dc.description.abstract | Kapasite geliştirme, yoksullukla mücadele, eğitim, sağlık gibi temel insan hakları ile bağlantılı alanlarda yaygın olarak temellenmiş ve biçim kazanmış olmakla birlikte; son dönemlerde neredeyse tüm disiplinlerde öne çıkan bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımın daha geniş bir açılımla koruma alanına taşınması düşüncesi, güncel miras çalışmalarının dikkat çekici konu başlıkları arasında değerlendirilebilir. Kültürel mirasa ve anahtar aktörlerine dair yenilikçi, kapsayıcı ve sağaltıcı bir yöntem arayışı olarak kapasite geliştirme; bu yönüyle, kişi ve toplulukların bilgi, beceri, yeti ve davranışlarının iyileştirilmesi, kurumsal/örgütsel yapıların güçlendirilmesi ile miras ve bağlamı arasındaki ilişkinin dinamikleştirilmesi gibi çeşitli konu başlıkları dahilinde çerçevelenmektedir.Bu esas çerçeve kapsamında biçimlenen tez araştırması, odağını kapasite geliştirme yaklaşımı ve Dünya Mirası Kapasite Geliştirme Stratejisi'nde sözü geçen ana temalar arasında yer alan `yerel toplulukların dahiliyeti, sivil toplum kuruluşları ve yönetim sürecinde yer alan diğer paydaşlar` ile bağlantılı bir katılım düşüncesi ekseninde belirlemektedir. Bu ikincil odaklanma ile bağlantılı örneklem seçiminde, miras topluluklarının kültürel yaratımlarına etkin ve gündelik bir biçimde devam ettikleri kentsel kültürel miras alanlarının değerlendirilmesi uygun bulunmuştur. Hem küresel-yerel yaklaşımların ölçekler arası tartışmalarla araştırmaya katacağı zenginlik hem de çalışma sonucunda elde edilen verilerin mevcut alan yönetim süreçleri dahilinde daha somut yaklaşımlar geliştirilmesinde kullanılabilmesi bakımından Türkiye'de bulunan Dünya Mirası Alanları öncelenmiştir. Bu kriterleri uygun biçimde sağladığı düşünülen Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı, araştırmanın ana örneklemi olarak belirlenmiştir. Çalışma, bu önemli kültürel peyzaj içerisinde gündelik yaşamın ve buna bağlı olarak miras-topluluk ilişkilerinin faal şekilde biçimlenmeye devam ettiği çok katmanlı kent çekirdeğini esas almıştır. Bu sınırlar dahilinde, gerekli görülen yerlerde daha doğru değerlendirmeler yapabilmek adına ise yapı, mahalle ve kent düzeylerine ilişkin ayrışmalara gidilmiştir. Süreç, bu kapsamıyla, çok katmanlı kentin sahip olduğu kapasiteye dair ölçeksel ayrışmaların gözetildiği bütüncül bir kurgu olarak nitelendirilebilir.Bu bağlamda, çalışmanın öncelikli amaçları arasında kapasite geliştirmenin kültürel mirasın korunması alanına uyarlanması ve yaklaşımın öngördüğü kavramsal çerçevenin buradaki karşılığının detaylı bir biçimde irdelenmesi yer almaktadır. Bu irdelemenin, yerle ilişkili anahtar aktörlerin belirlenmesi, kültürel mirasın korunmasında etkin bir unsur olarak kabul edilebilecek katılımla ilişkili kapasitenin anlaşılması, yorumlanması ve arzu edilen birikim doğrultusunda mevcut durumlarının iyileştirilmesine yönelik kurgular geliştirilmesi gibi esasları içerdiğini öne sürmek mümkündür. Söz konusu iyileştirmenin gerçeklenmesine dair temel aşama ise; kuşkusuz, örneklem alanının ve alanla ilişkili anahtar aktörlerin ihtiyaçlarıyla uyumlu bir kapasite geliştirme yaklaşımı belirlenmesidir. Bu belirleme süreci, tez araştırmasının nedensel çerçevesi ile bağlantılı olarak gerek koruma, kapasite geliştirme ve katılım arasındaki kavramsal bağlantılılığın anlaşılması bakımından çeşitli açılımlar sağlamakta gerekse ilgili referans çerçevesinin bağlamsallaştırılması ve yere özgü dinamikler ekseninde ele alınmasını mümkün kılmaktadır. Araştırmanın taşıdığı, alana ilişkin somut bir kuramsal katkı sağlama endişesinin yanı sıra gerçekleştirilen destekleyici çalışmaların Bergama'da çeşitli gruplar arasında kültürel miras farkındalığını artıracak ve iş birliği süreçlerini güçlendirecek kolaylaştırıcı uygulamalar olarak tasarlandığı ifade edilebilir. Bu çalışmalarla da bağlantılı olarak; Bergama'nın sahip olduğu eşsiz değerlerin korunması, sürdürülmesi ve gelecek kuşaklara aktarılmasına yönelik çoğulcu, kapsayıcı ve küresel-yerel dengesini önemseyen bir kapasite geliştirme süreci vasıtasıyla, esas olarak kültürel mirasın günümüzü ve geleceği biçimlendiren, toplumsal refaha katkıda bulunan, değerlerini yitirmeden kamu yararı ekseninde değer üretebilen bir nitelik kazanmasının olanaklılığının tartışıldığını söylemek hatalı