dc.description.abstract | 105 ÖZET Bu çalışmanın amaçlarından birisi de, tirotoksik hastalara uygulanan tedavi modellerinin sonuçlarının ortaya çıkarılması ve bu tedavi modellerinin birçok yönden birbirleri ile karşılaştırılması- dır. Çalışmamızda, yaş ortalaması 43.41 ± 14.01 (yaş aralığı 14-82) olan 474' ü (%73.9) kadın, 167» si (%26.1) erkek olamak üzere 641 tirotoksik hasta çeşitli yönleri ile incelenmiştir. Bu hastaların 320' sine (%49.9) Basedow-Graves, 175' ine (%27.3) MNTG, ill* ine (%17.3) OTN, 21'ine (%3.3) Jodbasedow, 10'una (%1.6) tiroidit, 4'üne (%0.6) tiroid Ca tanıları konulmuştur (Tablo 6) (Grafik 1). Basedow-Graves ' in MNTG ve OTN' e göre anlamlı olarak daha gençlede görüldüğü belirlenmiştir (p<0.001). Materyelimizi oluşturan hastalar en çok (%33.3) Marmara Böl gesinden gelmişlerdi (Grafik 3). Hastalarımızda tespit edilen şikayet ve fizik muayene bul gularının tümü kaydedildi (Tablo 7). Hastalarımızın en çok çarpıntı (%92.4) ve terlemeden (%88.3) yakındığı saptanmıştır. Ateş, ishal ve hiperdefekasyon şikayetlerinin ise çok seyrek olduğu görülmüştür (Tablo 7). Hastaların %8.6'sında nabız basıncının arttığı, %4.5'inde ise dakika nabız sayısının 80' in altında olduğu belirlenmiştir. Tirotoksik hastaların çoğunda (%50.6) guvatr derecesinin Derece-II olduğu görülmüştür (Grafik 5) (Tablo 8). Graves li hastalarda en sık karşılaşılan (%39.4) göz bulgusunun, Amerikan Tiroid Derneği sınıf lamasına göre Sınıf -3 Derece-a olduğu belirlenmiştir (Grafik 6) (Tablo 9). Crroks-Wayne indeksine göre, 5 (%0.8) hastanın ötiroid, 29 (%4.5) hastanın şüpheli hipertiroid olduğu tespit edilmiştir (Grafik 4). Tedavi öncesi, alkali fosfataz düzeyine bakılan tirotoksik hastaların %58.9'unda, enzim değerinin normalden yüksek olduğu106 saptanmıştır (Tablo 12). Kolesterol düzeyine bakılan hastaların 15' inde (%5.5), serum kolesterol değeri 120 mg/dl'den daha düşük bulunmuştur. Düşük kolesterollü tirotoksik hasta grubunun kadın/ - erkek oranının diğer gruba göre erkek leyhine değiştiği belirlen miştir (p<0.05). Hastaların yaşı ile T3 ve T4 düzeyleri arasında anlamlı bir korelasyon tespit edilememiştir (p>0.05) (Grafik 8). Klinik derece lendirme ile T3 arasında pozitif korelasyon olduğu görülmüştür (r=0.2534, p<0.001) (Grafik 9). Nabız dakika sayısı ile T3 düzeyi arasında ileri derecede anlamlı poz it if korelasyon bulunmuştur (r=0.2321, p<0.001). Guvatrın büyüklük derecesi ile T3 ve T4 düzey leri arasında da bir ilişki bulunamamıştır (p>0.05) (Grafik 10). Alkali fosfataz düzeyleri normalden yüksek olan hipertiroidili hastaların T3 düzeyleri, normal olan gruba göre anlamlı olarak daha yüksek bulundu (p<0.05). Nabız basıncı artmış olan hastaların ortalama T3 düzeylerinin, nabız basıncı artmamış gruba göre anlamlı olarak daha yüksek olduğu ortaya çıkarılmıştır (p<0.05). 