Show simple item record

dc.contributor.advisorDikmen Özarslan, Aylın
dc.contributor.authorÖzer, Hatice
dc.date.accessioned2023-09-22T11:45:09Z
dc.date.available2023-09-22T11:45:09Z
dc.date.submitted2023-01-13
dc.date.issued2022
dc.identifier.urihttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/735709
dc.description.abstractElinizdeki çalışma Türkiye'de ekonomik krizler ve yoğun biçimde 2000'li yıllar sonrasında kamu harcamalarını azaltmak gibi bir söylemle sıkça gündeme gelen `yerli ve milli ilaç` üretimini, tüketim ağlarındaki mikro ilişkileri ve aktörleri merkeze koyarak incelemektedir. `Küresel` ilaç piyasası karşısında güçlü bir alternatif olarak `ulusal` bir ilaç piyasası geliştirmenin açtığı imkânlara, yerli ilaçla ilişkilenen aktörlerin deneyimleri ve mesleki pratiklerinden yola çıkarak bakılmaktadır. 2016 yılında Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) ile Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) öncülüğünde yapılan ortak duyurudan sonra, patent koruma süresi dolan `patentli/orijinal` ilaçların `jenerik/muadil` olarak adlandırılan yerli formlarının üretilmesi yoluyla ithalden imale geçiş/ilaçta yerelleşme süreci hız kazanmıştır. Bu çerçevede ilaçta yerelleşme sürecini karakterize eden şey, yeni bir ilaç molekülü keşfine dayanan Araştırma-Geliştirme (AR-GE) temelli ilaçlardan ziyade mevcut moleküllerdeki kısmi farklılaşmaya yoğunlaşan Ürün-Geliştirme (ÜR-GE) odaklı jenerik/muadil ürünlerin yaygınlaşması olmuştur. Jenerik/muadil ilaç ürünlerinin üretimi uzun ve masraflı AR-GE süreçleri gerektirmediğinden, üretim kanallarının ivedilikle yerlileşmesi ve daha az maliyetli ilaç ürünlerine daha hızlı biçimde erişilmesi öncelikli hedefler haline gelmiştir. Hatta Türkiye'nin ilaç pazarında ithalatçı konumdan ihracatçı konuma yükselmesi de önemli bir gelecek vizyonu olarak yerelleşme hedefleri arasında yer almıştır. İlaçta yerelleşme bu anlamda küresel ilaç şirketlerinin baskısı altında kalmadan ilaç üretmenin anahtarı olduğu kadar bir kalkınma aracı olabileceğine dair de işaretler taşımaktadır. Ancak bu süreçte, kamusal harcamaların azaltılmasına dönük tasarruf tedbiri içeren yapısal hedeflerle oldukça uyumlu bir konu olmasına rağmen, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de aşırı ve gereksiz ilaç tüketimiyle mücadelenin zayıf kaldığı gözlenmektedir. Yine bu bağlamda sayıları giderek artan yerel sermayeli jenerik/muadil ilaç üreticilerinin piyasadaki yaygın tüketim manipülasyonuna karşı duruşları, tutumları veya taşıdığı potansiyeller yeterince analiz edilmemiştir.Çalışma boyunca yerelleşme sürecine bakarken bu ilişkiselliğe odaklanılmış, bir `yerelleşme mekanı` olarak seçilen İstanbul Bağcılar'da çalışan doktor ve eczacılar ile yerli ilaç şirketlerine bağlı olup bu bölgede çalışan ya da daha önce bu bölgede çalışmayı deneyimlemiş ilaç mümessillerinden oluşan toplam 60 katılımcıyla görüşme yapılmıştır. Saha araştırması boyunca şu iki temel soru yol gösterici olmuştur: (1) Yerelleşme, yerli şirketlerde çalışan ilaç mümessilleri ile onların etki alanındaki doktor ve eczacılar için ne anlama geliyor ve mesleki pratiklerine ne şekilde etki ediyor? (2) Yerli ilaçlar, ilaç tüketimi ve harcamaları konusunda -eczacı ve doktorların hastalarla arasındaki ilişki de hesaba katıldığında- kamusal yarara dönüşebilecek avantajlar sağlıyor mu? Çalışmanın genel sonuçlarından bazıları şu şekilde sıralanabilir: 1) İlaçta yerelleşme süreci aktörler arasında yerli tüketme bilinciyle `ekonomik-duygusal` iş birliği yaratmakta ancak gereksiz ilaç tüketimini ve harcamalarını kendi başına azaltma gücü taşımamaktadır. Jenerik/muadil ilaçların orijinal ilaç ürünlerinden farklı olarak birden fazla sayıda markalaşması ve ürün yerine fiyat üzerinden rekabete girmeleri, yerli şirketlerin doktor ve eczacılara yönelik tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinde agresif biçimde hareket etmelerine sebep olmaktadır. 