Show simple item record

dc.contributor.advisorAlagöl, Faruk
dc.contributor.authorKahraman, Hakkı
dc.date.accessioned2023-09-26T11:16:13Z
dc.date.available2023-09-26T11:16:13Z
dc.date.submitted2018-08-06
dc.date.issued1990
dc.identifier.urihttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/749190
dc.description.abstract105 ÖZET Bu çalışmanın amaçlarından birisi de, tirotoksik hastalara uygulanan tedavi modellerinin sonuçlarının ortaya çıkarılması ve bu tedavi modellerinin birçok yönden birbirleri ile karşılaştırılması- dır. Çalışmamızda, yaş ortalaması 43.41 ± 14.01 (yaş aralığı 14-82) olan 474' ü (%73.9) kadın, 167» si (%26.1) erkek olamak üzere 641 tirotoksik hasta çeşitli yönleri ile incelenmiştir. Bu hastaların 320' sine (%49.9) Basedow-Graves, 175' ine (%27.3) MNTG, ill* ine (%17.3) OTN, 21'ine (%3.3) Jodbasedow, 10'una (%1.6) tiroidit, 4'üne (%0.6) tiroid Ca tanıları konulmuştur (Tablo 6) (Grafik 1). Basedow-Graves ' in MNTG ve OTN' e göre anlamlı olarak daha gençlede görüldüğü belirlenmiştir (p<0.001). Materyelimizi oluşturan hastalar en çok (%33.3) Marmara Böl gesinden gelmişlerdi (Grafik 3). Hastalarımızda tespit edilen şikayet ve fizik muayene bul gularının tümü kaydedildi (Tablo 7). Hastalarımızın en çok çarpıntı (%92.4) ve terlemeden (%88.3) yakındığı saptanmıştır. Ateş, ishal ve hiperdefekasyon şikayetlerinin ise çok seyrek olduğu görülmüştür (Tablo 7). Hastaların %8.6'sında nabız basıncının arttığı, %4.5'inde ise dakika nabız sayısının 80' in altında olduğu belirlenmiştir. Tirotoksik hastaların çoğunda (%50.6) guvatr derecesinin Derece-II olduğu görülmüştür (Grafik 5) (Tablo 8). Graves li hastalarda en sık karşılaşılan (%39.4) göz bulgusunun, Amerikan Tiroid Derneği sınıf lamasına göre Sınıf -3 Derece-a olduğu belirlenmiştir (Grafik 6) (Tablo 9). Crroks-Wayne indeksine göre, 5 (%0.8) hastanın ötiroid, 29 (%4.5) hastanın şüpheli hipertiroid olduğu tespit edilmiştir (Grafik 4). Tedavi öncesi, alkali fosfataz düzeyine bakılan tirotoksik hastaların %58.9'unda, enzim değerinin normalden yüksek olduğu106 saptanmıştır (Tablo 12). Kolesterol düzeyine bakılan hastaların 15' inde (%5.5), serum kolesterol değeri 120 mg/dl'den daha düşük bulunmuştur. Düşük kolesterollü tirotoksik hasta grubunun kadın/ - erkek oranının diğer gruba göre erkek leyhine değiştiği belirlen miştir (p<0.05). Hastaların yaşı ile T3 ve T4 düzeyleri arasında anlamlı bir korelasyon tespit edilememiştir (p>0.05) (Grafik 8). Klinik derece lendirme ile T3 arasında pozitif korelasyon olduğu görülmüştür (r=0.2534, p<0.001) (Grafik 9). Nabız dakika sayısı ile T3 düzeyi arasında ileri derecede anlamlı poz it if korelasyon bulunmuştur (r=0.2321, p<0.001). Guvatrın büyüklük derecesi ile T3 ve T4 düzey leri arasında da bir ilişki bulunamamıştır (p>0.05) (Grafik 10). Alkali fosfataz düzeyleri normalden yüksek olan hipertiroidili hastaların T3 düzeyleri, normal olan gruba göre anlamlı olarak daha yüksek bulundu (p<0.05). Nabız basıncı artmış olan hastaların ortalama T3 düzeylerinin, nabız basıncı artmamış gruba göre anlamlı olarak daha yüksek olduğu ortaya çıkarılmıştır (p<0.05). 49 (%7.6) hastada T3-toksikozu, 41 (%6.4) hastada da T4-toksikozunun mevcut olduğu belirlenmiştir (Tablo 14). Jodbasedow ' lu hastaların, 24 saatlik RAIU değerleri Basedow- Graves, MNTG ve OTN'lü hastalarınkinden oldukça düşük bulunmuştur (p<0.001). İyot anamnezi müspet olan tirotoksik hastaların 24 saatlik RAIU değerlerinin iyot anemnezi negatif olanlara göre daha düşük olduğu görülmüştür (p<0.001). Çalışmaya aldığımız tirotoksik hastaların 17' sinde (%4) 24 saatlik RAIU değeri 20'nin altında bulunmuştur. Düşük uptake' li tirotoksikozun erkeklerde daha sık olduğu saptanmıştır. (p<0.001). Öte yandan Jodbasedow'lu hastalarda, düşük uptake insidensinin, diğer tirotoksikozlara göre çok yüksek olduğu tespit edilmiştir (p<0.001). Antitiroid ilaç olarak PTU kullanan hastaların %11'inde, MM kullanan hastaların %20.5'inde çeşitli ilaç yan etkileri görülmüştür (Tablo 18). Deri ile ilgili yan etkilere ise MM alan hastalarda, PTU107 alanlara göre daha sık rastlanmıştır (p<0.05). Ötiroid olma süresi bakımından PTU ile MM arasında anlamlı bir fark tespit edilememiştir (p>0.05). Bütün tirotoksik hastaların 129'u (%20.1) amleiyat edilmiştir (Tablo 19). Ameliyat edilen hastaların 18' inde (%14) çeşitli cerrahi komplikasyonlar görülmüştür (Tablo 21). 