49 (%7.6) hastada T3-toksikozu, 41 (%6.4) hastada da T4-toksikozunun mevcut olduğu belirlenmiştir (Tablo 14). Jodbasedow ' lu hastaların, 24 saatlik RAIU değerleri Basedow- Graves, MNTG ve OTN'lü hastalarınkinden oldukça düşük bulunmuştur (p<0.001). İyot anamnezi müspet olan tirotoksik hastaların 24 saatlik RAIU değerlerinin iyot anemnezi negatif olanlara göre daha düşük olduğu görülmüştür (p<0.001). Çalışmaya aldığımız tirotoksik hastaların 17' sinde (%4) 24 saatlik RAIU değeri 20'nin altında bulunmuştur. Düşük uptake' li tirotoksikozun erkeklerde daha sık olduğu saptanmıştır. (p<0.001). Öte yandan Jodbasedow'lu hastalarda, düşük uptake insidensinin, diğer tirotoksikozlara göre çok yüksek olduğu tespit edilmiştir (p<0.001). Antitiroid ilaç olarak PTU kullanan hastaların %11'inde, MM kullanan hastaların %20.5'inde çeşitli ilaç yan etkileri görülmüştür (Tablo 18). Deri ile ilgili yan etkilere ise MM alan hastalarda, PTU107 alanlara göre daha sık rastlanmıştır (p<0.05). Ötiroid olma süresi bakımından PTU ile MM arasında anlamlı bir fark tespit edilememiştir (p>0.05). Bütün tirotoksik hastaların 129'u (%20.1) amleiyat edilmiştir (Tablo 19). Ameliyat edilen hastaların 18' inde (%14) çeşitli cerrahi komplikasyonlar görülmüştür (Tablo 21). 180 (%28.1) hastaya RAİ tedavisi uygulanmıştır (Tablo 22). Bu tedavi modelinin uygulandığı hastaların 35' inde (%19.4) bazı komplikasyonlar ortaya çıkmıştır (Tablo 24). RAİ tedavisi uygulanan MNTG'lı hastaların %73.6'sı remisyona girmiştir, %26.4'ü de remsiyona girmemiştir. Buna karşın ameliyat edilen MNTG'lı hastaların hepsi remisyona girmiştir (Tablo 25). MNTG'lı hastalarda cerrahi tedavi sonrası nüks ihtimalinin RAİ tedavisine göre daha fazla olduğu saptanmıştır (p<0.01). MNTG'da RAİ tedavisinden sonra hipotiroidiye cerrahi tedaviye göre daha sık rastlanmıştır, ancak bu sonuç istatistiksel olarak anlamlı bulun mamıştır. (p>0.05). RAİ tedavisive cerrahi tedavi uygulanan OTN'lü hastaların hepsi remisyona girmemiştir (Tablo 25). Basedow-Graves hastalığında antitiroid ilaç olarak en fazla PTU kullanılmıştır (Tablo 17). Bu hastalıkta antitiroid tedvaiye or talama olarak 15.13 ± 16.23 ay süre ile devam edilmiştir. Antitiroid ilaç kesildikten sonra 6. ayda hastaların %65.5'inin remisyonda olduğu görülmüştür, %35.5'inin ise resmiyona girmediği saptanmıştır (Tablo 25). Antitiroid tedavi ile remisyona giren hastalar ile girmeyen hastalar arasında yaş ortalaması, T3 düzeyi, T4 düzeyi, T3/T4 oranı ve 24 satlik RAIU'i yönünden anlamlı bir fark buluna mamıştır (p>0.05). İzlenen süre içinde remisyonda hastalarla, nükseden hastalar arasında yaş ortalaması, klinik derecelendirme, T3 düzeyi, 24 satlik RAIU, Derece-0 guvatr açısından anlamlı bir fark tespit edilememiştiur (p>0.05). RAİ tedavisi uygulanan Basedow-Graves ' li hastaların tedavinin 6. ayındaki remisyon oarnının %78, cerrahi tedavi uygulanan Graves-108 'li hastaların ise 6. aydaki remisyon oranının %90.5 olduğu tespit edilmiştir (Tablo 25). Based ow-Gra ves ' li hastalar, RAİ tedavisi ile antitiroid teda viye göre sık remisyona girmişlerdir (p<0.05). Cerrahi tedavi sonrası remisyon oranı, antitiroid tedavi sonrası remisyon oranından daha yüksek bulunmuştur (p<0.05). RAİ tedavisi ile cerrahi tedavi arasında remisyon oranı açısından fark saptanmamıştır (p>0.05). Antitiroid tedavi ile remisyona giren Graves 'li hastaların, RAİ tedavisi ile remisyona girenlerden daha fazla nüksettiği görülmüştür (p<0.01). Cerrahi tedavi ile antitiroid tedavi arasında nüks oranı açısından anlamlı bir fark bulunamamıştır (>0.05). öte yandan, RAİ tedavisi uygulanan Graves 'li hastalarda antitiroid tedavi hastalara göre çok sık hipotiroidi meydana gelmiştir (p<0.001). | |