dc.contributor.advisor | Cengiz, Erdal | |
dc.contributor.author | Tüzün, Cengiz | |
dc.date.accessioned | 2023-09-22T12:11:17Z | |
dc.date.available | 2023-09-22T12:11:17Z | |
dc.date.submitted | 2023-08-09 | |
dc.date.issued | 2023 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/738296 | |
dc.description.abstract | Bu çalışma tanınma kavramını, özgürlükle ilişkisi bağlamında Rousseau veHegel'de inceleyip karşılaştırmaktadır. Rousseau tanınma ve özgürlüğü, iki önemlikavram olan amour de soi (kendilik sevgisi) ve amour-propre (kendilik saygısı) ileaçıklamaktadır. Rousseau, insan doğasını ele alırken bireyi hipotetik olarakdeğerlendirdiği doğal ve toplumsal durum üzerinden inceler. Doğa'da sınırlı ihtiyaçlarasahip olan insan, özgürdür ve amour de soi (kendilik sevgisi) duygusuyla eylemdebulunur. Rousseau'ya göre bu duygu insanı kendi türdeşlerine karşı merhametli olmayaiterek türdeşiyle yakınlık kurmasını sağlar. İnsan aklının gelişimi, ilerleme ve mülkiyet,bireylerarası ilişkileri bir zorunluluk haline getirir. Böylece toplumsal ilişkilerin yeniduygusu amour-propre'a (kendilik saygısı) dönüşür. Amour-propre, ilkin iltihaplı biryapıdadır; çünkü sürekli olarak başkasının kanısı ve bakışına göre kendi kimliğini varetmeye çalışır. Böyle yaparak ne kendibilinci ne de özgürlük edinimi elde eder. Adalet veeşit tanınmanın gerçekleşmesi için amour-propre'un bu kusurlardan arındırılmasınıgerektirir. Rousseau, bu soruna iki yönlü bir çözüm sunar. Birinci çözüm, Emile'debireyin kusurlu amour-propre duygusunu eğitim aracılığıyla iyileştirmek ve böylece onuvicdanlı ve ahlaki bir varlık olmaya yönlendirmektir. İkinci ise Toplum Sözleşmesi'yleamour-propre'tan kaynaklı kötülüğü, genel istenç kavramı aracılığıyla çözümeulaştırmaktır. Rousseau, bireysel istencin keyfi özgürlüğünü, herkesin ortak faydasınıgözeten, eşitlik ve özgürlük durumunu sağlayacak genel istence dayalı sözleşmeci birbirlik (devlet) temelinde ortaya serer. Kaybedilen doğal özgürlük ve eşitlik durumu genelistenç üzerinden pozitif bir yasal zeminde, yeniden elde edilir.Hegel ise tanınma ve özgürlüğü daha geniş bir bağlamda ele alır. Rousseau veFichte'nin tanınma ve özgürlük çözümlemesini soyut bulur. Hegel'de tanınma(Anerkennung) ve özgürlük kavramları, tinin kendibilincini edinme tecrübesindediyalektik bir ilişkide, çift taraflı bir tanınma olarak anlaşılması gerektiğini öne sürer. Tin, toplum ve kültür dünyasında insan üzerinden kendibilincine varır. Bu bilinç iki farklıözbilincin çift taraflı dolayımıyla evrensel özbilinç şeklinde somutlaşmasıdır. Hegel'dekiBen'in Biz olduğu bu kavrayış, Rousseau'nun genel istencini de kapsayan birgenişlemedir. Hegel, Rousseau'nun genel istenç üzerinden vardığı toplum sözleşmesini,kendi Hukuk Felsefesi'nde sivil toplum momenti olarak alır. Hegel, gerçek anlamdatanınmanın, Rousseau'nun amour-propre'u patolojilerinden kurtarılmasını ancakkendisinin öne sürdüğü etik yaşamın (Sittlichkeit) kurumları aracılığıyla olabileceğinisavunmaktadır. Etik yaşamda özellikle sivil toplum bölümünde Hegel, Rousseau'nunkendilik saygısı kavramını etik irade şeklinde yani Ben'in Biz olduğu kavrayış üzerindenetik topluluğun ortak iyisine göre değerlendirerek, amour-propre'u patolojilerindenkurtarmaktadır. Böylece Hegel, Rousseau ve Fichte'den etkilenerek şekillendirdiğitanınma kavramını, adalet temelli öznelerarası ilişkilerin kurucu ögesi yapmıştır. | |
