dc.contributor.advisor | Gözkan, Hasan Bülent | |
dc.contributor.author | Aksoy, Neşe | |
dc.date.accessioned | 2023-09-22T11:45:07Z | |
dc.date.available | 2023-09-22T11:45:07Z | |
dc.date.submitted | 2022-09-16 | |
dc.date.issued | 2022 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/735703 | |
dc.description.abstract | Spinoza ve Kant ontolojisi geleneksel metafiziğin başat temalarından olan teleolojiyeilişkin kesin bir eleştiri ortaya koymuşlardır. Spinoza Etika'sının Birinci Bölümü'nünEk bölümünde teleolojiyi Ortaçağ teologlarının bir önyargısı olarak değerlendirir.Spinoza'ya göre, teleolojik bakış açısı doğanın nedenselliğinin tersine çevrilmesine veTanrı'yı antropomorfik bir zeminde görmeye neden olduğu için oldukça yanılgılıdır.Aynı zamanda Spinoza teleolojik doğa algısının şeylerin insan için, insanın daTanrı'ya tapınmak üzere yaratıldığını öngördüğünden araçsalcı bir bakış açısını ortayaçıkardığını tartışır. Spinoza'nın tüm ontolojisi doğanın son nedenler etrafındaaçıklanmasına karşı bir teori olarak ortaya çıkmıştır. Bu minvalde Jonathan Bennett,John Carriero ve Gilles Deleuze gibi Spinoza yorumcuları Spinoza etiğinin de yararcı,sübjektivist ve anti-teleolojik bir zeminde şekillendiğini savunurlar. Bu çalışma ise,Edwin Curley, Don Garrett ve Martin Lin gibi Spinoza yorumcularına paralel olarakSpinoza etiğinde teleolojik bir yönün olduğunu savunacaktır. Bu perspektifinmerkezinde, Spinoza'da insanın sonlu bir varlık olarak sonsuz ile kurduğu ilişkidekizorunlu bir yönelim fikri yatmaktadır. Zira Spinoza insanı etik olarak çabalayıcı(conative) bir varlık olarak tanımlayarak onu özsel bir çizgide okumaktan imtinaetmiştir. Spinoza'ya göre, insan özü itibariyle dinamik olarak kendi varlığınıkorumaya (conatus) çabalar. Ancak bu çabalama edimi, bilinçsiz ve ereksiz bir faaliyetdeğildir esasen. Zira Spinoza'nın conatus ile upuygun fikirler arasında kurduğuzorunlu bağlantısallık insanın doğanın/Tanrının sonsuz bilgisini kavramaya yönelikbir çabasını içerir. Spinoza ahlaka ilişkin bu teleolojik yaklaşımı skolastikten gelen enyüksek iyi, kurtuluş, yetkinlik ve entelektüel sevgi kavramlarıyla da sürdürmüştür.Öyle ki Spinoza'ya göre, sonlu insan sonsuz tözün kavranışı çabası bağlamında enyüksek iyiye ulaşabilen, ve bu şekilde yetkinleşerek özgürleşebilen bir varlıktır. Buanlamda Spinoza etiği özgürleşmeyi, insan doğasının upuygun fikirlere yönelik olaraksarf ettiği amaçlı çabaya dayandırmıştır. Ancak bu çaba aşkın bir Tanrı'ya yönelik birçaba değil, içkin bir doğanın kavranışına yöneliktir. Bu minvalde, bu çalışma Spinozaetiğinde özgürleşme olgusunun içkin bir doğa/Tanrı anlayışına yönelim zeminindeaçığa çıkan teleolojik bir olgu olarak da okunabileceğini tartışacaktır.Kant ontolojisi geleneksel metafiziğin teleolojik yaklaşımına karşı eleştirel bir tutumsergiler. Kant teleolojinin doğaya objektif bir olgu olarak atfedilemeyeceğini ve onunancak reflektif yargılar (sübjektif a priori) zemininde düşünülebileceğini savunmuştur.Kant'a göre, doğa mekanik bir yapı olmanın yanında canlılığı da içermesi bakımındanteleolojik bir bakışla de görülebilir zira bu tür bir bakış, doğanın heterojenliğininsistemli bir şekilde kavranmasını sağlar. Kant teleolojisinde yer edinen bu eleştirelbakış açısı, onun etiğine de yansır. Kant teorik ve pratik felsefe arasında yaptığı ayrımtemelinde, insanın iradesinin veya istemesinin bir nesneyi fiilen belirlemesini esasaldığı ahlak teorisi bağlamında, ahlak yasasının onu koşulsuz bir tümlüğe ulaştıran enyüksek iyi (summum bonum) kavramını belirlediğini ortaya koyar. Bu bağlamda Kant,iyi ve