olmayacaktır. Bu anlamda, örneklem dahilinde önerilecek olan yaklaşımın, diğer miras alanları açısından da fikir verici olması ve uzun vadede, gerekli çevresel koşulların iyileştirilmesi yoluyla arzu edilen olumlu sosyal dönüşümün sağlanması yönünde harekete geçirici bir rol üstlenmesi hedeflenmektedir.Yöntemsel açıdan ise Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından önerilen ve uluslararası mecrada yaygın olarak benimsenen beş aşamalı kapasite geliştirme metodolojisinin bir çıkış noktası olarak değerlendirildiği ifade edilebilir. Bununla birlikte, araştırmanın Bergama için önerilen sistematik kapasite geliştirme yaklaşımının belirlenmesiyle sınırlı tutulması uygun görülmüş; yaklaşımın hayata geçirilmesi ve ilgili dönüşler vasıtasıyla gerekli en iyileme çalışmalarının gerçekleştirilmesi gibi hususlar, zaman kısıtlılığı sebebiyle kapsam dışı bırakılmıştır. Araştırma kapsamında gerçekleştirilen, sistematiğin öngördüğü her bir aşamanın detaylandırılması ve mevcut literatürün koruma ve katılım ekseninde yeniden değerlendirilmesi gibi çalışmalar ise; yöntemsel çerçevenin somutlaştırılması yönünde önemli adımlardır. Bu derinleştirmeler, farklı disiplinlerde gerçekleştirilen örnek pratiklere yönelik detaylı araştırma ve irdelemelerle desteklenmiş, özellikle veri toplama ve kapasite tespiti gibi aşamalarda harmanlanmış yaklaşımları bir araya getiren bir kurgu benimsenmiştir. Tez çalışmasına özgü biçimde ortaya çıkan bu kurgu vasıtasıyla kapasite geliştirme yaklaşımının kültürel mirasın korunması alanında özelleştirilmesi mümkün olmuştur.Çalışmanın farklı aşamalarında, önerilen özgün kurgu için uygun görülen nitel ve nicel araştırma yöntemleri bir arada kullanılmıştır. Kültürel mirasın korunmasında katılımla ilişkili kapasite alanlarının belirlenmesinde anahtar kelime taraması yordamıyla belirleyicilerin tespiti, mevcut kapasitenin anlaşılmasında yerel sakinlerle gerçekleştirilen anket çalışması ve yarı yapılandırılmış görüşmeler ile bu görüşmelerin de aralarında bulunduğu çok sayıda farklı kaynaktan edinilen verilerin bütüncül yorumu bu yöntemler arasında ilk akla gelenlerdir. Benzer şekilde, hedef kapasitenin belirlenmesine yönelik olarak, araştırma için geliştirilen ölçek vasıtasıyla konuyla ilgili çalışma yapan farklı alanlardan uzmanların görüşüne başvurulması, buradan edinilen verilerin belirleyicilerin rastlanma sıklığı ve sahadaki saptamalarla karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi gibi çalışmalar, bu doğrultuda ele alınabilecek diğer unsurlardır. Son olarak, kapasite ihtiyacının anlaşılmasında ise hem araştırmacının hem de anahtar aktörlerlerin konuya ilişkin değerlendirmelerinden ve yıllara yayılan saha gözlemleri ile belge taramaları başta olmak üzere çeşitli kaynaklardan yararlanılmıştır.Çalışma sonucunda, Bergama örneklemine yönelik, bütüncül bir kapasite geliştirme yaklaşımı ortaya konulmuştur. Bu bütüncül kurgunun açığa çıkarılmasına yönelik olarak; çalışmanın kabul ettiği kapasite alanları ve belirleyiciler, anahtar aktörler ile eşleştirilerek ilgili düzeyler dahilinde sınıflandırılmıştır. Bu sınıflamalar dahilinde somutlaştırılan öngörüler, öncelikler ve elde edilen diğer veriler, yine araştırmaya özgü olarak geliştirilen bir görsel analog ölçeği kullanılarak derecelendirilmiştir. Bu sayede, kapsayıcı ve farklı uygulama takvimlerine yayılabilecek bir izlek belirlenmesi olanaklı hale gelmiştir. Araştırmanın bir diğer somut çıktısı olarak değerlendirilebilecek bu izlek yordamıyla; çalışmanın temellendiği teorik çerçeve ile farklı alanlarda gerçekleştirilen örnek pratiklerin de sağladığı rehberlik doğrultusunda, benzerliklerin ve farklılıkların saptanması, kazanılan yeni bilgilerin, deneyimin, örneklem özelinde geliştirilen yaklaşıma uyarlanması sağlanmıştır.Araştırmanın bütünü neticesinde yönteme ve kavramsal çerçeveye dair edilen çıkarımlar ise; kapasite geliştirme yaklaşımı ve bu yaklaşımın katılımla kurduğu ilişkiye dair önemli ipuçları içermektedir. Kültürel mirasın korunmasında olduğu kadar diğer çalışma alanları bakımından da geçerliliğe sahip bu esaslar, yaklaşıma ve ele alındığı bağlamsal inşalara ilişkin yeni açılımlar sağlayabilme olanaklılığı taşıdığı ölçüde değerlidir. Zira söz konusu inşalara dair sonuç bölümünde yer verilen değerlendirmeler, bağlantılı olduğu kümülatif birikimin oluşturucu unsurlarıdır ve yaklaşıma ilişkin yapılan okumaların ve olanak sahasının derinleşmesinde katkı sağlaması temenni edilmektedir. | |
