dc.contributor.advisor | Salihpaşaoğlu, Yaşar | |
dc.contributor.author | Değirmencioğlu, Burcu | |
dc.date.accessioned | 2023-09-22T11:51:45Z | |
dc.date.available | 2023-09-22T11:51:45Z | |
dc.date.submitted | 2022-04-07 | |
dc.date.issued | 2022 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/736817 | |
dc.description.abstract | Avrupa'da parçalanmış iktidar pratiğinin, üstünlük mücadelelerinin yarattığı gerilimler ve döneme hakim olan kaos hali, egemenlik anlayışının şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. İstikrarsızlığın kaynağı olarak görülen bu halden kurtuluşun yalnızca tüm güçleri ve yetkileri kendi elinde toplayan, merkezileşmiş bir devlet pratiğiyle mümkün olabileceğini ifade eden düşünürler, devletin varlık şartı olarak mutlak, sınırsız, bölünmez, devredilmez bir güç olarak egemenliği sistematikleştirmişlerdir. Devletin üç unsurundan biri olarak kabul edilen egemenlik, modern devletin omurgasını oluşturmaktadır. 1648 Westphalia Barışı ile ilişkilendirilerek Westphalian Model olarak adlandırılan egemenlik anlayışı, egemen devletlerin eşitliğine dayandığı kabul edilen devletler sistemini ifade etmektedir. Parçalanmışlığa, kaosa, istikrarsızlığa karşı çıkarak merkezileşmeyi, tek bir merkez etrafında birleşmeyi idealize eden modern devletler sistemi, yaklaşık 200 yıl sonra ortaya koyduğu bir proje ile ulusu inşa etmiş, ulus devleti meydana getirmiştir. Ulus devlet inşasında benimsenen homojenleştirme gayesi, Nasyonal Sosyalist Almanya örneğinde olduğu gibi marjinalleştirilmiş devlet pratiklerini doğurmuştur. Homojenliği önceleyen modernite dilini kullanan ve Alman ırkı odağında tektipleşmeyi hedefleyen bu totaliter rejim, II. Dünya Savaşı'na giden kapıyı aralayarak, klasik egemenlikte önemli bir kırılmayı meydana getirmiştir. Hitler Almanyası örneğinde olduğu gibi tüm dünyayı derinden etkileyen acı deneyimler Westphalian egemenlik anlayışının terki sonucunu doğurmuş ve II. Dünya Savaşı ile bambaşka bir egemenlik anlayışını gün yüzüne çıkartmıştır. II. Dünya Savaşı'nın ardından oluşturulan uluslararası örgütler ve metinler aracılığıyla `barış ve güvenlik`, `ekonomi` ve `insan hakları` üzerine inşa edilen yeni dünya düzeni, ulus devletlerin silikleştiği, belirli ve sınırlı alanlarda homojenleştirmenin, uyumlaşmanın ve entegrasyonun gerçekleştirilmeye çalışıldığı yeni bir egemenlik anlayışını meydana getirmiştir. II. Dünya Savaşı'nın ardından ortaya çıkan yeni egemenlik anlayışı devletin yapısını, hukuk sistemini, devlet birey ilişkilerini ve uluslararası ilişkileri doğrudan etkileyerek, devletler pratiğini önemli bir değişime uğratmıştır. | |
dc.description.abstract | The tensions created by the fragmented power practice and struggles for supremacy in Europe and the state of chaos that dominated the period played an important role in shaping the understanding of sovereignty. Philosophers, who stated that salvation from this situation, which is seen as the source of instability, can only be possible with a centralized state practice that gathers all powers and authorities in its own hands, systematized sovereignty as an absolute, unlimited, indivisible, inalienable power as the condition of the state's existence. Sovereignty, which is accepted as one of the three elements of the state, constitutes the backbone of the modern state. The understanding of sovereignty, called the Westphalian Model, associated with the 1648 Peace of Westphalia, expresses the system of states that is considered to be based on the equality of sovereign states. The modern system of states, which idealizes centralization and unification around a single center by opposing fragmentation, chaos and instability, built the nation with a project it put forward about 200 years later, and created the nation state. The homogenization aim, which was adopted in the nation-state building, also gave birth to marginalized state practices, as in the example of National Socialist Germany. This totalitarian regime, which prioritizes homogeneity, uses the language of modernity, and aims at uniformity in the focus of the German race, opened the door to World War II and created an important break in classical sovereignty. As in the example of Hitler's Germany, the bitter experiences that deeply affected the whole world resulted in the abandonment of the Westphalian understanding of sovereignty and brought to light a completely different understanding of sovereignty with the World War II. The new World order, built on `peace and security`, `economy` and `human rights` through international organizations and texts after the World War II, has created introduced a new understanding of sovereignty in which nation-states faded and homogenization, harmonization and integration were tried to be realized in certain and limited areas. The new understanding of sovereignty that emerged after the World War II had a significant change in the practice of states by directly affecting the structure of the state, the legal system, state-individual relations and international relations. | en_US |
dc.language | Turkish | |
dc.language.iso | tr | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Hukuk | tr_TR |
dc.subject | Law | en_US |
dc.title | Westphalian modelden bugüne egemenliğin dönüşümü bağlamında yeni dünya düzeninin inşası | |
dc.title.alternative | The construction of the new world order in the context of the transformation of sovereignty from the Westphalian model to the present | |
dc.type | doctoralThesis | |
dc.date.updated | 2022-04-07 | |
dc.contributor.department | Kamu Hukuku Ana Bilim Dalı | |
dc.identifier.yokid | 10319753 | |
dc.publisher.institute | Lisansüstü Eğitim Enstitüsü | |
dc.publisher.university | ANKARA HACI BAYRAM VELİ ÜNİVERSİTESİ | |
dc.identifier.thesisid | 715590 | |
dc.description.pages | 407 | |
dc.publisher.discipline | Diğer | |