dc.description.abstract | This study examines and compares the concept of recognition in the context of itsrelationship with freedom in Rousseau and Hegel. Rousseau explains recognition andfreedom using two important concepts: amour de soi (self-love) and amour-propre (selfesteem). When examining the nature of humankind, Rousseau investigates the individualthrough the natural and social situation, which, to him, is hypothetical. Having limitedneeds in Nature, human beings are free and act with the feeling of amour de soi (selflove). According to Rousseau, this feeling drives them to be compassionate towards theirfellows and enables them to establish closeness with them. The development of the humanmind, progress, and ownership, makes interpersonal relations a necessity. Consequently,a new sense of social relations, known as amour-propre (self-esteem), arises. Amourpropre is initially inflamed; because it constantly seeks to create its own identityaccording to other's judgement and gaze. This pursuit neither allows them to gain selfconsciousness nor experience true freedom. Justice and equal recognition require theamour-propre to be free of these imperfections. Rousseau presents a two-fold solution tothis problem. The first solution, in Emile, is to heal the individual's imperfect sense ofamour-propre through education, leading them to be a conscientious and moral beings.The second solution is to solve the evil originating from amour-propre through theconcept of general will, as outlined in the Social Contract. Rousseau establishes thearbitrary freedom of individual will based on a contractual union (state) governed by thegeneral will. This arrangement ensures the common benefit of all, as well as equality andfreedom, thereby restoring the lost state of natural freedom and equality on a positivelegal basis.In contrast, Hegel considers recognition and freedom in a broader context. Hefinds Rousseau and Fichte's analysis of recognition and freedom to be abstract. Theconcepts of recognition (Anerkennung) and freedom in Hegel suggest that the spirit should be understood as mutual recognition in a dialectical relationship within theexperience of acquiring self-consciousness. In the realm of society and culture, the spiritbecomes self-conscious through human beings. This consciousness is the embodiment oftwo different self-consciousness in the form of universal self-consciousness throughmutual mediation. Hegel extends this conception of the `I` as `We,` incorporatingRousseau's general will. In his Philosophy of Law, Hegel regards the social contractreached through the general will as a moment of civil society. Hegel argues that truerecognition can only be rescued from the pathologies of Rousseau's amour-proprethrough the institutions of ethical life (Sittlichkeit) that he proposes. Particularly withinthe section on civil society, Hegel evaluates Rousseau's concept of self-esteem as theethical will, which operates according to the common good of the ethical community, andthus saves it from the pathologies of amour-propre. Thus, influenced by Rousseau andFichte, Hegel establishes the concept of recognition as the founding element of justicebased intersubjective relations. | en_US |
dc.language | Turkish | |
dc.language.iso | tr | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Felsefe | tr_TR |
dc.subject | Philosophy | en_US |
dc.title | Rousseau ve Hegel'de tanınma sorunu | |
dc.title.alternative | The problem of recognition in Rousseau and Hegel | |
dc.type | doctoralThesis | |
dc.date.updated | 2023-08-09 | |
dc.contributor.department | Felsefe Ana Bilim Dalı | |
dc.subject.ytm | Moral philosophy | |
dc.subject.ytm | Law philosophy | |
dc.subject.ytm | Human philosophy | |
dc.subject.ytm | Political philosophy | |
dc.identifier.yokid | 10222281 | |
dc.publisher.institute | Sosyal Bilimler Enstitüsü | |
dc.publisher.university | ANKARA ÜNİVERSİTESİ | |
dc.identifier.thesisid | 805115 | |
dc.description.pages | 236 | |
dc.publisher.discipline | Sistematik Felsefe ve Mantık Bilim Dalı | |