dc.description.abstract | Capacity building, although fundamentally shaped in areas related to basic human rights such as poverty, education, and health, is an approach that has become a popular agenda in almost all disciplines. The idea of integrating this approach into the conservation area by gaining a broader perspective can be considered among the prominent topics of current heritage discourse. Capacity building is framed within various issues such as improving the knowledge, skills, abilities, and behaviors of individuals and communities, strengthening institutional/ organizational structures, and dynamizing the relationship between heritage and its context. Therefore, the approach should be understood mainly as a quest for an innovative, inclusive and reformative method for cultural heritage and its related key actors. This research, which is essentially shaped within the scope of the above-mentioned framework, focuses on the capacity building approach in the context of `involvement of communities, NGOs, and other stakeholders in the management process`, as mentioned in the World Heritage Capacity Building Strategy. In line with this secondary contextual focus, the case study is specified among the urban cultural heritage areas where heritage communities have a more active and daily involvement in conservation. World Heritage Sites in Turkey are prioritized both to enrich the research with global-local dichotomy through inter-scale discussions and to use the data obtained as a result of the study in developing more concrete approaches within the existing site management processes. Pergamon and its Multi-Layered Cultural Landscape, which meets these criteria appropriately, is specified as the case study. The research is based on the multi-layered urban core, where daily life and, accordingly, heritage and community relations continue to be shaped. In order to make more accurate assessments where deemed necessary, classifications within the limitations of the main framework are also made. These classifications are specified as the building, neighborhood, and city levels. In this context, the process is constituted a holistic scheme in which scale differences regarding the capacity of the multi-layered city are observed.In this context, the adaptation of the capacity building to the field of cultural heritage and a meticulous examination of the conceptual framework proposed by the approach can be named among the primary objectives of the study. It is possible to argue that this examination includes principles such as identifying key actors related to the place, understanding and interpreting the capacity of the study area, and developing constructs to improve their current situation in line with the desired objectives. Developing a capacity building approach that is compatible with the needs of the study area as well as its key actors can be considered as the main aspect of the enhancement process. While this process provides various perspectives in terms of understanding the conceptual interconnectedness between conservation, capacity building, and participation, it also further enables contextualization of the relevant reference frame as well as an evaluation in accordance with the site-specific dynamics.In addition to the concern of making a concrete theoretical contribution to the field, it can be stated that the supportive studies are designed as facilitating practices that will increase awareness of cultural heritage among various groups in Bergama and strengthen cooperation processes. The idea of a pluralistic, inclusive and global-local balance-oriented capacity building process aimed at preserving, maintaining and transferring the outstanding values of Bergama to future generations and the possibility of heritage that shapes the present and the future, contribute to social welfare, and generates value in line with the notion of public interest without losing its values is also discussed in conjunction with the mentioned scope of the study. In this sense, it is aimed that the approach proposed within the study area will provide a general understanding for other heritage