dc.contributor.advisor | Cenik, Ziya | |
dc.contributor.author | Ünaldı, Deniz | |
dc.date.accessioned | 2023-09-26T11:24:46Z | |
dc.date.available | 2023-09-26T11:24:46Z | |
dc.date.submitted | 2018-08-06 | |
dc.date.issued | 2006 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/750762 | |
dc.description.abstract | 7. ÖZET : Bu çalışmamızda amacımız; tiroglossal duktus anomalisi, birinci ve ikinci brankial yarık anomalileri, kistik higroma, dermoid kist ve laringosel tanısı alarak kliniğimize yatırılıp cerrahi tedavi uygulanan hastalan; cins, yaş, semptomları, semptom süreleri, yerleşim yeri, tanı yöntemleri, tedavi prensipleri, preoperatif tanı, histopatolojik tanı, operasyon komplikasyonları, postoperatif takipleri ve nüksleri yönünden retrospektif olarak incelemektir. Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı'nda Temmuz 1997 ile Aralık 2005 tarihleri arasında, konjenital boyun kitleleri nedeniyle tedavi edilen hastalarla ilgili retrospektif olarak yapılan bu çalışmada; klinik ve radyolojik bulgulan ile konjenital boyun kitlesi tespit edilen, yaşlan 3-62 arasında değişen (ort. yaş: 23.9±15.5) 28' i kadın (%53.8), 24' ü erkek (%46.2) toplam 52 vaka ele alındı. Sadece cerrahi tedavi uygulanan 49 hasta (%94.2) çalışmaya dahil edilirken, kendi isteği ile taburcu olan 2 hasta (%3.8) ve medikal tedavi verilip, ameliyatı ileri bir tarihe ertelenen 1 hasta (%1.9) çalışmaya dahil edilmedi. Tüm olgular, ayrıntılı anamnez, rutin KBB muayenesi, ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme ve/veya fistülogram ve tiroglossal duktus anomalisi olan vakalarda aynı zamanda tiroid sintigrafisi ile değerlendirildi. Tiroglossal duktus anomalilerinde kist için daha çok horizontal, fistül için eliptik insizyon uygulandı. Tiroglossal duktus anomalisi olan 19 vakada (%86.3) düşük nüks oranı nedeniyle Sistrunk operasyonu, kalan 3 vakada (%13.6) ise total kitle ekstirpasyonu yapıldı. Birinci brankial yarık anomalilerinde kist için oblik, fistül için eliptik insizyon kullanıldı ve tip 2 birinci brankial yarık anomalisi olan olgularda da fasiyal sinir ortaya konarak total eksizyon yapıldı. İkinci brankial yarık anomalilerinde kist için transservikal yaklaşımla horizontal veya oblik insizyon, fistül için biri fistül etrafında eliptik, diğeri yukanda SKM adele üst 1/3' te horizontal insizyon uygulanarak total eksizyon yapıldı. Kistik higromada ise yerleşim yerine göre, submandibuler bölgede ise; 100transservikal yaklaşımla horizontal, supraklavikuler bölgede ise; yine transservikal yaklaşımla vertikal insizyon uygulanarak total eksizyon yapıldı. Dermoid kistte ise submental bölgede horizontal insizyon; internal larengoseli olan vakada ise eksternal lateral boyun yaklaşımı ile, tiroid kıkırdak seviyesinden horizontal insizyon uygulanarak total eksizyon yapıldı. Tüm olgularda ameliyat sonrası komplikasyon ve nüks araştırıldı. Postoperatif takip süresi en kısa 1 ay, en uzun ise 93 ay idi (ortalama 31.8±27.6). Konjenital boyun kitleleri; boyun orta hat ve lateral boyun kitleleri olarak gruplandınldı. Vakaların 20' sinde (%40.8) kitle orta haftaydı. Bunların 19' u tiroglossal kist ya da fistül, 1' i ise dermoid kist idi. Geri kalan 29 vakada (%59.1) ise kitle boyun lateralindeydi. Bunların 3' ünde tiroglossal kist, 11' inde ikinci brankial yank kisti, 3' ünde ikinci brankial yank fistülü, T sinde birinci brankial yank fistülü, 2' sinde de birinci brankial yarık kisti saptandı. Lateral boyun kitleleri arasında 1 hasta da laringosel, 2 hasta da kistik higroma olduğu saptandı. Ultrasonografi kistik lezyonlan belirlemede; bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme ise kistik lezyonlann cerrahi sınırlanm belirlemede önemli bir tanı aracı iken, fistül oluşumlarında daha sınırlı bilgi sağladı. Tüm olgularda lezyon tam olarak rezeke edildi. Postoperatif komplikasyon olarak; tiroglossal duktus anomalisi olan vakalann 11' inde (%50) disfaji, 4' ünde (%18.1) lokal yara yeri enfeksiyonu ve 2' sinde (%9) geçici solunum sıkıntısı gelişti. Birinci brankial yank anomalisi olan bir olguda ise tatuaj gelişti. İkinci brankial yank anomalisi, kistik higroma, dermoid kist ve laringoseli olan olguların hiçbirinde komplikasyon gelişmedi. 1-93 aylık (ortalama 31.8+27.6) takip süresince birinci brankial yank fistülü nedeniyle öpere olan 2 hastada sırasıyla 20 ve 82. aylarda, tiroglossal fistül nedeniyle öpere olan yine 1 hastada 93. ayda nüks saptandı. 0 Bizim sonuçlanınız; geçmiş yıllarda yapılan çalışmaların sonuçlan ile karşılaştırıldığında, onlara eşit ve daha başarılı görünmektedir. Ancak bizim hasta sayımızın sınırlı olması nedeniyle 101daha anlamlı sonuçlar elde etmek için, çok sayıda vakanın incelendiği geniş kapsamlı çalışmalar yapılması gerekmektedir. 102 | |