2) Yerelleşme sürecinde her ne kadar ithal ürünlerin geri ödeme kapsamından tamamen çıkarılmasına yönelik bir amaç olmasa da ürünlerin yerelleşmesi hız kazandıkça SGK tarafından ödenen ilaç gruplarında daha çok jenerik/muadil ürünler yer almaya başlamıştır. Bu da ilaçların reçetelenmesi sırasında çoğu kez hastanın alım gücüyle ilişkilenen bir ilaç tercihine dönüşebilmekte, bu anlamda ilaçlarda fiyat üzerinden tercihte bulunma ilaç tüketiminde sınıfsal ve mekansal bir ayrımı beslemektedir. 3) Katılımcıların aşırı, gereksiz ve bilinçsiz ilaç tüketimiyle mücadelenin zayıflığını ilk bakışta hasta tutumlarıyla ilişkilendirdiği açıkça görülmektedir. Ancak buna ek olarak hem öznelliklerin hem de bu mücadeleyi zayıf kılacak mesleki tutumların, sisteme uyumlanma ile ilişkili olduğuna dair temel ve yapısal bir soruna da vurgu yapılmıştır. Bu doğrultuda ilaçta yerelleşme süreci değerlendirildiğinde; üretim ilişkilerinde ekonomik milliyetçi duyguları yeniden üreterek, (yerel) sermayenin çıkarları ile kamusal çıkarları aynı potada eritmeyi başaran neoliberal ekonomi-politikasının özgün bir örneğiyle karşılaşılmaktadır. İlaçta makro ekonomi-politik hedefler dışında etik uygulamalar gelişmedikçe, sağlıklı olmayı ilaç tüketmekle eşitleyen hâkim anlayışın giderek büyümesi ve pekişmesi muhtemel hale gelmektedir.
dc.description.abstractThis study analyzes the production of `local and national drugs` that emerged frequently during the economic crises in Turkey and more intensively after the 2000s in an appeal to reduce public expenditure, focusing mainly on the micro relations and actors in the consumption network. This is assessed based on the opportunities that arose from developing a `national` drug market as a powerful alternative against the `global` drug market, and the experiences and occupational practices of the actors associated with local drugs. In 2016, following a joint announcement under the leadership of the Turkish Medicines and Medical Devices Agency (TİTCK) and the Social Security Institution (SGK), the transition process from importing to the production/localizing drugs by producing local forms called `generic/counterparts` of the `original` drug whose patent protection duration had expired gained momentum. In this context, the thing which characterized the localization process of drugs was that instead of Research and Development (R&D) based on a new drug molecule, there was widespread use of generic/counterpart products based on Product Development (P&D) that focused on a partial variation in the existing molecules of the drug. As the production of generic/counterpart drug products did not require the long and costly R&D processes, the localization of production channels was shorter which in turn made accessing lower cost drug products in a much shorter time a priority target. In fact, Turkey transformed from being an importer to an exporter in the Turkish drug market made the target of localizing an important vision for the future. The localization of drugs was not only the key to producing drugs without being dependent global drug companies, but also showed signs that this could be a tool for development. However, although this was an issue that was significantly consistent with the structural target that contained economical measures aimed at reducing public expenditure, as in the case of the entire world, it appears that Turkey was ineffective in the campaign against extreme and unnecessary drug consumption. Again, in this context the stance, attitude against the manipulation in widespread consumption of the local capital based generic/counterpart drug producers on the market, or the potential this entailed was not adequately analyzed. Throughout this study, when assessing the localization process a total of 60 participants consisted of doctors or pharmacists working in Bağcılar, Istanbul that was the focal point of this associativity and selected as the symbolic `localization space`, or representatives that were associated with local drug companies and worked in this district or had