areas and play a stimulating role in achieving the desired positive social transformation in the long term.From a methodological point of view, it can be stated that the five-stage capacity building framework proposed by the United Nations Development Programme (UNDP), which is also widely adopted in the international arena, is considered as a starting point. However, it is deemed appropriate to limit the research to the initial three steps, which enable the development of the proposed capacity building approach for Bergama. Issues such as the implementation of the approach and the necessary optimizations through relevant outcomes are excluded due to time constraints. The studies carried out within the scope of the research, such as detailing each phase of the systematics and re-evaluating the existing literature in the context of conservation and participation, are important steps towards concretizing the general methodological framework. These contributions are enriched with detailed research and analysis of exemplary practices in different disciplines. A structure that brings together hybrid approaches, especially in stages such as data collection and capacity assessment, are adopted. Through this construct, which is among the authentic outcomes of the research, it is made possible to adapt the capacity building approach to the field of conservation.Qualitative and quantitative research methods, which are deemed suitable for the proposed construct, are used together at different stages of the study. Identification of capacity indicators by keyword scanning, a survey with the local dwellers to assess the existing capacity, semi-structured interviews, and a holistic interpretation of the data obtained from many different sources, including these interviews, are among the prominent methods. Similarly, studies such as the `Capacity Building Scale Related to Participation in the Conservation of Cultural Heritage` that specifically developed for experts working on the subject to identify the target capacity, the frequency of occurrence of the indicators, and the comparative evaluation of the obtained data are other constituents that can be addressed. Finally, various sources, especially the evaluations of the researcher and key actors as well as the field observations spanning years and archival research, are used in the needs assessment.As a result of the study, a holistic capacity building approach is put forward for the case of Bergama. In order to achieve this holistic construct, the capacity areas and their indicators as accepted by the study are linked with key actors and classified within the relevant levels. Within these classifications, embodied recommendations, priorities and all relevant data obtained during the research are articulated with the help of a visual analog scale developed, again specifically for the study. In this way, an inclusive and suitable path that allows different implementation periods is specified. This path can be considered as another concrete outcome of the research. In line with the guidance provided by the theoretical framework of the study and the exemplary practices in different fields, the similarities and differences are determined and the construct is compared based on the global-local framework to ensure that the knowledge and experience gained are adapted to the approach proposed for the study area.The idea behind any capacity building approach, as in the case of Bergama, is that the proposal is theoretical in nature and the possible problems that may be encountered in practice should be eliminated with the experiences to be gained. In time, practices that are insufficient to produce the desired results should be transformed and brought to their best forms. In this respect, capacity building itself is an area of development and experience that is wide open to parameters that emerge during the implementation phase, new data and issues arising from the interaction in the field, and different solutions that can be produced for these issues. In this sense, the path should be evaluated as a proposal specific to the period and dynamics in which the study is carried out, within its own constructs and principles.However, the inferences about the methodological and conceptual framework acquired