kötünün ahlak yasasını belirleyen kendinde varlıklar olarak görmez de onların ahlak yasasının gerçekleştirilmesinin sonucunda tesis edildiğini düşünür. Bu bakımdanKant etiği, başta salt ahlak yasasının biçimsel olarak belirlenmesini esas alandeontolojik bir etik teorisi olarak görülebilecekken, bütüncül olarak bakıldığında enyüksek iyi idesinin de devreye girdiği teleolojik bir etik anlayışıdır. Bu anlamda, Kantözgürlük temelinde açımlanan ahlak yasasına materyal kazandıran unsurun öznelerinobjektif bir zeminde bir araya geldiği bir ahlaki dünya olarak en yüksek iyi idesiolduğunu tartışır. Ancak unutulmamalıdır ki Kant'ta en yüksek iyi ideali salt pratik birideadır. Yani en yüksek iyi olgusu, ahlakiliğin birincil bir koşulu değil, salt birpostülattır. Ancak bu idea, öte bir dünyaya ertelenebilir bir gerçeklik değil, bizatihiuzaysal ve zamansal olan dünyada açımlanacak bir idealdir. Benzer şekilde, Kant enyüksek iyi ideasının koşulsuz bir zemin olarak ruhun ölümsüzlüğü ve Tanrı idelerinide gerektirdiğini savunur. Ona göre, en yüksek iyinin sağlanması, yani ahlakiliğeparalel olarak mutluluğun orantılı bir biçimde sağlanması Tanrı'nın öznel birzorunluluk çerçevesinde kabul edilmesini gerektirir. Bu bakımdan Kant ontolojisiteorik düzlemde Tanrı ve ölümsüzlük idelerinin nesnel gerçekliğini yadsısa da bu yollaesasında pratik bir bilgi olarak Tanrı ve ölümsüzlüğe yer açmıştır. Diğer bir deyişle,Kant bilginin sınırlarını çizerek rasyonel imana yer açmıştır. Bu anlamda, Kant'ınteorik felsefesine karşı olarak pratik felsefesi en yüksek iyi ideasını ve ona zeminoluşturan ölümsüzlük ve Tanrı idelerini postülat düzeyinde kabul etmeyigerektirdiğinden teleolojik algının pratik ve höristik düzeyde sürdürüldüğünü gösterir.Bu bakımdan, bu tez çalışması, Spinoza ve Kant ontolojisinde Aristoteles veAquinas'tan beri gelen geleneksel teleolojinin reddine rağmen, pratik felsefeleri (ahlakteorileri) bağlamında içkinci ve sübjektivist bir tarzda teleolojik bakış açısınınkorunduğunu iddia edecektir. Spinoza etiğinin doğanın/Tanrının sezgisel bilgisi(üçüncü tür bilgi) zemininde açımlandığını ve insan doğasının sürekli bir çabaetrafında doğaya/Tanrı'ya yönelim zemininde varolarak kendisini özgürleştirebilen birvarlık olarak okuduğunu, Kant'ta ise ahlakiliğin birincil olarak ahlak yasasınınnormativitesine dayandırılsa da bütüncül bir okumayla en yüksek iyi idealinin ve bunabağlı olarak ölümsüzlük ve Tanrı idelerinin de devreye girdiği teleolojik bir süreçolarak ele alındığı tartışılacaktır. Bu bağlamda, Spinoza ve Kant etiğinin farklıontolojik düzlemlerde de olsa, etiği ve özgürleşmeyi içkinci bir teleoloji anlayışı ileyorumlamaları bakımından ortak bir paydada bir araya geldikleri iddia edilecektir. | |
dc.description.abstract | Spinoza and Kant are usually thought to have anti-teleological outlooks. In theAppendix of the Book I of his Ethics, Spinoza famously argues that teleologicalmodels of explanation should be regarded as issuing from a prejudice of the medievaltheologians, who understood reality in reference to final causes. However, Spinoza'sontology maintains that nature or God cannot be explained in terms of final causation.Spinoza holds that God is the efficient cause of itself and of all natural phenomena. Heargues that teleology commits a fundamental fallacy when it turns the causality ofnature upside down and interprets God as an anthropomorphic entity with a will. Basedon this reading, Jonathan Bennett, John Carriero and Gilles Deleuze hold thatSpinoza's ethical theory is entirely anti-teleological. This dissertation, however, sideswith