Türk Hizbullahı'nın yakın gelecekte Türkiye'nin ulusal güvenliğine etkilerinin analizi

Abstract

Türkiye uzun yıllardır yıkıcı ve bölücü faaliyetlere karşı savaşını sürdürmektedir. Bu faaliyetlerin en dikkat çekeni, etnik köken temelinden hareket eden Marksist-Leninist terör örgütü PKK'nın yürüttüğü terörhareketleridir. Bu terör örgütü yaklaşık 30 senedir Türkiye'ye maddi manevi birçok kayıp yaşattığından tehdit sıralamasında bir numarada yer almaktadır. Fakat 1980'lerin başında, bütün gözler bu terör örgütündeyken din motivasyonlu bir terör örgütü daha oluşmaya başlamış ve gizlilik ilkesine sonuna kadar bağlı bu terör grubu uzun süre dikkatleri üzerine çekmeden yapılanmasını oluşturabilmiştir. 1979 İran İslam Devrimi'nden sonra Türkiye'de de birçok kişi ve grup, şeriat düzenini getirebileceklerine ve bunun için cihat etmeleri gerektiğine inanmaya başlamışlardır. Bu gruplardan

Turkey, for decades, continues her war against the subversive and separatist activities. The most remarkable of these activities is the struggle of PKK, the Marxist – Leninist terrorist organization, based on ethnicity. Because of this terrorist organization Turkey, nearly the last thirty years, has experienced loss also tangible and intangible; it takes the first place in the threat rankings. However, early in eighties; while the whole attention of the people on this organization, a religious background another terrorist organization had began to occur, and this terrorist group which was completely loyal to the privacy principle, could create its structuring without attracting any attention. After the Iranian Islamic revolution, in 1979, a lot of people also in Turkey started to believe that they need to jihad and so they would change the political regime to Sharia order. Some of these groups, for example