as a result of the study, contain important clues with regards to the capacity building approach and its interrelatedness with participation. These principles, which are valid for other fields of study as well as in the conservation of cultural heritage, are valuable to the extent that they provide new insights into the approach and the contextual constructions in which it is addressed. Since the inquiries about the constructions are the constituent elements of a cumulative accumulation, it is aimed to contribute to the deepening of the insights and possibilities of the approach through this research.Among the sections of the research outlined above, there is primarily a relatively long introduction that includes the objectives, limitations, and method of the study. Besides the explanation of the subjects on which the study originates and grounds, its aims are clearly stated in this section. While also explaining the scope and limits of the study, the causality in the specification of these limits is mentioned. Last but not least, an important part is devoted to the detailed explanation of the authentic methodology that the research provides. The proposed system is comprehensively explained with all its sub-stages, and the reasons for selection are explained for each stage. The main subject of the second part of the study can be summarized as the theoretical framework of capacity building. First, explanatory information such as the definition of the concept of capacity, capacity building, its historical development, and its constituent elements are given. Again, in this context, terms such as capacity needs, gaps, challenges that are widely used are explained and some capacity building practices are briefly exemplified. Following this, the reflection of capacity building in the field of cultural heritage and the approaches of leading institutions on the subject are presented. In the third section, the focus is on the notion of participation, and participation in the conservation of cultural heritage in particular. In this part, conceptual discussions on the subject are addressed. Thereafter, classifications are made regarding the key capacity areas related to participation in the conservation of cultural heritage as accepted by the study. The capacity indicators as well as the data obtained through the scale conducted with the experts on the effectiveness of these indicators are presented. Finally, in the last part of this section, domestic and foreign practices that exemplify the theoretical framework, as well as their evaluations are included.The fourth part focuses directly on the case study. After sharing some general background information about Bergama, thorough evaluations are presented about the cultural values and significance of this unique settlement. Complementing these assessments, general capacity challenges of the field are also highlighted and additional information on local participatory processes is provided. Additionally, key actors are identified and discussed as required by the capacity building framework.The fifth part of the study includes the assessments and application of the general methodology. In line with the data obtained within the scope of the research, the current and target capacity, as well as capacity needs of Bergama, are assessed and evaluated in a very comprehensive way. These evaluations are then visualized with the help of the above-mentioned analog scale and integrated capacities are revealed. Additionally, capacity building approach is put forward in line with the current and target capacities as well as the needs evaluated. The approach is directly linked with the specified needs to meet the related capacity gap and explained in conjunction with the relevant levels, capacity areas, indicators and key actors as mentioned earlier. Scale-specific priorities for proposed interventions are also presented. Lastly, the sixth part of the study includes the results related to the methods, conceptual framework and research objectives. In this part, the findings regarding the general methodological framework as well as both the concepts of capacity building and participation are stated. Similarly, possible contributions to the field by other studies following the research are uttered. | en_US |