Edwin Curley, Don Garrett and Martin Lin in claiming that Spinoza's ethics hasa significant teleological aspect. It primarily claims that Spinoza's ethical project aimsto propose that the telos of human agent is to grasp the real nature of God throughadequate ideas. By describing human agent as a conative being, Spinoza avoidscommitting to the idea that human agent has a substantial essence. Instead, he holds,human agent has a dynamic nature and progresses towards an adequate understandingof nature/God. So, this dissertation observes that in an ethical sense there is ateleological inclination in the Spinozistic human agent towards grasping the truth ofnature/God. Similarly, Spinoza's conception of freedom (homo liber) is an ideal thatcan be achieved on an ethical basis. Spinoza proposes that freedom is achievable byincreasing one's adequate understanding of nature/God. That is, Spinozistic freedomdoes not consist in a purposeless act but involves the goal of increasing one's conativepower through act of knowing nature/God. Therefore, Spinozistic human agent is apurposive being oriented toward an immanent goal of knowing nature/God.Kant's transcendental philosophy interprets teleology in a critical sense. Kant observesthat teleological judgements are not objectively valid of nature but reflectivejudgements (subjective a priori) that assign a purposiveness the living organisms. Kantcontends that reflective teleology helps us to see the heterogeneity of nature under asystematic unity. Kant's critical view of teleology can also be found in his ethicaltheory. On the basis of his dichotomy between theoretical and practical reason, Kantsuggests that practical reason determines the ultimate object of the moral law as anunconditional totality: the highest good (summum bonum). Kant also holds that thehighest good provides the moral law with a content. In this sense, Kant's moral theoryis not merely limited to the categorical imperative and its specific injunctions but italso offers the vision of a moral world of objective norms and values shared byhumanity. Moreover, Kant claims that the real possibility of the highest good can onlybe grounded through the postulation of the immortality of the soul and the existenceof God. He argues that the highest good is an eternal goal that can only be achieved asan object of hope that is grounded on the eternity of soul and God. In this way, Kantoffers that teleology is a practical and heuristic principle that can guide and organizethe ethical life of human agents.As a result, this dissertation shows that contrary to their theoretical standpoints,Spinoza and Kant do not entirely reject the teleological viewpoint in their ethicaltheories. Instead, they offer teleological ethical theories, understanding freedom as anachievable goal on an immanent ethical ground. | en_US |
dc.language | Turkish | |
dc.language.iso | tr | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Felsefe | tr_TR |
dc.subject | Philosophy | en_US |
dc.title | Spinoza ve Kant'ta teleoloji anlayışı bağlamında ahlak ve özgürlük | |
dc.title.alternative | Spinoza and Kant's teleological reading of the ethics and freedom | |
dc.type | doctoralThesis | |
dc.date.updated | 2022-09-16 | |
dc.contributor.department | Felsefe Ana Bilim Dalı | |
dc.identifier.yokid | 10319515 | |
dc.publisher.institute | Sosyal Bilimler Enstitüsü | |
dc.publisher.university | MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ | |
dc.identifier.thesisid | 738262 | |
dc.description.pages | 259 | |
dc.publisher.discipline | Diğer | |