Arap medyası'nın yeni başkenti İstanbul: Arap Baharı sonrası Arap medyasının değişen jeopolitiği

Abstract

2010 yılı sonunda Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da otoriter rejimlerin değişim talebiyle başlayan ve hâla sürmekte olan `Arap Baharı` bölgede çok kritik sonuçlar doğurmuştur, ve bu sonuçlar da medyayı büyük ölçüde etkiledi. 2011 yılından sonra, olayların gelişimi ile bölgede olan baskıcı rejimlerinden kaçan çok sayıda Arap muhalif Türkiye'ye gelmiştir. Türkiye ülkilerinden kaçan gazeteciler için seslerini dünyaya duyuracakları bir ülke konumuna gelmiştir. Mevcut istatistiklere göre, Türkiye'deki Arap gazeteci sayısı 3 binden fazladır. bunlar da Arap Baharı'ndan sonra Türkiye'de kurulan 50'den fazla medya kuruluşunda çalışmaktadır. Bu medya Arap dünyasında, özellikle bölgedeki muhalefetin tek sesi haline geldiklerinde, güçlü bir etkiye sahiptir. Ülkelerindeki durumunun değişmesinden sonra bu gazetecilerin ülkelerine dönüp dönmeyeceği, medya isletmeciliği bakımından bu durumun gelecekte nasıl bir hal alacağı, iltica eden ve aktif gazeteciliği sürdüren kişilerin Türkiye'nin ve gazetecilerin geldikleri ülkeler arasında diplomatik ilişkileri nasıl etkilediği, Arapların çoğunlukta olmadığı bir ülkenin nasıl da Arap medyasının merkezi konumuna geldiği ve bundan sonraki süreçte bu durumun neye evrileceği araştırmanın temel sorunsalını oluşturmaktadır.

In the year 2010, the people of the Arab world called for a change in the dictatorial regimes that govern them, But the events took a different turn, affecting the whole region, and led to many changes, which have greatly influenced the media.After the year 2011, a large number of Arab political opponents has arrived in Turkey, and some of these people were journalists. Thus the country has become a place where they can announce their voices to the world freely. According to available statistics, the number of Arab journalists in Turkey is more than 3 thousand, working in more than 50 media institutions established in the country after the Arab Spring. This media has a strong influence in the Arab world, especially when it becomes the only voice of the opposition in the region.After any change of the situation in these journalists countries, are they going back home? Or will they keep working in Turkey? How does the existence of these journalists and their institutions in Turkey effect the diplomatic relations between Turkey and the countries they came from? And how could Turkey become a capital of the Arap media even if it is an Arab country? Those are some of the questions we are looking for answers in this research.