previous experience of working in this district. During the entire field studies, these two main questions were used as guidance: (1) What does localization mean for drug representatives working in local companies and for the doctors and pharmacists that were in their field of activity, and how did this influence their occupational practices? (2) In terms of local drugs, the consumption and expenditure of drugs-when taking into consideration the relationship between the doctors/pharmacists and patients-would this provide benefits that could be developed to public advantage? Some of the general results of this study can be listed as follows: 1) The process of the localization of drugs among the actors involved, with local consumption awareness, creates an `economic-emotional` association, however, this alone does not have the power to reduce unnecessary drug consumption or expenditure. Unlike original drug products, the multiple brands of the generic/counterpart drugs and the competition of price rather than the actual product leads to more aggressive promotion and marketing activities aimed at doctors and pharmacists by these companies. 2) Although the localization process is not totally aimed at removing the imported products from the reimbursement list, as the localization of the products gained momentum, the generic/counterpart products began to appear more in the drug groups that were reimbursed by the Social Security Institution. Most of the time, this led to the drug preference of patients being associated with their buying power; in these terms, the preference of drugs according to the price generates a class and spatial distinction in drug consumption. 3) It is clearly apparent that at the first glance participants associated the inadequacy in the campaign against the extreme, unnecessary and careless consumption of drugs with the patient's attitude. However, emphasis was made on the primary and structural issue of the occupational approaches that would both undermine subjectivity and weaken this campaign, was associated with complying with the system. Accordingly, when assessing the process of localizing drugs, we are confronted with the unique example of the neoliberal economy-policy that manages to gather the interests of (national) capital and public interests in the same basket by regenerating the economic national emotions in production relations. In addition to the macro economic-political interests in drug production, ethic practices must also be developed or the common perception that the consumption of drugs equates being healthy will increase and become more widespread.en_US
dc.languageTurkish
dc.language.isotr
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccess
dc.rightsAttribution 4.0 United Statestr_TR
dc.rights.urihttps://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
dc.subjectSosyolojitr_TR
dc.subjectSociologyen_US
dc.titleTürkiye'de 2000'ler sonrası jenerik ilaç piyasasının yerel dinamikleri: Üretim tüketim ağları üzerine inceleme
dc.title.alternativeThe local dynamics in the generic drug market in Turkey after the 2000s: An analysis on the production-consumption networks
dc.typedoctoralThesis
dc.date.updated2023-01-13
dc.contributor.departmentSosyoloji Ana Bilim Dalı
dc.subject.ytmConscious consumption
dc.subject.ytmDrug consumption
dc.subject.ytmLocal production networks
dc.subject.ytmGeneric strategies
dc.subject.ytmRational drug use
dc.identifier.yokid10337270
dc.publisher.instituteSosyal Bilimler Enstitüsü
dc.publisher.universityMİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ
dc.identifier.thesisid765923
dc.description.pages274
dc.publisher.disciplineGenel Sosyoloji ve Metadoloji Bilim Dalı


Files in this item

FilesSizeFormatView

There are no files associated with this item.

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

info:eu-repo/semantics/openAccess
Except where otherwise noted, this item's license is described as info:eu-repo/semantics/openAccess