dc.description.abstract | 8. SUMMARY : In this study our aim is to investigate the patients; who were administrated to our service and who were operated for the diagnose of thyroglossal anomaly, first and second branchial cleft anomalies, cystic higroma, dermoid cyst and laryngocele; for gender, age, symptoms, symptom periods, localization, diagnose methods, principles of treatment, preoperative diagnose, histopathologic diagnose, operation complications, postopertive follow-up and recurrence retrospectively. In the study which was performed for patients treated for congenital neck mases between July 1997 and December 2005 in Otolaryngology Department of Meram Medical Faculty, Selçuk University; total 52 patients ( 28 female %53.8 - 24 male %46.2 ) aged between 3-62 and who were diagnosed for congenital neck mases clinically and radiologicalry were investigated ( mean age 23.9±15.5 years). 49 patients (%94.2) who were performed surgery were included in the study whereas 2 patients (%3.8) externated for self desire and 1 patient (%1.9) who was given medical treatment, whose operation delayed further time were excluded. All patients were evaluated with detalied history, routine ear-nose-throat examination, ultrasonography (USG), computed tomography (CF), magnetic resonance imaging (MRG) and/or fistulography. Patient with thyroglossal duct anomally were examined with thyroid sinography also. In thyroglossal duct anomalies horizontal incision for cyst and eliptic incision for fistula was performed. In 19 patients (%86.3) with thyroglossal duct anomally Sistrunk procedure was made because of low recurrence rate. In the other to 3 patients (%13.6) total mass extirpation was made. In first branchial cleft anomalies oblique incision for cysts and eliptic incision for fistula was performed and type 2 anomalies total excision was made after identification of facial nerve. In second branchial cleft anomalies total excision was performed by application of horizontal or oblique incision with transservical approach for cyst and one eliptic incision surrounding fistula 103and the other horizontal incision upper 1/3 sternocleidomastoid muscle. In cystic hygroma total excision was made according to localization; if in submandibular region horizontal incision with transservical approach, if in supraclavicular region vertical incision was made with transservical approach again. In dermoid cyst total excision was made with horizontal incision in submental region. In patients with internal laryngocele total excision was performed with horizontal incision through thyroid cartilage level by external lateral neck approach. In all patients postoperative complications and recurrence were investigated. Postoperative shortest follow-up was 1 month and longest follow-up was 93 months ( mean 31.8+27.6 months ). Congenital neck masses were grouped as middle neck line masses and lateral neck masses. In 20 patients (%40.8) mass was in the middle. 19 of them were thyrogloosal cyst or fistula and 1 of them was dermoid cyst. In the other to 29 patients (%59.1) mass was in the lateral neck. 3 of them were thyroglossal cyst, 11 of them were second branchial cleft cyst, 3 of them were second branchial cleft fistula, 7 of them were first branchial cleft fistula, 2 of them were first branchial cleft cyst. 1 patient had laryngocele, 2 patients had cystic hygroma in lateral neck masses. Ultrasonography (USG) was an important diagnose tool for identification of cystic lesions. Computed tomgraphy (CT) and magnetic resonance imaging (MR1) were important in demonstrating surgical limits of cysts whereas they had limitted value in fistulaes. Lesion was totally excised in all patients. In patients with thyroglossal duct anomaly 11 had (%50) disphagie, 4 had (%18.1) local wound infection and 2 had (%9) temporary respiration problem as postoperative complications. In occured 1 patient with first branchial cleft anomaly had stain. No complications occured in patients with second branchial cleft anomaly, cystic hygroma, dermoid cyst and laryngocele. In the period of 1-93 month ( mean 31.8±27.6 months ) follow-up occured 2 patients operated for first branchial cleft fistula had recurrence in 20 and 82 months, 104respectively. The occured 1 patient operated for thyroglossal duct fistula had recurrence in 93 month. When compared with recent studies our results seem to be equal or more successful. Because our patient number is limited, comprehensive investigations should be performed in order to get more efficiency results. 105 | en_US |
dc.language | Turkish | |
dc.language.iso | tr | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/embargoedAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Kulak Burun ve Boğaz | tr_TR |
dc.subject | Otorhinolaryngology (Ear-Nose-Throat) | en_US |
dc.title | Konjential boyun kitleleri | |
dc.type | doctoralThesis | |
dc.date.updated | 2018-08-06 | |
dc.contributor.department | Diğer | |
dc.identifier.yokid | 194755 | |
dc.publisher.institute | Meram Tıp Fakültesi | |
dc.publisher.university | SELÇUK ÜNİVERSİTESİ | |
dc.type.sub | medicineThesis | |
dc.identifier.thesisid | 171454 | |
dc.description.pages | 115 | |
dc.publisher.discipline | Diğer | |