tarafından opere edilen hastalardatanı yaşı, vücut ağırlığı, boy gibi demografik veriler, valvüloplasti işlemi uygulanmadan önce yapılan transtorasik ekokardiyografik değerlendirmede saptanan aort kapak morfolojisi,aortik anulus ölçümleri ve Z-skorları, Doppler ekokardiyografi ile ölçülen anlık `peak` (tepe) ve `mean` (ortalama) gradientleri, ejeksiyon fraksiyonu, aort yetmezliği derecesi bakıldı.Anjiokardiyografik olarak saptanan kapak düzeyi `peak` ve rezidü gradientler ve yetmezlik derecesi de değerlendirilerektekrarlayan girişim uygulanan hastalarda sıklığı belirleyen risk faktörlerinin araştırılması amaçlandı.ÇalışmayaDr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kardiyoloji Polikliniği'nde izlenen, valvüler aort stenozunedeni ile balon valvüloplasti yapılan ve/veya kalp damar cerrahisi tarafından opere edilen 49 hasta dahil edildi.Hastaların demografik verileri, transtorasik ekokardiyografik verileri ve kateter anjiografi sırasında elde edilen verilerinin retrospektif olarak değerlendirilmesi sonucu elde edilen veriler; tekrarlayan işlem uygulanan grup ile tek işlem uygulanan grup arasında karşılaştırıldı.Demografik verilerden tanı yaşı,boy açısından anlamlı fark saptandı. İşlem öncesi ekokardiyografik olarak bakılan ve kateterizasyonda da değerlendirilen aortik anulus ölçümleri,işlem bitiminde bakılan rezidü `peak` gradient ve izlemin altıncı ayındaki değerlendirmede aort kapak `peak` gradienti ve kapak yetersizlik derecesi açısından anlamlı fark saptandı.Valvüler aort darlığı nedeni ile balon valvüloplasti yapılmış hastalara tekrar girişim gerekliliğini doğuracak risk faktörlerini değerlendiren çalışma sayısı kısıtlıdır.Sonuçlarımızın desteklenmesi için daha uzun süreli takip süresi ile yapılan ileri çalışmalara gerek olduğu düşünüldü.

Valvuler aortic stenosis is one of the most common diseases that cause significant morbidity and mortality in children population. Aortic stenosis makes up 4-7 % of this group and is the mostly encountered type of left ventricular outflow tract obstruction in children. Eventhough they show no symptoms, in long term the patients who has aort stenosis might show up with left ventricular function disease, congestive cardiac failure, accordingly to their level of stenosis. Therefore, correct intervention on the proper time is significant for patients having aort stenosis. Aortic balloon valvuloplasty, which is one of the treatment methods, may be initially used as palliative treatment for repetitive cases until the time to start medical operation. In this study, it is aimed to investigate risk factors defining the frequency in patients who are applied reintervention by evaluating demographic datas such as at the time of diagnosis age, body weight, heightof patients who neededballoon valvuloplasty because of valvuler aort stenosis and/or operated by cardiovascular surgery. Also used aortic valve morphology, aortic aulus measurements, Z scores, `mean` and `peak` gradients of valve levels, ejection fraction, aortic insufficiency level which are obtained by echocardiographic evaluation before balloon valvuloplasty application and angiocardiographically obtained such as `peak to peak` and residual gradients of valve levels and aortic insufficiency. 49 patients, who are monitored in Children Cardiology Policlinic of Dr. Behçet Uz Children's Hospital and who neededballoon valvuloplasty because of valvuler aort stenosis and/or operated by cardiovascular surgery, are involved in this study. Demographic,transthoracic echocardiographic datas and datas obtained by retrospectively evaluating the results during catheter angiography are compared in between the group who is needed reintervention and the group which is applied one intervention. As a consequent, a significant difference is obtained regarding to diagnosis age and body height. However, a significant difference is obtained regarding to aortic anulus measurements which are echocardiographically examined and evaluated in catheterisation before operation, residual `peak` gradients which are examined after operation and aortic valve `peak` gradient at the end of 6th months monitoring and insufficiency level.The amount of study of evaluating risk factors which cause reintervention for the patients who are neededballoon valvuloplasty because of valvuler aort stenosis is limited. It is considered that further studies with longer monitoring periods are required.