Besinlere karşı gelişen allerjik reaksiyonların tanısında in vitro (cilt) testlerinin günümüzdeki değeri

Abstract

- 76 - ÖZET Dünyada ve memleketimizde çeşitli nedenlere bağlı olarak besin allerjisi reaksiyonları gün geçtikçe çoğalmaktadır. Bu nedenle konu gittikçe önem kazanmakta ve tedavi imkânının bu lunmaması nedeniyle konunun çözümü, 9orumlu besinlerin bulunup diyetten uzaklaştırılmasına dayanmaktadır. Çalışmamızda, besin ali er j ilerinin saptanmasında yapımı en kolay, pratik, ucuz ve güvenli tekniğin deri testleri olması göz önünde bulundurularak; in vivo (deri) çizgi testi uygulanmıştır» önce besin allerjisi konusunda genel bilgi olarak; besin allerjisinin tarifi ve sınıflandırılması yapılmış sonra, besin allerjisinin tarihçesi, hereditenin rolü, yalancı ve gerçek be sin allerjilerjol? etkileyen faktörler, klinik belirtileri ve saptanmasında bugün için değeri olan in vivo ve in vitro met od lar gözden geçirilmiştir. Çalışmada çeşitli besinlere karşı allerjik reaksiyon anamnezi veren 30 hastada, elimizdeki olanaklara göre in vivo test olarak cildi çizerek uygulanan deri testleri; in vitro yön tem olarak da total Ig E (serum) tayini yapılmıştır. Ayrıca bu hastaların hepsinde periferik kandaki eozinofil lökosit oranı ölçülmüştür. Hastalarımızda uyguladığımız in vivo ve in vitro testlerle elde edilen bulgular; hasta anamnezi ile karşılaştırılıp litera tür bilgilerinin ışığı altında tartışılarak, aşağıdaki sonuçlara varılmıştır: 1- Hastaların duyarlı olduklarını bildirdikleri besinlerle uygulanan deri testleri ile anamnez arasında büyük bir paralelizm bulunmakta; bu oran bulgularımıza göre, bazı besinlerde % 90 a ulaşmaktadır. Yani deri testleri, kişilerdeki besin duyarlığını % 90 a ulaşan bir değerde yansıtmaktadırlar.- 77 - 2- Ancak bu durum besinlerin cinslerine göre farklılıklar arzetmektedirler. örneğin balık, inek sütü, yumurta ve taneli be sinlerle yapılan deri testleri % 100 e ulaşan bir değerde uygun luk gösterirken; katkı maddelerinde ise bu oran % 16,7 gibi düşük derecede olmaktadır. 3- Total serum Ig E seviyesi ve eozinofil lökosit oranında ki yükselmelerin besin allerj ilerinin teşhisinde tek başlarına değerleri yoktur. Bu iki test; besin allerj ilerinin saptanmasın da,' diğer metodlara bir dereceye kadar yardımcı olabilmektedir ler. 4- Ancak herhangibir besine karşı, serumdaki spesifik Ig E grubu reaj enlerin yükseldiğinin saptanması, o maddeye karşı ger çek besin allerjisinin delili olabilir. Fakat günümüzde (birkaç besin dışında) henüz pratik uygulamada hazır ki tier bulunmadığı için bu yöntem rutin şekilde kullanılamamaktadır. Diğer taraftan bu bulgunun negatif olması besine karşı duyarlık bulunmadığını göstermemektedir. Çünkü serumda çok düşük değerlerde olaa bile, mast hücrelerindeki reseptörlere bağlı bulunabileceğinden nega tif kalması kesin bir anlam ifade etmemektedir.

- 78 - SUMMARY Reactions to food allergy are becoming gradually more frequent both in the world and in this country» due to various factors. Thus this subject becomes increasingly more important and the solution of the problem depends on the detection and elimination of responsible foodstuffs because no medical treat ment is available. In the present study, in vivo (skin) streak tests were performed, because it was considered that these skin tests are easily applicable, practical, not very expensive and reliable. First, a description and classification of food allergy were made, then the history of food allergy, the role of here dity were reviewed as well as factors influencing false and true food allergy, the clinical signs and symptoms, were des cribed followed by a description of in vivo and in vitro methods valuable in the detection of this condition. In vivo skin (streak) tests were performed in 30 patients with a history of allergic reactions to various and total serum Ig E was determined as an in vitro method. Moreover, the ratio of eosinophyl leucocytes in peripheral blood was measured in all of these patients. Results obtained in vivo and in vitro tests were compared with history öf the patients and discussed in the light of the relevant literature. The following conclusions were reached : 1. A considerable correlation exists between the skin tests performed with foodstuffs to which the patients report to be sen- sitive and their history. This ratio, according to our findings is as high as 90 % with certain foodstuffs. This means that skin- 79 - tests reflect the Individual sensitivity to foods in a porpor- t ion of 90 %. 2- But this condition presents certain variations depen ding on the Kind of foodstuffs. For example, skin tests perfor med with fish, cow milk, egg and corn present a degree of corre lation reaching 100 %, while this ratio remains as low as 16,7 % in the case of additives. 3- An increase in the total serum Ig E level and in the ratio of eosinophyl leucocytes hâs not any value in itself in the diagnosis of food allergies, but this observation may be somewhat helpful along with other methods. 4- A definite increase in the serum specific Ig E reagents may be absolute evidence for the existence of a food allergy to MtM >. NM^nUhH)! Ml».* Mil` HIxIIih.) İH MtMfı t i.?,..« I.! « -i. 'ill i..- I -i fjg)(. E))})qt.t4H<i0H nr«l`»«r«ifur ıriıiilı;ıtr linn lojt.tj(<l i ur tt n«i foudaluf To) net» not aval lablo ot. H'oooııl, <m I ho..Idai I. an. I, a negative result does not necessarily lndicnto un ubsonce of. moii- sitivity to that food. The presence of lg E in the serum even in very low levels, has not any significance because Ig E may be bound to the receptors of the Mast cells.