180 (%28.1) hastaya RAİ tedavisi uygulanmıştır (Tablo 22). Bu tedavi modelinin uygulandığı hastaların 35' inde (%19.4) bazı komplikasyonlar ortaya çıkmıştır (Tablo 24). RAİ tedavisi uygulanan MNTG'lı hastaların %73.6'sı remisyona girmiştir, %26.4'ü de remsiyona girmemiştir. Buna karşın ameliyat edilen MNTG'lı hastaların hepsi remisyona girmiştir (Tablo 25). MNTG'lı hastalarda cerrahi tedavi sonrası nüks ihtimalinin RAİ tedavisine göre daha fazla olduğu saptanmıştır (p<0.01). MNTG'da RAİ tedavisinden sonra hipotiroidiye cerrahi tedaviye göre daha sık rastlanmıştır, ancak bu sonuç istatistiksel olarak anlamlı bulun mamıştır. (p>0.05). RAİ tedavisive cerrahi tedavi uygulanan OTN'lü hastaların hepsi remisyona girmemiştir (Tablo 25). Basedow-Graves hastalığında antitiroid ilaç olarak en fazla PTU kullanılmıştır (Tablo 17). Bu hastalıkta antitiroid tedvaiye or talama olarak 15.13 ± 16.23 ay süre ile devam edilmiştir. Antitiroid ilaç kesildikten sonra 6. ayda hastaların %65.5'inin remisyonda olduğu görülmüştür, %35.5'inin ise resmiyona girmediği saptanmıştır (Tablo 25). Antitiroid tedavi ile remisyona giren hastalar ile girmeyen hastalar arasında yaş ortalaması, T3 düzeyi, T4 düzeyi, T3/T4 oranı ve 24 satlik RAIU'i yönünden anlamlı bir fark buluna mamıştır (p>0.05). İzlenen süre içinde remisyonda hastalarla, nükseden hastalar arasında yaş ortalaması, klinik derecelendirme, T3 düzeyi, 24 satlik RAIU, Derece-0 guvatr açısından anlamlı bir fark tespit edilememiştiur (p>0.05). RAİ tedavisi uygulanan Basedow-Graves ' li hastaların tedavinin 6. ayındaki remisyon oarnının %78, cerrahi tedavi uygulanan Graves-108 'li hastaların ise 6. aydaki remisyon oranının %90.5 olduğu tespit edilmiştir (Tablo 25). Based ow-Gra ves ' li hastalar, RAİ tedavisi ile antitiroid teda viye göre sık remisyona girmişlerdir (p<0.05). Cerrahi tedavi sonrası remisyon oranı, antitiroid tedavi sonrası remisyon oranından daha yüksek bulunmuştur (p<0.05). RAİ tedavisi ile cerrahi tedavi arasında remisyon oranı açısından fark saptanmamıştır (p>0.05). Antitiroid tedavi ile remisyona giren Graves 'li hastaların, RAİ tedavisi ile remisyona girenlerden daha fazla nüksettiği görülmüştür (p<0.01). Cerrahi tedavi ile antitiroid tedavi arasında nüks oranı açısından anlamlı bir fark bulunamamıştır (>0.05). öte yandan, RAİ tedavisi uygulanan Graves 'li hastalarda antitiroid tedavi hastalara göre çok sık hipotiroidi meydana gelmiştir (p<0.001).
dc.description.abstracten_US
dc.languageTurkish
dc.language.isotr
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/embargoedAccess
dc.rightsAttribution 4.0 United Statestr_TR
dc.rights.urihttps://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
dc.subjectEndokrinoloji ve Metabolizma Hastalıklarıtr_TR
dc.subjectEndocrinology and Metabolic Diseasesen_US
dc.title641 tirotoksik hastada, klinik, laboratuvar ve tedavi sonuçlarının değerlendirilmesi
dc.typedoctoralThesis
dc.date.updated2018-08-06
dc.contributor.departmentDiğer
dc.subject.ytmHyperthyroidism
dc.subject.ytmThyrotoxicosis
dc.identifier.yokid12091
dc.publisher.instituteTıp Fakültesi
dc.publisher.universityİSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
dc.type.submedicineThesis
dc.identifier.thesisid12091
dc.description.pages137
dc.publisher.disciplineDiğer


Files in this item

FilesSizeFormatView

There are no files associated with this item.

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Except where otherwise noted, this item's license is described as info:eu-repo/semantics/embargoedAccess